Bir avuç oy için!

Nazım Hikmet’e vatandaşlık hakkını vermeyi kendi siyasi tekelinde gören iktidarın yanlışları kartopundan çığ’a doğru evriliyor.

Bu gün mimar Turgut Cansever’in cenaze töreninde basın mensuplarının Ahmet Kaya’nın mezarının Türkiye’ye getirilmesi konusunda sorulan soruları yanıtladı.

Bakan Günay, Ocak ayından itibaren Türkiye’de demokrasiyi kurumsallaştırmak ve çoğulculuğu içselleştirmek çerçevesinde çeşitli adımlar attıklarını, bu çerçevede önce 40 yıldır süren Nazım Hikmet’in vatandaşlığıyla ilgili meseleyi çözümlediklerini, 15 yıldan beri süregelen Madımak’ın altındaki kebapçı ayıbını ortadan kaldırmaya çalıştıklarını anlattı. Ayrıca Çetin Altan gibi Türkiye’nin önemli yazarlarından ve muhalif düşüncenin önemli temsilcilerinden birine teşekkür plaketi verdiklerini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Çetin’in konuşmasını ayakta izlediğini dile getiren Günay, o günlerde Başbakan Erdoğan ile yine demokrasinin kurumsallaşması ve çoğulculuğun içselleştirilmesi alanında yapılabilecek başka şeyleri yapma noktasında bir fikir ve karar birliğine vardıklarını kaydetti.

Günay, Başbakan Erdoğan’ın TRT 6’nın açılması vesilesiyle bu konuda geçmişte haksızlıklar yaşamış olanların da bir tür acılarını giderebilmek amacıyla yapılabilecek iyileştirmelerin yapılmasını söylediğini belirterek, şunları söyledi:

"Ahmet Kaya ile ilgili düşüncem de bu noktadadır. Ben değerli eşiyle de konuştum. Sayın Kaya’nın mezarına odaklanmadan, hangi vesilelerle yeniden Türkiye’nin düşünce dünyasına farklı renklerle, farklı kültürleri içselleştirmesi konusunda adımlar atabiliriz. Bunu birlikte konuşup kararlaştıracağız. Bizim bütün niyetimiz Türkiye’de herkesin kendi hür düşüncesini özgürce söyleyebileceği, kendi kültürünü özgürce yaşayabileceği ve bu düşünce açıklamalarının, kültür farklılıklarının, ülkenin bütünlüğüne zarar vermeden rengarenk bir ortam içinde kendisini geliştirebilmesidir. Bu konuda üzerimize düşen her şeyi yapmanın gayreti içindeyiz."

Bakan Günay, bir gazetecinin, Ahmet Kaya’nın eşinin bunu istemediği yönündeki bir hatırlatma üzerine, "Henüz bu konuda verilmiş bir karar yok. Birlikte çok uygar bir diyaloğumuz var Gülten hanımla. Bu konuda önümüzdeki günlerde yüz yüze tekrar bir değerlendirme yapacağım ama yaklaşımlarımızdan, bizim tutumumuzdan, sayın Başbakanın, benim ve hükümetin tutumundan memnun olduğunu ifade etti."dedi.

Yukarıda Milliyet’in ilgili haberinin tamamını okudunuz.

Aklıma ünlü sinema oyuncusu ve yönetmeni Clint Eastwood ’un filmi 'Bir Avuç Dolar İçin geliyor. AKP’nin iktidar hırsı seçimlerde neredeyse “Bir avuç oy için” oynanan oyunu anımsatıyor. Tabi işlerin bu aşamaya gelmesi sadece AKP’nin iktidar hırsı ile yorumlanmamalı.

İktidarın elinden “teşekkür plaketleri” alan aydınların yıllarını mücadele ederek geçirdikleri düzen biz farkında olmadan daha demokratik bir iklime mi dönüşmüştür. Yaşar Kemal’in ödül alması bir bakıma 1 Mayıs’ta emekçileri Taksim’e çıkarmayan AKP iktidarını onaylama anlamı da içermiyor mu? Ya Nazım Hikmet’in vatandaşlığa kabul edilmesine yönelik bakanlar kurulu kararı. Ömrünü hapishanelerde ve sürgünde geçiren büyük şairin özlemlerindeki Türkiye fotoğrafı mı oluşmuştur ki?

Madımakta insan yakanlar hangi siyasi damardan gelmişlerdir, yıllardır hayasızca kebap yiyenler siyasi kemale erip iktidara baskı yaparak Günay’ı daha çağdaş bir ülke olma yolunda inandırmışlar mıdır?

Ahmet Kaya’yı linç etmeye çalışanların boy gösterdiği televizyon programları reyting rekorları kırarken sahi nedir bu “ bir avuç oy için “yapılanlar!

Çekin ellerinizi Nazım Hikmetin yakasından! Ahmet Kaya’dan!

Varın kömür dağıtın, buzdolabı, elektrikli ocak, çek yat dağıtın, YSK seyreylesin..

Ömrünü onurlu bir yaşam için harcayanları mezarlarında bari rahat bırakın!

Ankara.23 Şubat 2009