- Kategori
- Mizah
Bir delinin günlüğünden / Bayram gelir hoş gelir, bizim aileye coşku gelir…

Bayramların en çok sevdiğim yönü de budur ya; insanlar hep bir arada olurlar. Genellikle sıkılırlar ama bu gelenekten de asla vazgeçmezler.
Bizim ailede de durum çok farklı sayılmaz. Gelenekselleşen bazı şeyler vardır. Örnekleri hemen vermeye başlayalım…
Önce babaannenin eli öpülür. Biraz geç kalırsan eğer haber hemen gelir “ Niye gelmedi hanımefendi/beyefendi. Selam söyleyin, birazdan elini öpmeye ben gideceğim”. Bunu duyduktan sonra apar topar hazırlanılıp babaanne ziyareti yapılır. Yapmazsan eğer öldüğün andır :))))
Annem ve halamlardan gelen toplu şikâyet başlar. “Eskiden böyle değildi. Erkenden kalkar, giyinir kuşanır bayramın güzelliğini yaşardık. Bunlar saat 12 olmadan uyanmıyorlar. Eşek sıpalara n’olacak…” Yahu bu bizimkiler çok şekerler. Kızarken bile kendilerine laf söylüyorlar :)
Annemle geçen değişmeyen diyaloglar;
- Seda, ne yabani kızsın sen ya. Çık şu odadan da gelen gidenle ilgilen…
- Ya anne ben tanımıyorum ki yaa…
- İyi işte. Tanımış olursun akrabalarımızı…
- İşte Ayşe/Fatma/ Hülya/ Nermin/ Leyla /Hatice/Müzeyyen ( Offf liste bitmek bilmiyor)………. Teyzesi ve Ali / Ahmet/ Mehmet / Kemal / Mustafa / Dilaver/Remzi amcası bu da bizim küçük kız… Hadi kızım öp bakalım amca ve teyzelerin elini… ( Bu söz gelince kendimi 26 değil de 7-8 yaşlarında hissediyorum)
- Ay ay kocaman kız olmuş bu. Daha dün küçücüktü.
- Yüzümde salak bir sırıtma… “ Eh işte hormonlu tavuklar gibiyim. 40 günde böyle oldum” diyorum içimden :))))
- Eeee kocaman olmuş Emine Hanım bu. Evlenmiyor mu?
- Yeteeeeeeeeeeerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
Bir de senelerdir gelenekselleşen bir olay vardır. Annemin kaburga etleriyle beraber yaptığı kuru fasulye… Kuzenler, halalar, misafirler… Oh oh herkes pek bir mutlu… Annem ay pek güzel olmadı deyip “Yok yenge yahuuu... Süper olmuş bu, ellerine sağlık” dedirtmekte… Ben bir köşede “ Bunun içine et koymak zorunda mısınız?” diyerek söylenmekte ve diğerleri nefes almadan yemeklerini yemekte… Bu sahne her yıl aynı mı yaşanır kardeşim yahu.. Ne bileyim bir gün kapuska yapsa ne derler çok merak ediyorum :)))
Bu bayram babaannemin yanında oturuyoruz. Babaannem bu, fırsatı hiç kaçırır mı? “Kızlar hepiniz yanımdayken sorayım. Bak doğru söyleyin… Yahu birinizin bile yok mu erkek arkadaşı”… Kahkahalar yükselir ve bizim için eğlenceli, babaannemin o geceyi uykusuz geçirmesine sebep olacak cevap gelir… Hem de koro halinde “Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrr”
Yine bir bayram ve yine yeni akrabalarla tanışma. Akraba kültürümün ne kadar dar olduğunu anlıyorum bayramlarda… Yahu bu kadar çok insanı nasıl aklımda tutayım ki? Hem yeter ki benim bildiklerim. Anne-baba, kardeşler, babaanne, halalar, kuzenler, Sündüs, Fulya…. Ooooo yeter bu kadarı…. ( Babaannem duymamalı bu söylediklerimi)…
Vazgeçilmezimiz… Yani kuzenler toplantısı. Bu bayram biraz daha sakin geçirdik. Diğer bayramlarda şarkı-türkü, bağlama-gitar eşlik ederdi bize… Yaşlanıyor olmalıyız. Çünkü hepimiz bir koltuğa uzanıp, koltukta yer bulamayanlar yerlere serilip film izledik. Bu bayram “hadi hadi size bir şarkı söyleyeyim mi?” diye korkutucu, ürkütücü esprilerde yapmadım… Yahu bayram ruhunu mu kaybediyoruz ne?
Bugün bayramın son günü ve herkes yaşadığı şehre dönecek. Biraz buruğuz anlayacağınız. Kısa süre olsa bile bu anı yaşamak, bir arada olabilmek zevk. Eski bayram ruhunu taşıyamıyor olsak bile varlığını hissetmek güzel…
Fotoğraf : Tarık Aytaç Gürbüz