Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir dönemi kapatırken..

Bir dönemi kapatırken..
 

Yeni yıl yeniliklerle ve güzellikle gelsin.


Bu yazıyı 31. Aralık akşamı kaleme alıyorum. Şuan saat on ikiye vurmaya az kaldı. Yine ve yeniden yazmak çok güzel. Bu tarihi özellikle seçtim, çünkü 2007’nin gerçekten geçmesini istiyorum. Ve birkaç dakika sonra gerçekten geçmiş olacak. Muhtemelen siz yeni yıla girdiğimiz ilk günlerde okuyor olacaksınız.

Ger biten yıl, gerçekten geçmiş olur ama neden gerçekten yalnız adıyla değil de, tamamen her şeyiyle geçmesini ister insan. Bunu bir irdelemek gerekir diye düşünüyorum. Sabaha kadar vaktim var, bunu düşüneceğim ama ilk aklıma gelenleri sizlerle paylaşmak isterim.

İnsan, kendisin için olumsuz olan, kötü olan, beklentilerini tam olarak karşılamayan ve istemediği neticeleri olan, sevmediği şeylerle karşılaşılan, kendisinde kötü izler, derin yaralar bırakan zaman dilimlerini hep unutmak ister. Bu biz insanoğlunun naturasında var. İstesek de, istemesek de işin doğrusu ve gerçeği bu maalesef. Bunu günlük yaşamımızda ne kadar çok sıklıkla yapıyoruz, bir düşünsenize. Her sıkıldığımız anlarda, kötü geçen her günümüzde, arkadaşımızla, sevgilimizle, karınızla yada kocanızla olmadığınız her an kötü bir andır bitmesini istersiniz, gurbette geçen her günün bir an önce bitmesini istersiniz, hastalıklarla geçen günlerinizin bir an önce bitmesini ve sağlığa kavuşmayı istersiniz. İşten çıkarılmışsanız, işsiz kalmışsanız bir an önce işsiz günlerinizin de bitmesin istersiniz. Bu örnekler çoğaltılabilir sayfalarca. Ve her nedense, her yılsonunda da bu dilekler daha küresel bir istek ve taleplere dönüşür. Hatta öyle abartılır ki, Noel ruhu denilen bir kılıfa bile sokulur. Yeni yıl gelince, yeni istekler, yeni talepler olur. Ev, iş, araba, mutluluk, evlilik falan filan…

Bu ritüeller, yüzyıllardır tüm toplumları dolaşmış, bizim kapımıza kadar dayanmış. Şimdi burada yılbaşı ritüelinin tarihçesini ve felsefesini anlatacak değilim, nasıl olsa birileri yazacaktır, tekrar olmasın ama sanırım biz yılbaşı akşamlarını biraz farklı yorumluyoruz. Belki de iyi yapıyoruz aslında bilemiyorum. Sabaha kadar gerek ailemizle, gerek dostlarımızla, arkadaşlarımızla birlikte oluyoruz ya da sokaklarda sabahlara kadar eğleniyoruz. E, iyi de neden eğleniyoruz.. Yalnızca eğlenmek gerektiği için mi? Gelenek olduğu üzere mi eğleniyoruz ya da eğlenmeliyiz?

Bir yılı bitirip, yeni bir yıla başlarken, eğlenmek herkesin, her kesimin hakkı tabiî ki ama biran şöyle kendimizle baş başa kalıp, koskoca bir yıl geride kalmak üzere, bu yıl bize ne getirdi, ne götürdü diye düşünüyor muyuz acaba? Biz düşünmesek de nasıl olsa, gazeteler, televizyonlar yayın yapmaya başlarlar geçen bir yılın ajandasını ve almanağını ama kendimiz için bir ajanda yapacak olsak, neler yazardık acaba sayfalarına. İşte işin bu kısmı ile ilgileniyorum ben. Bu sebepten dolayı da, ajandanın son sayfasına yazılacak olan cümleyi en başta söyledim : Bir an önce bitsin istiyorum bu yıl !..

Çok sıkıntılar çektik, hasta olduk, sevdiklerimizi kaybettik, işimiz kötü gitti, işsizlik ve iflas etmekle karşı karşıya geldik, fikrini beğendiklerimiz siyaset dışında kaldı, beğenmediklerimiz siyasetin içinde kalıp, bizi yönetmeye talip oldular belki, belki rejim kaygısı biraz daha fazla düştü içimize bir kor gibi. Hatta bunu protesto eden sanatçılarımız da “biz azınlık olduk, Türkiye’yi terk edeceğim” gibi açıklamalar yapıp, odak konumuna düşerken, Türkiye şu ülkemi olacak, bu ülkemi olmalı, neden bu ülke olmalı tartışmalarında belki de halkımız bunu hak ediyor “ diye hiçbirimiz düşünmedik. Hatta hiçbirimiz çıkıp da “o zaman o kadar savaşta insanlar neden can verdi, bağımsızlık bu kadar ucuz muydu, o kadar devrim kimin için yapıldı ?” diye düşünmedik. Zamanında bir şeylere iyicene sahip çıkamayıp, birileri elimizden almaya kalktığında, eyvah şimdi ne yapacağız diye düşünmek çare gibi geldi bize. Hep aynı klasik hikâyedir ya zaten! Bir şeye sahipken, kıymetini anlamak o kadar uzak ki bizlerden !..

Saat on iki’yi vurdu, dışarıda havai fişeklerin gürültüsünü duyuyorum, birileri de sevinçten olsa gerek, ardı ardına silah atıyor. Şu dakikalarda 2007 çok şükür ki bitmiş gözüküyor. Biraz sonra, sevdiklerimizle kucaklaşacağız. Yeni bir yıla umutla bakacağız. Yeni bir yılda, hastalıklar, işsizlikler, savaş, terör, iklimsel kuraklık istemeyeceğiz. Ve bir dönemi kapatırken son söz olarak ;

<ı>“ düşünce özgürlüğünün olduğu ve aydınların susturulmaya çalışılmadığı, gerçeklerin birilerini rahatsız etmediği, insanlar arasında gerçek barışın sağlanacağı ve hatta sözde bu barışı sağlayacağına inanan kendi çıkarları için etrafta dolaşan güçlerin olmadığı, alt yapı sorunlarımızı düzeltilip uçak kazaların, trafik kazalarının olmadığı, Atatürk’ün ve ilkelerinin unutulmadığı, demokrasinin hakim olduğu, ülkemin doğusu ile batısındaki insanların aynı haklara sahip olacağı, terörün, geçim sıkıntısını hiç olmadığı, hastanelerde parasızlıktan yeni doğan bebeklerin rehin bırakılmadığı, hayvanların katledilmediği, nehirlerimizin göllerimizin kurumadığı, pislik yerine tertemiz suların aktığı, ölümlerin, adam kayırmaların, silahların olmadığı yeni bir yıl olması dileklerimle,<ı>
<ı>Her şeye rağmen umarım ki 2008 tüm dünyaya sevgi, barış, kardeşlik ve özgürlük getirir... Yeni yılınız kutlu olsun !..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..