- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bir film çevirir gibi...

Bir film çevirmek gibi yaşamak:
Bazen başroldeyiz, bazen bir figüran.
Kâh isteyerek, kâh istemeyerek verilmiş rolleri oynuyoruz.
Oynuyoruz, sahne değişiyor.
Kimse ‘’Olmadı, baştan alalım !’’demiyor.
Bazen aynı sahneleri yeniden çekelim de hataları tekrarlamayalım desek de; nafile...
Yanlışlık düzelmiyor, tüm çabamıza karşın hatalar hep oluyor.
Senaryoyu seçme lüksümüz de yok. Bazen küçük müdahaleler yapıyoruz, karşı koyuyoruz dayatılan role; ellerimize, dillerimize vuruyor birileri… Beceremiyoruz…
Yazanlar yazmış, biz oynayacağız o rolü kaçarı yok…
Bazen bir dram düşüyor bahtımıza, bazen komedi;
Kimi hep mutluluğu oynuyor, kimimiz de gözyaşı.
Kimi korku, kimi gerilim oynuyor kendi filminde;
Kimiyse gerçekle düşün ayrılamadığı fantastik bir filmde...
Bazen hiç bitmeyecek sanılan bir aşkın peşi sıra yılları devirenlerin;
Diğer tarafta hayatı boyunca aşktan, sevgiden nasibini almamış olanların filmi…
Kimimizin hayatı sıradan, iz bırakmayan, çoğu zaman sıkıcı bir film iken; kimimiz dev bir yapım şirketinin muazzam bir filminde rol almış gibi…
Kimimiz uzun, kimimizse kısa metrajlı bir film gibi yaşıyoruz hayatı.
Velhasıl, ne kadar insan varsa o kadar film çevriliyor senaryosunu bilmediğimiz.
Herkes farklı yaşıyor hayatı, herkesin hayatı film gibi…
Tek ortak nokta şu ki;
Her filmin finali aynı...
’’THE END’’
’’ENDE’’
''FIN''
ya da;
''BİTTİ''