Bir film ve çağrıştırdıkları

Pazar günü Güney Afrika Cumhuriyetinin kahramanı Nelson Rolihlahla Mandela’nın, hayatını ve mücadelesini anlatan, brezilya ile Güney Afrika Cumhuriyeti rugby takımının oynadığı dünya kupası galibiyetini konu alan bir film izledim.

Öncelikle rugby sporu ile ilgili kısaca bilgi paylaşmak isterim.
Spor kaynakları Rugby’i, “15'er kişilik iki takımla bir devresi 40dk olmak üzere iki devre oynanan, ileriye pas vermenin yasak olduğu, topu elle rakip kale çizgisinin arkasına taşımayı hedefleyen, sert bir spor” diye tarif ediyor.
Bu spor” İngiltere’nin Rugby isimli kentinde futbol maçı sırasında bir oyuncunun topu kollarının arasında tutarak kaleye doğru koşması ile başlamış!
1823 yılından bu yana başta İngiltere olmak üzere Fransa, Galler, Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Avustralya’da çok popüler bir spor haline gelmiş.
Ve günümüzde de dünya kupalarına kadar uzanan müsabakalar, taraftarın coşkulu alkışını, beğenisi ve heyecanı doruklara taşımayı başarıyor.
Nelson Mandela Robben (Fok) Adasında bulunan hapishanenin 46664 nolu hücresinde 27 sene yatmış!  
İzlediğim filmin senaryosuna göre, o hücre günümüzde de aslına uygun olarak korunuyormuş.
 Duvarında  Nelson Mandela’ya ilham kaynağı olan şiir yazılıymış.

Şiir’i filmde Mandela’yı oynayan yıldızdan dinledim.

 “Beni saran gecenin içinden mezar kadar kara, baştan başa şükrederim hangi tanrılar verdiyse bana fethedilmez ruhumu”

Diye başlıyor ve 18 mısra devam ediyor. “kapı ne kadar dar olsa da cezam ne kadar ağır olsa da kaderimin efendisi benim ruhumun kaptanı benim…” mısraları ile bitiyor.

Mandela ne yaptı niçin 44 yaşında robben (Fok) ada hapishanesine düştü ve 46664 numaralı hücrede 27 sene ömür tüketti elbette tarih biliyor.

Nelson Mandela’nın sicilinde de, asker, polis, öğretmen, yaşlı, kadın çocuk katili yazıyor mu acaba?

Halkının gözünde o da bir bebek katili mi?  

Güney Afrika Cumhuriyeti Mahkemeleri mi onu 46664’cı hükümlü olarak robben ada ceza evine gönderdi?

İzlediğim film bana analiz yapma, değerlendirme ve düşüncemi paylaşma ilhamı aşıladı.

Kalbim, ülkemde yaşanan terörün elebaşına Nelson Mandela muamelesi yapılması, ona önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (Anayasa Değişir Başkanlık sistemi kabul edilirse)  Cumhurbaşkanı- Başkan seçilme yolunun açıldığını gör ve göster dedi.  

Elbette bu teşhis yalnız bana ait değil. Yüreğinde Millet sevdası olan, Vatanı canından aziz bilip uğrunda göz kırpmadan can vermeyi göze alan her Türk’ün kaygısı ve teşhisidir.

Biri mealen diyor ki “ düz liselerde bile Arap milliyetçisi yetiştirecek, Türk kimliğini bitireceğiz” Haçlı saldırılarına göğünü siper eden İslam’ın kılıcı olmuş bir milleti asimile etmeye gücü yeter mi?  Ne dersiniz? Ben asla yetmez yetmeyecek diyorum asla!