Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

30 Eylül '13

 
Kategori
Spor
 

Bir gol kralının çöküşü

Bir gol kralının çöküşü
 

Trabzonspor'a geldiği ilk yıl 19 yol, ardından da 32 gole imzasını atan Burak Yılmaz Galatasaray'a geldiği ilk yılda ligde 24 gol atarak şampiyonlukta çok önemli rol oynadı. Ancak bitmek bilmeyen transfer dedikoduları ve geçtiğimiz yılın ortasında Drogba'nın da takıma katılmasıyla Burak'ın kafası iyice karıştı. Sneijder'in sistemdeki yerini almasıyla ileride Drogba'nın tek forvet oynamak istemesi Umut'un performansı Fatih Terim'le arasının bozul olduğuna yönelik haberler derken Burak iyice küskünleri oynamaya başladı. Dolayısıyla bu yıla iyi başlayamadı. Aslına bakılırsa sene başında adı bu kadar spekülasyonlarla anılan bir futbolcunun yıla iyi başlayamaması çok normal. Ama anormal olan başka bir konu var! Burak aslında geçtiğimiz yıllardan farklı değil. Hala çapraz koşular yapıyor, pas istiyor alıyor, defans arkasına koşular yapıyor... Burak'ın aslında performansında değişen herhangi birşey yok! Ama Burak artık gol atamıyor. Ben Galatasaray'ın Burak'a iyi geldiğini düşünmüyorum. Evet geçtiğimiz yıl 24 gol attı ligde. Ama Süper Lig'i domine eden bu takımda belki 48 gol atabilirdi. 24 gol atarken bir yandan da saç baş yoldurttu. Bu yıla geldiğimizde de zaten vaziyet ortada. Şenol Güneş'in Burak için söylediği çok önemli bir söz var. "Burak gol attıkça eksiklerini görmezden geliyor." Bu çok ciddi bir tehlike ve Şenol Güneş'in bunu iki yıl önce söylediği düşünülürse aslında sorun daha rahat anlaşılır. Burak haklı olarak kendini bir yıldız olarak görmeye başladı yalnız Burak'ın en iyi özelliği hala son vuruşları diyemiyoruz. Golü koklayan bir oyuncu ve cesur, ancak hala son vuruşları yeterli kaliteye sahip değil. Dünkü oyuna baktığımızda tam 5 tane %100 diyebileceğimiz pozisyona girmiş. Ve bunlardan sadece bir tanesi kaleyi buldu ve o da çizgiden çevrildi. Gittikçe de cearetini ve kendine olan güvenini kaybediyor. Bir Guiza olayına dönüşmeden bir an evvel gol atmaya ihtiyacı var. Tabi yeni gelecek teknil direktörün de tercihi bundan sonra Burak'ın futbol hayatında önemli rol oynayacak. Çünkü 28 yaşından sonra bir futbolcunun Avrupa'ya transferi kolay değil. Ki bununla birlikte Burak'ın performansının tavan yaptığı dönemde dahi adece Lazio'nun talip olması da düşündürücü. Eğer bir an önce toparlanmazsa bugünün Tuncay'ı olması işten bile değil...


Gelelim maça... Melo'nun geçtiğimiz hafta oyundan atılması nedeniyle orta sahanın göbeğinde kimin oynayacağı sorusu çok önemliydi. Çünkü Fenerbahçe'nin orta sahanın ortasında oynayacak toplan 7 oyuncusu varken Galatasaray'ın bu alanda oynama kabiliyeti olan 4-5 tane futbolcunun olması çok vahim. Melo'nun yokluğunda sistemin devam edebilmesi için onun tipinde en az bir oyuncuya ihtiyacınız var. Selçuk ve Melo'nun dışında bunlar Ceyhun Gülselam, Yekta ve Hamit. Hamit'ten başka diğer oyuncular ise kadroya girebilecek kalitede değil. Yalnız Hamit de sakat olduğu için o alanda ya Yekta ya da Ceyhun oynayabilir. Bu oyuncuların da tabi maç eksikleri var. Dolayısıyla Hasan Şaş ve Ümit Davala ikilisi Selçuk'un yanında aslında kenar oyuncusu olan Engin Baytar'ı tercih ettiler. Engin son haftalarda Fatih Terim tarafından da zaman zaman orta sahanın ortasında oynatıldığı için bu seçim çok eleştirilmeyebilir. Ama esasen yanlış. Oyun dizilişi aslında yukarıda gösterildiği gibi olmasa da belki de antrenörler bu şekilde istemişti. Yoksa daha 34. dakikadaki Sneijder - Amrabat değişikliğini açıklamanın bir yolu yok. Her ne kadar antrenörler Sneijder'i sol açıkta oynatmak isteseler de bu tutmadı. Sneijder sürekli ikili forvetin arkasında alıştığı yerde oynamaya  çalıştı. Dolayısıyla henüz 34. dakikada oyundan alındı. Bence doğru bir değişiklikti.


İlk yarı tam bir Galatasaray akını vardı. Aslında Galataaray'ın o ısıran oyununu göremesek de Rize zaten oyunu kendi yarı sahasında kabul etmişti. Kontra ataklarla ya da özellikle defans arkasına erken toplarla pozisyon yakalamak istediler ama bunda hiç başarılı olamadılar. Cernat aslında Melo'nun yokluğunda çok etkili olabileceği maçta sahada silik bir görüntü çizdi. İkinci yarı çok farklı başladı. Rıza Hoca'nın Cernat-Cenk değişikliği de yerindeydi. Rize ikinci yarıya daha iyi başladı. Oyuncuların birbirine yakın oynayışı ve yardımlaşma bunda etkili oldu. İlk yarıda Rıza hoca belki Melo'nun yokluğunda defans arasına ya da arkasına toplarla özellikle Cernat'ı kullanarak gol aramak istedi ama bunda başarılı olamayınca kanat ataklarına yöneldi ve Rize'nin atakları sıklaştı. Galatasaray'ı her önde yakaladıklarında hızla kanatlardan yüklenerek pozisyon buldular. Özellikle de skor 1-1 olduktan sonra gol bulmak isteyen Galatasaray sürekli önde yakalandı. Hatta sadece kanatlar değil, defans arasına atılan toplar da zaman zaman başarılı oldu.  Danny zaten hala hatalarına devam ederken antrenörlerin bunu ne zaman göreceğini de merak ediyorum. Sürekli adamını kaçırdı, ikili mücadelede Kweuke'nin önüne geçmesine izin verdi. Rize'li futbolcular eğer biraz daha cesur olup son dakikalarda oyunu yavaşlatmak yerine son pasları vermeyi tercih etselerdi maçın sonu daha farklı olabilirdi. Ama ben Mancini'nin en kısa sürede tercihini Semih ve Chedjou ikilisinden yana kullanacağını düşünüyorum. Tribünler çalkalanıyor. Terim'in yokluğunda benim beklediğim ilk puan kaybı geldi. Hafta ortasında da Juventus'un evinde Galatasaray'ı mağlup edeceğini düşünüyorum. Dönüşünde Selçuk ve Melo'nun yokluğunda eğer Hamit de orta sahada olmazsa kolay gibi görünen Akhisar deplasmanı Galatasaray'ın şampiyonluk yarışı için ve hatta yönetim için de ciddi bir tehlikeye dönüşebilir....

 
Toplam blog
: 14
: 93
Kayıt tarihi
: 13.08.13
 
 

Hayatın hızlı akışı içinde bir tutam soluklanarak etrafına bakan ve aslında herkesin her gün fark..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara