- Kategori
- Şiir
bir gönülden bir gönüle seslenmenin çığlığı...

ab-ı hayat
“Yine cümle tuzağın da, bir güven avcısına tutsak kaldı düşler…”
Gecenin korkuluklarla dolu cümle tarlasında ürkmeden yürüyorduk oysa,
Düş emici vampirlerin şimdiye kadar kaç ruhu sahipsiz bıraktıkları hayat denizinde yüzüyorduk,
Her kelimesinde bir esinti, her cümlede fırtına oluyorduk bazen,
Geceye sığınmak için aradığımız gönül kıyılarında yürüyorduk,
Televizyon da kendilerini yitirmiş, halkları aç bırakan, politik korkulukları düş tarlamıza dikmeye çalışan hak yolunu kaybetmiş canavarlar konuşurken,
Biz yaşamın kaynağında ab-ı hayat içmeye çalışan acemi proleterler gibiydik…
Şimdi önümüze diktiğin bir güven duvarına resim yapmaya çalışan beceriksiz iki ressama döndük…
Sana hangi resmi çizsem iyi bir ressam olduğumu kanıtlarım, kanıtlarım da ne kadar güvenilir bir insan olduğumu resmim değil ben anlatırım ancak…
Arkadaş ne diyordu;
“Kim kendini açığa koymaktan korkmaz, o saygın bir insandır,
Ama herkes kendi yorumunun celladıdır birazda…”