Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir haftasonu seyahati (2)

Bir haftasonu seyahati (2)
 

Cumartesi sabah namaz vakti. Yola çıkıyoruz; Amasra’ya doğru. Arabayı kızım kullanıyor. Ben sağında, eşim arkada. Bu yolda günün saatine göre dinleyeceğimiz MP3’leri bir gün önce seçmiş, sıralamış ve CD’lere kaydetmiştim. Öyle anlaşmıştık; müzik seçimi bende olacak diye. Eh… Yolculardan etkili muhalefet gelmesi durumunda, alternatif müziklerimiz de bulunur. Ne keyif ama…

Ben, “Her türlü müziği dinlemeyi severim” diyene inanır ve saygı duyarım. Elbette genel olarak tercih edilen bir tür vardır ama her müziğin kapladığı ortam, sardığı ruh haline göre de tercihler değişebilir. Düşünün bir kere; kahvaltıda ney ile sufi müziği… Ya da akşam yemeğinde halk müziği… Şahsen ben katlanamam. Fakat bu defa farklı…

Önünüzde kayan pürüzsüz bir yol, sağınızda söken şafak ve araca dolan seherin serinliği… Tabiat uyanıyor; gecenin perdesi kalkıyor yavaş yavaş… Mavinin tonları sarıyor şafağı. Bir müddet sonra yerini kızıl ve tonlarına bırakacak. Renk cümbüşü önce göğü, sonra yeri saracak.

Sizi hangi duygulara götürür bilmem ama ben ruh halimi seçtiğim müziğe yansıttım; Sadrettin Özçimi’nin nefesinden “Perde Kaldırma”. Ortamı da bizi de sarıyor birden bire. Ne muhteşem… Yaradan’ın gücü karşısında duyulan aczin verdiği tanımlanamaz bir haz. İnsan başka kimin ve neyin karşısında aczinden haz duyar ki…

Yol geçmez dağlarda seheri dinlediğiniz hiç oldu mu? Ava gittiğimiz günlerde seheri dinlemek, şafağı seyretmek en büyük keyifti. Kimseden tek bir ses çıkmaz, sigarasını yakan bir taşın üstüne tüner dinleyiciler arasında yerimizi alırdık.

Bir başka senfonidir seherin sesi. Fonda, akan çayın gür sesi, geceden yorgun düşmüş cırcır böcekleri ve puhu kuşu. Sora, hafif hafif esmeye başlayan seher yeli ve uyandırdığı yapraklar katılır senfoniye. Akla kara seçildiğinde ise bülbüllerin, haşarı saksağanın sesi. Uzaktan belli belirsiz kekliklerin sesi… Her an yeni enstrümanlar, yeni koristler katılmaktadır senfoniye. Hiç birini kaçırmak istemezsiniz. Derken, şarkılarında sevişmeye başlar bülbüller. Tempo artmakta, koristler avazı çıktığı kadar bağırmaktadır. Birden tüm sesler kesilir… Seherin senfonisi bitmiştir. Perdeler kalkmış, güneş doğmuştur. Duyulabilen, seyircilerin mırıltılarıdır artık.

Bozkırı arkada bıraktık, Çamlıdere Yaylası'na iniyoruz. Gerede, güneşin kızılını belli belirsiz yansıtan sislerin ardında. Arabada Kâzım Koyuncu’nun buğulu sesi; “Ateşlerde yanmış…”. Bizde hüzünlü bir sessizlik. Allah sana rahmetler eylesin ey Güzel Çocuk.

.../...

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..