Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '13

 
Kategori
Anılar
 

Bir hava şehidinin 55 yıl sonra bulunan "anılar"ı - 3

Bir hava şehidinin 55 yıl sonra bulunan "anılar"ı - 3
 

''ADAPAZARI' nda EVLENDİK''


-BAŞ TARAFI 2. BÖLÜMDE-

ANİ BİR İNTİKAL EMRİ ALDIK…

YOKSA HARBE Mİ GİRECEĞİZ?

O sene, yani 1941’ İ 1942’ ye BAĞLAYAN KIŞI Kütahya’ da, 4. Tayyare Alayı ile birlikte geçirdik. Hatırlarda olduğu üzere kış bir hayli şiddetli geçmişti. ALMANYA YILDIRIM ORDUSU Moskova kapılarına dayandığı halde, kışın şiddeti yüzünden Rus cephesinde olduğu gibi gerilemiş ve ma(h)f olmaya yüz tutmuştu.

İlkbaharda AMERİKA da harbe bir fiil girmiş, birçok yerlerde havadan bombardımanlara başlamıştı.

ANİ BİR İNTİKAL EMRİ ALDIK. 24 saat içinde alay rampasına arka arkaya vagonlar yanaştı. Havadan ve yerden yükleme başlamıştı. Üçer beşer saat ara ile tren kademeleri hareket etti. Nereye gidiyorduk, belli değildi. Yalnız, havadan gidenler ARİFİYE( Adapazarı ) TAYYARE MEYDANI’ na iniş yapacakları ve ikinci bir emre kadar orada kalınacağını biliyorlardı.

Kısa zamanda intikal bitti. O zamanki alay komutanı şimdiki İzmir Valisi Muzaffer GÖKSENİN’ di. Bütün gayretleriyle alay personelini o kadar güzel yetiştirmişti ki meydana kısa zamanda dağılma yapıldı, harbe hazır bir vaziyet alındı.

Talim uçuşlarına başladık ve bu uçuşlarda da Üsteğmen İzzet AYAER, Teğmen Refik ÜNLÜ, ve Levazım Üsteğmeni Neşet’ i (CİRELİ) şehit verdik.

Artık kış da bastırmış, her gece Kocaeli mıntıkasının bol yağmurlarının selleri ikide bir çadırlarımızı basıyor ve barındırmaz bir hale getiriyordu. Bunun için tekrar KÜTAHYA’ ya intikal yaptık ve ARİFİYE’ DE İKEN, ben de dahil olmak üzere, epeyce arkadaş, ADAPAZARI’ NDA EVLENDİK.

1943 SENESİNİ KÜTAHYA’ DA GEÇİRDİK. Hiçbir kaza olmadan, seneyi uğurlu ve neşeli geçirdik. Kışı atlatır atlatmaz, her zaman bir intikal yapmak ihtimali düşünülerek daima hazırlıklı bulunmamız için emirler gelmeye başladı. Bu arada da ORTA ŞARK hava üslerinden kalkan AMERİKAN LİBERATOR TAYYARELERİ Romanya petrollerini alt üst etmişler ve ALMAN MESSERSMİTH AVCI TAYYARELERİNİN taarruzuna uğramışlar ve BUNLARDAN YEDİ TANESİ memleketimizin muhtelif yerlerine MECBURİ İNİŞ yapmışlar…

Bir gün akşamüzeri mesai bitmiş, otobüslere binmiş hareket etmelerini beklerken ani bir alarm çanı çaldı. Hepimiz gerisin geriye, bölüklerimize koştuk. Alay acele intikal emri almış. Hazırlıklara başladık. Ertesi günü yerimizde yeller esiyordu. ARİFİYE’ ye intikal yapmış ve yerlerimize yerleşmiştik.

Memleketimize inen TAYYARELERDEN BİR TANESİ de Arifiye’ ye inmişti. ESKİŞEHİR TAYYARE FABRİKASI’ ndan gelen bir ekip tayyareyi faal bir vaziyete getirdi, kendi uçuş ekibi de gelerek, tayyareyi alıp, ESKİŞEHİR’ e götürdüler.

Kışa doğru tekrar Kütahya’ ya, alayca döndük. O seneyi de şöyle böyle geçirdik.

1945 SENESİNDE TAYYARELERİMİZ DEĞİŞTİRİLDİ. Yerine iki motorlu BALTİMOR tayyareleri (Bkz.7) geldi ki bu tayyareler orta şarkta, Libya’ da kullanılmış, fevkalade harp edecek kudrette tayyarelerdi.

O sene de Niyazi KURAY (ve) Mehmet YÜKSEL’ i şehit verdik. Zaten harp de bitmiş, vaziyetler normalleşmişti. Bütün birlikler yavaş yavaş ana meydanlarına döneceklerdi. Bizim de DİYARBAKIR’ a dönmemiz icap edecekti. Fakat bu arada şimal komşumuz olan MOSKOFLAR Almanlardan almış oldukları ders kifayet etmemiş, BİZDEN KARS, ARDAHAN’ I İSTEMİŞLERDİ.

Bir gün yine alayda bir kaynaşma oldu; Genelkurmay’ dan alınan bir emirle hava alayları, münavebe ile Diyarbakır’ a birkaç ekibi göndererek doğu bölgesinde uçuşlar yapacaklar ve personel araziyi tanıyacak…

1946 senesi Temmuz ayının içinde sıra taburumuza geldi. Biz de bölükten 4 tayyare ile tabura iştirak ettik ve Diyarbakır’ a gittik. Dörder vazife yaparak tekrar Kütahya’ ya döndük. 1946 senesini de oldukça iyi geçirdik.

1947’nin Mart ayının 29 unda, sabah mesaisine daha başlamadan, ismen, başta Bölük Komutanı Kurmay Ön Yüzbaşı Nihat TANER olmak üzere birkaçımızı alaya istediler. Alay hareket odasında toplandık. Diğer bölüklerden gelen arkadaşlar da vardı. Genelkurmay’ dan gelen emir okundu. Alaydan 4 ekip Nihat TANER’ in kumandasında DİYARBAKIR’ a hareket edecek ve Diyarbakır Kolordu Komutanı emrine girecek, ikinci bir emre kadar vazifeye devam edilecek… Ertesi günü dörtlü kola kalktık. 2.45 bir uçuştan sonra Diyarbakır’ a indik.

İSYANA İŞTİRAK EDİYORUZ

Ertesi günü aldığımız vazifede belirtildiğine göre, İRAN’ da BARZANİ AŞİRETİ isyan etmiş, bizim doğu hududumuzdan girerek RUSYA’ ya doğru kaçıp gitmek istiyorlarmış. Bunun için de İRAN HÜKÜMETİ hükümetimizden bu işe mani olmaları için yardım istemiş, bunun için de hudut boyunca uçuşlar yapacakmışız, gördüklerimizi raporla hudut kıtalarımıza bildirecekmişiz.

Günde üç tayyare olmak üzere, hudut boyunca on gün kadar uçuş yaptık.

RUMİYE GÖLÜNE KADAR NASIL GİTTİK

Başka bir gün iki tayyare vazife aldık. Lider üsteğmen Canip ORHUN, ikinci tayyarede ben, hududa kadar gittik. Canip ORHUN cenuba doğru dönerek, Yüksekova’ dan (Gevvar Ovası’ ndaki) Cizre istikametine uçtu, biz de hududu geçerek RUMİYE GÖLÜ’ ne kadar gittik. Gölden geri dönerek Diyarbakır’ a gelip, indik. Tayyare durak yerinde bölük komutanı elinde bir kağıtla bizi bekliyor(du). Motorları durdurdum ve tayyareden indim. Evvela rasıtımı çağırdı, elindeki kağıdı uzatarak ‘’oku!’’ dedi, bana da dönerek ‘’Nereye gittin?’’ (dedi). Hiç saklamadan aynen söyledim.

Efendim, biz İranlılar için bu uçuşları yaparken, topraklarına girdik diye hemen Genelkurmaya bizi şikayet etmişler. Daha biz havadan inmeden yazı çoktan gelmiş. Bizi bekliyormuş…

Badema günde bir tayyare uçacak ve huduttan 20 kilometre içeriden dönecek bir şekilde bir ay kadar uçuşa devam ettik. Biz kütahya’ ya dönmeden peşimizden alay Diyarbakır’ a intikal etti. Diyarbakır’ da da bir sene kaldım. O sene de, yani 1947’ de de Üsteğmen Namık (TÜMER), Teğmen İhsan (BİÇER), Teğmen Saadettin TOKER’ i şehit verdik.

1 NİSAN 1948’ de de İZMİT’ de bulunan 105. KEŞİF GRUBU’ na tayinim çıktı.

İZMİT’ de üç ay kadar kaldıktan sonra güneye, tabura indirilerek Amerika’ dan yeni gelen İNVADER tayyareleriyle birleştirilerek, 10. TAYYARE ALAYI teşekkül ettirilerek, AFYON’ a intikal yaptık.

1948’ i 1949’ a bağlayan meşhur kışı AFYON’ da geçirdik. Altı aya yakın eğitim yapamadık. Alaya gidemediğimiz günler oldu. Hatta bir gün kurtların taarruzuna uğrayan bir arkadaş ayakkabılarını attığı gibi soluğu telefon direğinin tepesinde alabilmişti.

Kışı geçirdikten sonra baharın sonlarına doğru uçuşlara başladık.

KULA ÜZERİNDE TEK MOTORLA UŞAK MEYDANI’ NA İNDİM

Uçuşlar gün geçtikçe ilerliyor…

05.07.1949 günü liderimiz bizzat tabur komutanı Ali UÇANTEKİN olmak üzere, meydan üzerinde dörtlü bir kol gösteri uçuşundan sonra iki ikili ayrıldık. Tabur Komutanı ve yanındaki arkadaş BURSA-İSTANBUL-KÜTAHYA, biz de İZMİR-KÜTAHYA yapıp, Kütahya üzerinde aynı saatte buluşup, üsse dörtlü olarak dönecektik. Benim de lider(im) Üsteğmen Refik IŞITMAN idi.

İkili gidiyoruz… UŞAK’ ı geçtik, tam KULA üzerinde sol motorum arıza yaptı. Tek motorla geriye dönerek UŞAK MEYDANI’ na gelip, indim. Uşak Meydanı’ nda da yalnız MEYDAN MUHAFAZA BÖLÜĞÜ varmış. Tayyareyi bölüğe yakın bir yerde durdurdum. Telsizci arkadaşla aşağı indim. Tayyarenin başına bir nöbetçi diktirdim. 15-20 dakika sonra etraftaki tarlalarında çalışan köylüler tayyarenin başına biriktiler. Tayyare hakkında sorduklarına birer birer cevap verdikten sonra meydanın çok yakınında bulunan şeker fabrikasının hastanesine gittik. Vaziyetimizi telefonla alay komutanlığına bildirdim. Telefonda karşıma ilk olarak Albay Niyazi ŞEN çıktı. (Bilahare bir vazife uçuşunda şehit oldular. (Bkz.8) Havacılığımızda en büyük rütbeli şehidimizdir.) Bir saat sonra yanına aldıkları bir bakım ekibiyle Uşak’ a gelip, indiler. Ekip tayyareyi kontrol etti. MEĞER BİZ KAZAYI UCUZ ATLATMIŞIZ. Halbuki motorun iki silindir gömlekleri tamamıyla kırılmış. MOTOR UÇULAMAZ BİR HALE GELMİŞ. Başımızda Alay Komutanı olmak üzere ekipçe tekrar fabrikaya gittik. Müdür bize mükellef bir öğle yemeği yedirdikten sonra bir de otobüs verdi. Şehre gidip akşama kadar gezdik. Akşamüzeri tekrar meydana döndük. Tayyareyi Muhafız Bölüğü’ ne teslim ettik. Alay komutanı tayyaresiyle Afyon’ a döndük. Bilahare ekip, yeni bir motor, CMS arabasıyla Uşak Meydanı’ na gönderildi. Tayyarenin motoru değiştirildi ve tayyare getirildi.

İLK ROKET DENEMESİNDE GEÇİRDİĞİMİZ HEYECAN

Elimizdeki tayyareler ROKET ATMAYA da MÜSAİT VE TEŞKİLATA HAİZ idiler. Roket atışı yapmak için hazırlıklara başlamıştık. Havadan atış yapılmadan evvel yerde bir deneme yapılacaktı. O ZAMANA KADAR ROKET HAKKINDAKİ BİLGİLERİMİZ MECMUALARDA OKUDUKLARIMIZDAN İBARETTİ. Yunanistan’ da havadan roket atışı yapılırken roket kızaktan ayrılmamış ve tayyareyi de hedefe doğru götürerek yere düşürmüş. İçimizde böyle de bir heyecan vardı.

Tabur Komutanı Ali UÇANTEKİN takımı bir gün intihap etti ve alaya bildirdi. O GÜN atış sahasında, YERDE BİR DENEME yapılacaktı. Deneme günü hepimiz otobüslerle atış sahasına gittik.

Yerde bir sehpa hazırlanmış, üzerine roket kızakları, KIZAKLARDAN BİRİNE DE ROKET TAKILMIŞ. Uzak bir mesafede batarya konulmuş, bataryadan alınan kablonun bir ucu da roketin ateşleme tertibatına bağlanmış. ATIŞ YAPILACAK VAZİYETTE HER ŞEY HAZIR. Fakat biz seyircilerde tereddüt var. Acaba tehlike var mı?

Nihayet iş Alay Komutanı’ na aks etti. Alay Komutanı, Tabur Komutanı UÇANTEKİN’ e ‘’Alayı kal etmeyesin? Bu işte bir sakatlık olmasın?’’(deyince), UÇANTEKİN ‘’Okuduğum kitaplardan edindiğim malumata göre, atış kumandası verdiğim zaman arkadaş batarya düğmesine basacak, roket ateşleme tertibatı çalışacak ve roketi ateşleyecek, roket de tercih edilen istikamette bir noktaya kadar gidip yere düşecek ve orada infilak edecek, bize bir zararı olmayacak. Roketin havadaki seyrini tespit etmek için de bir fotoğrafçı arkadaş da roketin fotoğrafını çekecek…’’ (diye cevap verdi).

Evet, ATIŞ KUMANDASI VERİLDİ. Roket bir gürültü ile sehpadan ayrıldı, uğuldayarak aynı istikamette, dağın eteğinde bir yere vurdu. Fotoğrafını çekmek dahi nasip olmadı. Fotoğrafçı arkadaş makineyi attığı gibi yerlere yattı.  

HAVADAN YERE TAYYARE İLE ROKET ATIŞINDA

AZ DAHA İKİ TAYYARE ÇARPIŞIYORDUK

Yerdeki roket denemesinden sonra artık HAVADAN YERE TAYYARE İLE ROKET ATIŞLARI YAPACAKTIK. Talim terbiyeye oldukça, daha fazla yer verildi ve atışlara sıra gelmişti.

Bir gün öğle üzeri roket atışına çıktım. Diğer bir bölükten de başka bir arkadaş atışa çıkmış… Ben nizami bir şekilde hedefe dalışlar yapıyordum. Diğer arkadaşla benden başka kimse havada yoktu. Tamamıyla gayri nizami, oldukça ‘’gösteriş uçuşu’’ na benzer şekilde derin dalışlar yapıyormuş. Ben tam dalışta iken yerden ikimizi de gözetliyorlarmış. O da dalışa geçmiş. Öyle bir an gelmiş ki NET PARMAK MESAFESİ kalmamış. Herkes arkasını dönmüş, infilakın sesini bekliyorlarmış. O anda da reflektörden, yerde bir tayyare gölgesi gördüm. Başımı çevirip yanımda tayyareyi görünce ben sağa, o da beni görmüş olacak ki sola çekmek suretiyle (ayrıldık), MUHAKKAK BİR ÖLÜMDEN KURTULDUK.

* * *

AÇIKLAMA;

Türk Hava Kuvvetleri’ nde SAVAŞ PİLOTU olarak bulunduğu döneme ilişkin yazdıkları bu kadar.

Yazılanlarda iki kez şehit olmaktan mucize gibi kurtuluşunu okuduk.

İkinci bölümde, 10.07.1953 tarihinde yatay geçiş sonucu TÜRK HAVA KUVVETLERİ’ nden ayrıldığını, artık TÜRK HAVA YOLLARI pilotu olduğunu görüyoruz.

Burada bir süre sonra, yaşadığı ilk uçak kazasının ardından tedavi görmekteyken yeniden yazmaya başlıyor, yaşanan kazayı ayrıntısıyla anlatıyor…

Uçamayacak durumdayken, yarı engelliyken bile iyileşeceği, yeniden uçabileceği günlerin özlemiyle ‘’SAYIN OKUYUCULAR’’ diye başlıyor anılarını aktarmaya.

HANGİ OKUYUCULAR? Bir yerde yayınlamayı mı düşünmüştü? Bilmiyoruz… Hiçbir yerde yayınlanmadığını biliyoruz yalnızca. Ama o seziyormuş… Yarım asır sonra da olsa okunacağını biliyormuş, BİZLER İÇİN YAZMIŞ…

VE SONRA…

SONRA İŞTE…

Özcan ÇELTİK 

SÜRECEK

BÖLÜM DİPNOTLARI:

(7)- BALTİMOR UÇAKLARI; Türk Ordusu tarafından orta-hafif bombardıman uçağı olarak seçilmiş, 72 adedi milli bütçe imkanları dahilinde satın alınmıştır. RAFME(RAF-Orta Doğu) tarafından kullanılmakta olan bu uçaklardan 26 sı 21 Ağustos 1944’ de, geri kalan 42 si de 12 Kasım 1944’ de, iki parti halinde Adana’ ya getirilerek Türk Silahlı Kuvvetleri’ ne teslim edilmiştir. 1. ve 2. Alay’ lardaki Fairey Battle’ ların yerlerini almışlar ancak, kullanılmış ve savaş yorgunu olan bu uçaklar kısa bir süre içinde hurdaya ayrılmaya başlamıştır.

(8)- Niyazi ŞEN;Alb. Niyazi Şen 5 Aralık 1950 tarihinde AT-11 uçağının,Yzb. Mustafa TUNCA yönetimindeki başka bir AT-11 uçağı ile havada çarpışması neticesinde Eskişehir' de şehit olmuştur.

(9)- Dumlupınar Denizaltısı;1953 yılı… 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece, Ege'de katıldığı NATO tatbikatından geri dönüş yolunda, Çanakkale Boğazı' ndaki NARA BURNU dönülürken İsveç bandıralı Naboland Şilebi ile çarpıştı. 81 denizciyle birlikte, birkaç dakika içinde battı. O gün için Türkiye’ nin elinde 91 metre derinlikten bu denizaltıyı çıkartacak imkânlar yoktu. 

 
Toplam blog
: 237
: 361
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

1949 Antalya doğumlu, ANSAN üyesi Orman Yüksek Mühendisi, ressam ve öykü yazarıyım. KAKTÜS MEDYA ..