Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '20

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bir Hitit Duası

Kışın sonlarına doğru bir sabah penceremde bir tıkırtı duydum. Meraklandım, bir de ne göreyim. Bir çift kumru gagalarıyla topladıkları çeri çöpü penceremdeki saksılardan birine koymak üzere hummalı hummalı çalışmasın mı? Bu gayretleri birkaç gün boyunca sürdü. Derken bizim kumrular saksıya bir güzel yerleştiler.  Bir süre sonra da bir çift yumurtanın üzerinde nöbetleşerek kuluçkaya yattılar.

Biz de onların varlığına iyice alışarak yaşamımıza  kattık. Kumrular hâlâ bizimle. İşin ilginç yanı,  aslında doğanın biz insanlara ki eğer istersek ne çok şey öğreteceğine tanık oluyoruz gün be gün. Hiç acele etmeden, doğalarının gereğine uygun şekilde gelişen süreç kendi düzeninde tıkır tıkır işliyor.

Yavruların kabuklarını kırarak doğmaları, çifte kumruların ebeveynliği layığıyla yapmaları, yavrularını büyütürken gösterdikleri sabır ve anda gelişen pek çok şeyden hem heyecanlanıyor  hem  öğreniyor, bir o kadar da eğleniyoruz. Penceremizin sevimli konuklarını elimizden geldiğince ağırlamaya çalışıyoruz biz de.

 Onları izleme fırsatımızın arttığı bu günlerde düşünüyorum da şehirlerin büyük kalabalığına bir ucundan sokulmuş, sesini duyurmaya, kokusunu hissettirmeye, rengarenk görüntüsünü gözler önüne sermeye çabalayan kuşların, ağaçların  ve çiçeklerin bilcümlesinin hakkını  verebiliyor muyuz? Belki de biraz yavaşlamalıyız. Sakince bakmalı, dinlemeli, hissetmeliyiz.

Tüm bunları düşünürken Hititlerin MÖ 2000 Yılı’na ait olduğu söylenen duvar yazılarından alınmış, aslında pek çoğumuzun da bildiği  “Hitit Duası’nı” anımsadım. Demek ki insan, hangi çağda yaşarsa yaşasın aynı duyguları hissediyor. Aynı hırsların, sıkıntıların, açmazların, üzüntülerin, kaygıların sonunda yavaşlaması gerektiğini; kâh bilerek, isteyerek  kâh doğanın dayatmasıyla savaşlarla hastalıklarla göçlerle kıtlıkla susuzlukla türlü felaketlerle öğreniyor. Doğa, hiç kimseyi kayırmayan adaleti ve aynı zamanda şefkatiyle öğreticiliğini sürdürüyor. Sabırla insanoğlunun dersini almasını bekliyor. Biz öğrendiğimiz zaman şüphesiz o da tüm şefkatiyle yeniden kucaklayacaktır hepimizi.

Şimdi sabır, anlayış, uyum, birlik, yavaşlama ve öğrenme zamanı. Buyurun birlikte okuyalım.

İşte Hitit Duası…

Tanrım,

Beni yavaşlat.

Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…

Günün karmaşası içinde bana

sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.

Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği,

belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.

Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;

bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı,

güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,

güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,

balık avlayabilmeyi,

hülyalara dalabilmeyi öğret…

Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.

Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini,

yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.

Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması,

 yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…

Beni yavaşlat Tanrım

ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.

Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru

 daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.

Ve hepsinden önemlisi…

Tanrım,

Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,

İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL,

Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…

 

(HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKi DUVAR YAZISINDAN ALINMIŞTIR.)

 

 
Toplam blog
: 35
: 330
Kayıt tarihi
: 27.02.14
 
 

“Hikayeler hep aynı hikaye” diyorsan ve değiştirmek istiyorsan… 1969 yılında Ayvalık'ta doğdu..