- Kategori
- Sinema
Bir kadeh süt lütfen !

Psikolojimi oldukça yoran bir hafta geçirdim. Bir şeyler yazsam rahatlayacaktım da serde maviye çatmak var, e ona da üzülüyorum artık! Ton kartelasında umutsuz gözlerle gezinirken sanki Hızır yetişti. Erol arkadaşım bir öykü siparişi verdi:) Tam da havamdaydım zaten, satırlar önden ben de arkalarından... Acı bir hikayeydi aslında. Bu arada bir arkadaşımız da mesaj göndermiş, adımı Öykü Terzisi koymuş! Ben pek beğendim doğrusu.
Neyse, son yedi sekiz aydır ruhuma reset atmanın yolunu buldum! Bunaldığımda sinemaya gidiyorum. Ee, ne var bunda diyeceksiniz; ama ben animasyon çocuk filmlerine gidiyorum! Bu sevda, minik kanka'mın Arabalar adlı filmi hediye etmesiyle başladı. Ardından önce Rio'ya gittim sonra da Şirinler'e. Vee dün de Çizmeli Kedi'ye. Kanka'm da bu aralar ufucuk olmuş, hemencecik iyileşir inşallah.
Animasyon filmlerin bir güzel yanı da seyircilerin şirinliği. Kendimi dahil etmiyorum tabii ki o cıvıl cıvıl, bıcır bıcır gruba. Film boyunca da kıkırdamaya devam ediyorlar. Hiçbirinin kafası koltuk hizasını geçmediği için de anne-babaları koltuk atlayarak oturmuş gibi görüyorsunuz! Film arasında baba 5 lira versene, anne 3 lira versene diye koro halinde mızırdanışları da izlenmeye değer! Ne güzel şey çocuk olmak !
Biliyorsunuz, sinemalarda da film başlamadan önce yarım saat reklam veriyorlar ve kaçacak mutfak ya da bilgisayar başı yok! Diğer salondaki filme de zap'leyemiyorsunuz! Çocuk filmlerinde ise hiç reklam olmuyor ve film hemen başlıyor.
Minik seyircilerin film esnasında duyulan soruları da neşe kaynağı !
"Baba, bizim Lulu'ya çizme alalım mı?"
"Şşşttt !!"
"Anne, bizim Tırsık neden konuşmuyor?"
"Senden sıra gelmiyor ki garibe."
"Annee, çişim geldiii..!"
Bir de filmden tamamen kopup sohbet eden minikler oluyor !
"Ouluum, Tıransformırs Bambılbi'yi gördün mü kine sen? Accayip silahları var! Dedeşkoma sarılıp bi öptüm, hemen aldı."
"Şşşttt !! Sessiz olun! Bir daha sinema minema yok size."
Bu arada, arka sıradaki ufaklık da haşır huşur patlamış mısırı avuçluyor!
"Yavaş ye kızım, çok gürültü yapıyorsun. Bak, amca kızacak."
Kesinlikle o amca ben değilim! Çocuk özgür olacak. Kıkır kıkır gülecek, bıcır bıcır konuşacak, bazen izleyecek bazen uyuklayacak, çişi gelecek, patlamış mısır isteyecek, kolayı üzerine dökecek, anne-babasıyla halledemediğini dedesiyle halledecek. Yapma çocuğum, sus çocuğum, uslu otur çocuğum gibi baskılayıcı sözlere fitil oluyorum! Neden mi? Çünkü ben öyle büyüdüm ve üniversite dönemine kadar da acısını çok çektim. Ama Alp öyle büyümedi. Bir birey olarak doğdu ve olanca doğallığıyla büyüdü. Ne kulağı çekildi ne de bir konuda uyarıldı. Sanırım 4 yaşlarındaydı ve Kadıköy'deki Süreyya Sineması'na götürmüştüm. Kapıdaki görevli "çocuk küçük, alamayız." deyince, minicik başını bana doğru kaldırmış ve "babajım, sen seyyet ben buyada otuyup seni bekliyim." demişti. Bunu duyan görevli de "oo, sen çoktan abi olmuşsun." diyerek bizi içeri almıştı.
Ben bu tür filmleri çocuklarla kuyruğa girip bilet aldığım andan, anneeciim makdanılds'a gidelim nooluur diye tutturdukları çıkış anına kadar bir bütün olarak seviyorum. Hiç onların şirin ötesi sohbetlerine kulak misafiri oldunuz mu? Ne siyaset var ne de şike! Annenin ojesini sürmüş süslü bıcırıklarla, babanın iktidarına göz diken yakışıklı afacanları duyacaksınız sadece !
Rahmetli dedem -değerini yaşamım boyunca takdir edeceğim- öğütler verirdi çocukluğumda. En sevdiğim ve doğruluğuna inandığım sözü de, "Çocukları ve yaşlıları çok sev." olmuştur. İşte, huzurevinde yaşlılarla vakit geçirirken duyduğum mutluluğu böylesi filmleri çocuklarla izlerken de duyuyorum. Sanırım, torun sahibi olma vaktim gelmiş de geçiyor !
Neyse, biraz da filmi anlatayım size. Aslında hangimiz çocukluğumuzun masal kahramanı Çizmeli Kedi'yi (Le Chat botté) okumadık ki. O, masumiyeti koruyan bir şövalyeydi. Ve günümüz hikayesinde de inanılmaz şeker, insansı, cingöz ve bir o kadar da akıllı bir kedi. Aynı zamanda, ünlü ve zengin olmak isteyen bir kazanova, yani tam bir fırlama! Meğerse bizim Shrek'in de dostuymuş! Bu bilgiyi de minik yan komşum verdi:) Film boyunca şapkası ve sarı çizmeleriyle pek asil görünüyor. Film şu sözlerle başlıyor: Bana Şeytan Kedi, Favori Sevgili, Oynak Kedi, Kızıl Katil dediler; ama şimdilerde Çizmeli Kedi diyorlar. Adımı biliyor olabilirsiniz; ama efsaneden haberiniz yok. Ben tüm masumların koruyucusuyum. Filmin başlarında bir de bar sahnesi var ki çocuklar gülmekten kırıldı. Ben de tabii ki:) Çizmeli Kedi kasıla kasıla yürüyerek bara yaklaşıyor ve tabureye zıplayarak barmen'e, "bir kadeh süt por favor." diyor! Barmen de, "burada ne arıyorsunuz bayım, yün yumağınızı mı kaybettiniz?" diye karşılık veriyor:)
Film boyunca süren maceralı komik yolculuğun amacı dünyayı bir felaketten kurtarmak! Çizmeli Kedi'nin kılıç gücüne şahit olan bar eşrafı ondan yardım etmesini istiyor ve o da "olmuş bilin." diyor! Efsaneye göre, gökyüzünde devlerin koruduğu bir kalede yüzyıllardır saklı duran antik bir hazine var ve bu hazineye sahip olan da büyük zenginliğe ve güce kavuşacak. Çünkü o kalede altın yumurta yumurtlayan bir kaz var. Jack ve Jill denen haydut çift de bu hazinenin varlığını keşfetmişler ve o güce kavuşmalarına yardımcı olacak sihirli fasulyeleri de ellerinde tutuyorlar. İşte, Çizmeli Kedi de dünyayı J&J'den kurtararak, lekelenen şöhretini temizleyeceğini düşünüyor. Çünkü bir zamanlar arkadaşı olan Humpty Alexander Dumpty onu kandırarak San Ricardo Bankası'nı soymuş ve bu yüzden Çizmeli Kedi'nin adı da Arananlar Listesi'ne girmiş! Ama öncelikle sihirli fasulyeleri J&J'den alması gerekiyor. Ve fasulyeleri Yumuşak Pati Kitty de istiyor. Çizmeli Kedi J&J'in otel odasına girmek üzereyken diğer pencerede de Kitty'i görüyor. Ve Jack bunları fark edince her ikisini de pencereden aşağı atıyor! Kitty feleğin çemberinden hızla geçmiş yankesici bir afet ve Çizmeli Kedi'nin eski dostu rafadan yumurta Humpty Alexander Dumpty ile birlikte o da altın yumurtaların peşinde! Bu iş birliğini öğrenen Çizmeli Kedi çok sinirleniyor; ama Humpty Alexander Dumpty, fasulyeleri ele geçirmenin yeterli olmayacağını, nereye ekilmesi gerektiğini de sadece J&J'in ve kendisinin bildiğini söyleyerek bir harita gösteriyor ve ortaklık teklif ediyor! Güçlerini birleştiren Muhteşem Üçlü sonunda fasulyeleri ele geçiriyor ve haritada gösterilen yere ekiyorlar. Hızla büyüyen fidelere tırmanarak gökyüzüne ulaşıyorlar ve tabii ki kaza da, altın yumurtalara da. Neyse, daha fazla anlatmayayım da belki gider izlersiniz.
Artık animasyon filmleri yetişkinler de zevkle izliyor. Gerçi sağdan soldan horultu sesleri de gelmiyor değil:)
Çizmeli Kedi film boyunca arka ayakları üzerinde yürüyor; ama bir yerden atladığında hep dört ayak üzerine düşüyor. Filmde bir de güzel replik var. Haydut Jill Çizmeli Kedi'yi uçurumdan atmak üzereyken, "kedilerin hep dört ayak üzerine düştüğü söylenir, doğru mu?" diye soruyor. Çizmeli Kedi de o korkuyla, "köpeklerin yaydığı bir söylenti sadece." diye cevap veriyor.
Kitty ile dans sahneleri muhteşem.
Filmin orijinalinde Çizmeli Kedi'yi Antonio Banderas (Engin Alkan), Kitty'i de Salma Hayek (Canan Kılıç) seslendiriyor.
Keyifli seyirler.