- Kategori
- Cinsel Sağlık
Bir kadının bedeni yalnız kendine ait değildir...

Size hep "Kadınların Venüs, erkelerin ise Mars'tan" olduğunu söyleyip, sizi birbirinizden uzak iki evrene attılar. Geçenlerde unutulmaz aşk şiirleri yazan şair Özkan Mert'le söyleşirken şöyle dedi: "Erkekle kadın arasındaki en önemli fark, kadın vücudunun yalnız kendine ait olmayışıdır. Bir kadının güzelliği yalnız kendine ait değildir. Olmamıştır da. O güzellik hem doğanın hem de erkeğin bir parçasıdır."
Erkeğinkiyse kendine aittir... Çünkü Özkan Mert'in de belirttiği gibi kadın vücudu sürekli devinir, dağılır ve tekrar toparlanır. Hiçbir zaman tükenmez.
Bu nedenle Hürriyet'in olsun, blogda olsun "temiz yayın" ilkesi, kadın vücudu resimlerini ortadan kaldırmakla olmaz. Beyniniz kirliyse ve en ufak resimle kirleniyorsa, sizi bırakın resmi, hiç kimse kurtaramaz...
Temiz yayın, ahlaklı ve erdemli olmaktan geçer. Kadın vücudunu satıyorsa, satmak zorunda kalıyorsa, bunu etik açıdan alıp tartışır ve bu haberlerin yönünü belirlersiniz.
Yalnız "beyaz kadın" ticaretinin değil, her tür kadın ve genç kız, çocuk ticaretinin çok büyük rakamlara ulaştığı, pornonun bir endüstri haline gelerek insanı ve güzelliği, sevişmenin muhteşemliğini yok ettiği böylesi bir kirli çağda, önce bireyin kendiyle yüzleşmesi gerekir.
Genelevlerden çıkmayan, kız peşinde koşan, işyerinde ve sokakta taciz etmeden duramayan erkeklerin ikiyüzlü eleştirileri ne denli komik oluyor, farkında mısınız?
Ancak kadın vücudunu paylaşmak ve göstermek istiyorsa, ona yasalar dışında karışma hakkınız yoktur.
Ama zorla satılıyor ve siz de almak için para bastırıyor, yarışa giriyorsanız, orada hem sizin hem de etiğin savunması yoktur ki, "çırılçıplak" kalırsınız ortada...
Kimi videokliplerden tutun da, medya önünde yaşayan aktrislere kadar "çıplak poz veriyor" deniyor. Oyunun kuralı bu ya da değil... Ama çoğunluğun anlamadığı, her şeyden önce bir kadının kendi bedenini sevmesi gerektiğidir ki, kadın vücudu bitmek bilmez bir hazine olarak da bunu hak etmiştir.
Bir kadına saygı duyuyorsanız, onun vücuduna da saygı duymalısınız... Aksi hali "ikiyüzlülükten" başka bir şey değildir ki, herkes güler...
Geçenlerde okuduğum bir haber, "Kadının 4000 yıl önce de güzelliğine" düşkün olduğunu belirtiyordu...
"Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Arkeoloji Müzesi'nde bulunan M.Ö. 2 bin tarihli makyaj malzemeleri, özellikle kadınların dikkatini çekiyor. Atatürk'ün Şapka Devrimi'ni gerçekleştirdiği bina, Kastamonu’da Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor. Roma Dönemi başta olmak üzere milattan önce birçok eserin sergilendiği müzede, özellikle kadınlara ait makyaj ve takı malzemeleri ilgi görüyor.
M.Ö. 2 bin yıl önce kullanıldığı belirlenen ve Devrekani Kınık kazılarında ortaya çıkan çengelli iğne, cımbız iğne ve tarak gibi kadınların vazgeçemediği makyaj ve bakım ürünleri, özellikle kadınların dikkatini ve ilgisini çekiyor. Kastamonu Arkeoloji Müzesi’nde ayrıca Hellenistik Çağ’da (M.Ö 330-30 yıl) kadınların dini törenlerde kullandıkları tunçtan yapılmış kolye ve diğer takı ürünleri, kadınların yaklaşık 40 asır öncesinde dahi güzelliklerine düşkün olduklarının bir göstergesi olarak ifade ediliyor." [1]
Benim Çek Cumhuriyeti, Prag'da bir müzede gördüklerim de böyledi. M.Ö. 1000 yılına kadar uzanan dişli taraklar, kemiklerden yapılan kolyeler öylesine güzeldi ki, kadının yaratıcılığını ve güzelliğini tekrar ortaya koyuyordu...
Bir kadın ne Venüs'tendir ne de başka yerden... İki âşık bir araya geldiğinde ne Venüs kalır ortada ne de Mars. Çünkü onlar yeni bir evren olmaya doğru hareket edip, birleşirler...
Sonuç olarak, bir kadının bedeni kendinden çok daha fazlasıdır...
Tıpkı bir kadının, bir kadından çok daha fazlası olduğu gibi...
[1] http://www.hurriyet.com.tr/kadin/6781989.asp
Erkeğinkiyse kendine aittir... Çünkü Özkan Mert'in de belirttiği gibi kadın vücudu sürekli devinir, dağılır ve tekrar toparlanır. Hiçbir zaman tükenmez.
Bu nedenle Hürriyet'in olsun, blogda olsun "temiz yayın" ilkesi, kadın vücudu resimlerini ortadan kaldırmakla olmaz. Beyniniz kirliyse ve en ufak resimle kirleniyorsa, sizi bırakın resmi, hiç kimse kurtaramaz...
Temiz yayın, ahlaklı ve erdemli olmaktan geçer. Kadın vücudunu satıyorsa, satmak zorunda kalıyorsa, bunu etik açıdan alıp tartışır ve bu haberlerin yönünü belirlersiniz.
Yalnız "beyaz kadın" ticaretinin değil, her tür kadın ve genç kız, çocuk ticaretinin çok büyük rakamlara ulaştığı, pornonun bir endüstri haline gelerek insanı ve güzelliği, sevişmenin muhteşemliğini yok ettiği böylesi bir kirli çağda, önce bireyin kendiyle yüzleşmesi gerekir.
Genelevlerden çıkmayan, kız peşinde koşan, işyerinde ve sokakta taciz etmeden duramayan erkeklerin ikiyüzlü eleştirileri ne denli komik oluyor, farkında mısınız?
Ancak kadın vücudunu paylaşmak ve göstermek istiyorsa, ona yasalar dışında karışma hakkınız yoktur.
Ama zorla satılıyor ve siz de almak için para bastırıyor, yarışa giriyorsanız, orada hem sizin hem de etiğin savunması yoktur ki, "çırılçıplak" kalırsınız ortada...
Kimi videokliplerden tutun da, medya önünde yaşayan aktrislere kadar "çıplak poz veriyor" deniyor. Oyunun kuralı bu ya da değil... Ama çoğunluğun anlamadığı, her şeyden önce bir kadının kendi bedenini sevmesi gerektiğidir ki, kadın vücudu bitmek bilmez bir hazine olarak da bunu hak etmiştir.
Bir kadına saygı duyuyorsanız, onun vücuduna da saygı duymalısınız... Aksi hali "ikiyüzlülükten" başka bir şey değildir ki, herkes güler...
Geçenlerde okuduğum bir haber, "Kadının 4000 yıl önce de güzelliğine" düşkün olduğunu belirtiyordu...
"Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Arkeoloji Müzesi'nde bulunan M.Ö. 2 bin tarihli makyaj malzemeleri, özellikle kadınların dikkatini çekiyor. Atatürk'ün Şapka Devrimi'ni gerçekleştirdiği bina, Kastamonu’da Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor. Roma Dönemi başta olmak üzere milattan önce birçok eserin sergilendiği müzede, özellikle kadınlara ait makyaj ve takı malzemeleri ilgi görüyor.
M.Ö. 2 bin yıl önce kullanıldığı belirlenen ve Devrekani Kınık kazılarında ortaya çıkan çengelli iğne, cımbız iğne ve tarak gibi kadınların vazgeçemediği makyaj ve bakım ürünleri, özellikle kadınların dikkatini ve ilgisini çekiyor. Kastamonu Arkeoloji Müzesi’nde ayrıca Hellenistik Çağ’da (M.Ö 330-30 yıl) kadınların dini törenlerde kullandıkları tunçtan yapılmış kolye ve diğer takı ürünleri, kadınların yaklaşık 40 asır öncesinde dahi güzelliklerine düşkün olduklarının bir göstergesi olarak ifade ediliyor." [1]
Benim Çek Cumhuriyeti, Prag'da bir müzede gördüklerim de böyledi. M.Ö. 1000 yılına kadar uzanan dişli taraklar, kemiklerden yapılan kolyeler öylesine güzeldi ki, kadının yaratıcılığını ve güzelliğini tekrar ortaya koyuyordu...
Bir kadın ne Venüs'tendir ne de başka yerden... İki âşık bir araya geldiğinde ne Venüs kalır ortada ne de Mars. Çünkü onlar yeni bir evren olmaya doğru hareket edip, birleşirler...
Sonuç olarak, bir kadının bedeni kendinden çok daha fazlasıdır...
Tıpkı bir kadının, bir kadından çok daha fazlası olduğu gibi...
[1] http://www.hurriyet.com.tr/kadin/6781989.asp