Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '11

 
Kategori
Güncel
 

Bir kadının çarşaf giymesi üzerine...

Bir kadının çarşaf giymesi üzerine...
 

Öncelikle, kadın doğasından biraz bahsetmek istiyorum. Biz kadınlar, güzel görünmeyi sever, ilgi çekmekten hoşlanırız. Hele sokağa çıktığımızda erkekler ya da kadınlar tarafından güzel bulunduğumuzu onaylayan ifadeler görmek bizi mutlu eder. Bu bize kendimizi iyi hissettirir, kendimize olan güvenimiz artar. Sözü tam da buraya getirmişken, çarşaf giymiş bir kadının herşeyden öte tüm bu doğal ihtiyaçlarından sıyrılarak nasıl fedakarlık ettiğini söylemek istiyorum. Çarşafa onay verdiğimden değil bu yazdıklarım, sadece olaya siyasi boyut kazandırmadan herşeyi kadın gözünden bakarak yansıtmak istiyorum. Bütün bu yazdıklarıma ve yazacaklarıma sebep olan ise; ismini “ayşe” olarak kodladığım, hemen hemen yaşıtım olan çarşaflı bir bayan...Ona kadınların sıkça gittiği biryerde, iç çamaşırları satan bir mağazada rastladım. Konuşma teklif ettiğimde önce bundan kaçındı sonra da amacımın sadece “anlamak” olduğunu söylediğimde çarşaf giymek ile alakalı bütün hislerini anlatmaya başladı.

Biliyorsunuz ki erkeklerin her alanda kazanmasına en çok sebep olan şey; kadınları birbirinden ayıracak metaryallerinin olması. Biz kadınlar, toplumda birarada yaşarken mini etek giyeni, türban takanı , heavy metal dinleyeni, çarşaflısı olarak buluştuğumuz bazı noktalar var. Yukarda bahsettiğim mağaza da birbirimize saygı göstermemiz gereken yerlerden biri olduğu için anlatacağım gerçek olay sizin bir hayli ilginizi çekecek diye düşünüyorum.

Ayşe’ye ilk yaklaştığımda bir hayli iddialı bir iç kıyafet almak üzereydi. Gülümsedim ve fikrimi söyledim. Sonra da daha gerçekçi davranıp konuşabilmek için kendisini ikna etmek zorunda kaldım. “Neden çarşaf giyiyorsun?” dedim öncelikle. “Neden doğanla bu kadar ters olan birşey yapıyorsun?”

Bana, islamiyete göre kıyafetin dikkat çekmemesi gerektiğini bunun için en sade rengin siyah olduğunu ayrıca bu kıyafeti geleneksel olarak gördüğü için tercih ettiğini söyledi. Ayrıca sözlerine türbanlı ama dar kıyafet giyip makyaj yapan bayanları çok da gerçekçi bulmadığını ekledi. “Kendin mi tercih ettin bu durumu yoksa baskı var mıydı?” diye sorduğumda sert bir ifadeyle “kendim” yanıtını aldım. Ayşe, hayretle dinlediğim sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle düşündüğün gibi herhangibir tarikata üye değilim. Ama üye olanlar da yok değil. Kadınsal içgüdülerim bunu giymeme engel ama ben bu yolu seçerek kendimi allah yolunda test ediyorum. Zaten amaç sokaktaki insana göre kendini düzenlemek. Evimde aynen senin giyindiğim gibiyim.”

“Gerçekten evde benim gibi mi giyiniyorsun?” diyorum. Ayşe’nin cevabı gayet espiriliydi. “Ne aldığımı görmüyor musun?” dedi. “Hayli iddialı olduğunu söylemeden edemeyeceğim” yanıtını verdim. Gülüştük ve bana islamiyetin aslında tam olarak anlaşılmadığını söyledi. Son olarak “Ben de özgürlüğümü evimde kullanıyorum, başkaları istediği yerde kullansınlar” demeyi ihmal etmedi. Tabii ki benim de ona birkaç son sözüm oldu. Her ne olursa olsun, nasıl giyinirsek giyinelim hemcinsler olarak birbirimize destek olmamız gerektiğini söyledim. Bana katıldı ve biraz da olsa birbirimizi anladığımızı hissettim. Bir kişiye ulaşmış gibi görünsem de konuştuklarımızı dost meclisinde anlatacağından şüphem yok. Üstelik bu yazıyı da sabırsızlıkla beklediğini biliyorum.

Şimdi böyle bir konuyu neden gündemime aldığımı anlayabiliyor musunuz? Birbirimize önyargılarla bakmayı değil, anlayarak yaklaşmayı savunuyorum. At gözlüklerini çıkarıp birbirimizin iç dünyasıyla ilgilenirsek daha huzurlu bir toplum olmaz mıyız?

Peki ya siz ne dersiniz? 

 
Toplam blog
: 13
: 2937
Kayıt tarihi
: 22.04.11
 
 

Önce VATAN Gazetesi köşe yazarı& İnsan Kaynakları Uzmanı. Kendimi yazmanın dışında, başka biçimde..