Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Ocak '14

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Bir Kediyle yaşamak

Bir Kediyle yaşamak
 

Aslında o bir kedi mi gerçekten bilemiyorum. Çünkü bazen insan gibi bakıyor ve bana sanki söylediğimiz her şeyi anlıyormuş gibi geliyor. Elime geçen bir küçüklük resmini koydum. Şimdiki hali biraz daha iri tabii…

Üç yıl önce kedi krizine girmiştim yine. Çocuklar okul ve iş durumlarından dolayı başka şehre gidince eşimle yalnız kaldık. Ben boşluğa düştüğüm için eşime yeniden bir evcil hayvan almamız için ısrar ediyordum. O da aynı ısrarla reddediyordu. Sorumluluk ve özellikle yaz tatillerinde bağımlılık istemediği için haklı nedenleri de vardı. Fakat sonunda yine ben kazandım ve internetten bir yavru kedi satın aldık. İzmir’deki bir pet shoptan kedi çantası içinde otobüsün bagajında yola çıkan yavruyu otogarda karşıladık. O sabah eşim işyerinden bir arkadaşıyla karşılaşmıştı ve sohbet esnasında yolcu beklediğimizi söylemişti. Neyse ki adamcağız erken ayrıldı da bizim yolcuyu görmedi

Otobüs gelip de bagajından emanetimizi aldığımızda, çantanın içinde minicik dünya tatlısı bir kedi mavi gözleriyle sakin sakin bize bakıyordu. Arabaya binince hemen kucağıma aldım. Onun tam on üç saatlik yolu tuvaletini bile tutarak nasıl geldiğini anlayamadım. Aslında cinsinden kaynaklanıyormuş. Himalayan cinsi olan bu kediler İran ve Siyam karışımı. Bir belgeselde bizimkinin aynısını gördüm. Ünvanı ağır abiydi ve baktım aynı huylar mevcut. Her şeyden önce çok nadir miyavlıyor. Sanırım sabrından dolayı. Müthiş söz dinliyor. Masa ve mutfak tezgâhı gibi yerlere asla çıkmıyor. Tuvalet kabının dışına kesinlikle yapmıyor. Bir ev hayvanından daha ne istenir ki?

Minik oğlumuzun adını Çakıl koyduk. Sonra ben ailemi ziyarete gittiğimde onu bir ay süreyle İzmir’e götürdüm. Kolumdaki büyük bir çantanın içinde süs köpeği gibi her yerde benimle birlikte geziyordu ve marketlerde dolaşsam bile kimse çantada bir kedi olduğunu fark etmiyordu. Bir yere oturup kucağıma aldığımda ise mutlu oluyordu. Bunu başka bir cins kediyle yapmak zordur. Kedi kaçabilir çünkü. Bizimkinin bu sakin mizacı yolculuklarda da çok işimize yaradı.

Her hayvan evde özellikle bir kişiye bağlanırmış. Çakıl eşime aşırı düşkün. İşten gelmesine birkaç saat kala kapının önüne oturuyor ve yolunu gözlemeye başlıyor. O geldiği andan itibaren de kucağından inmiyor. Bu durum üç yıldır hep böyle. Abartmıyorum, gerçekten arkadaşlar bile ikisinin bu aşırı bağlılığına şaşırıyor. Bir de eşim başlangıçta istememişti. Şimdi bakıyorum da, nasıl bir düşkünlük… Torunu olursa bu kadar sabır gösterecek mi acaba diye merak ediyorum. Her gün yemekten sonra yarım saat tarıyor. O da taranmak için nasıl sabırsızlıkla bekliyor. Defalarca mutfağa gelip yemeğin bitip bitmediğini kontrol ediyor.

Bizimki evcimen ve aşağıya düşme olasılığından dolayı balkona bile bizim gözetimimizde çıkıyor. Güneşli günlerde gösteri yaparak beş altı kez takla atıyor. Kediler mutlu olunca takla atarmış. Fakat ayda yılda bir kez miyav dediğinde hayrete düşüyoruz. O kadar sessiz ki. Bir defasında banyoda kapalı kalmış, iki saat sabırla bekliyor. “Miyavlasana be çocuğum” diye kızdım.

Evde hayvan beslemek hiç denemeyenler için zordur. Yirmi yıl önce alıştım ben. İlk yıllarda zorlanarak çocuklara söylendiğim bile olmuştur. Şimdi altı ay kedisiz kalınca eksiklik duyuyorum. Çünkü zorluğunun yanında öyle kazançları da var ki, gerçekten inanılmaz. Örneğin evde sürekli neşe kaynağı oluyorlar ve pozitif bir bakış açısı yaratıyorlar. Karı koca ilişkilerinde müthiş yapıcı etkileri var. En çok konuştuğumuz konu Çakıl ve o üzülecek diye eşimle ağız tadıyla tartışamıyoruz bile artık. Stres giderici etkileri kediseverlerin çok iyi bildiği bir gerçektir. Bir şeylere öfkelenip onların tüylerine sarıldığınızda bütün vücudun elektriğini alıyorlar. Ayrıca artık alışkın olduğum şeyleri bulamayınca üzülüyorum. Dışarıya çıkıp eve döndüğümüzde kapının arkasında bizi karşılayarak mutlu olacak bir hayvan olmalı. Boş kapı hoşuma gitmiyor. Issız ev gibi geliyor. Bütün kediler en derin uykularında bile olsalar sahiplerinin ayak sesini merdivenden tanıyor, uyanıyor ve mutlaka kapının arkasında karşılıyorlar. Hijyen durumları ürkütüyor insanları. Fakat mamayla beslenen ev kedileri bakımları yapıldığı sürece asla kist vs. gibi sorunlara neden olmuyor. Onların gün boyunca yalanarak tüylerini temizledikleri doğal dezenfektan bir maddeye sahip olmalarının yanı sıra, doğadaki en temiz ve titiz hayvan olmaları evde beslenmelerini çok kolaylaştırıyor.      

Geçenlerde bebekli bir misafirimiz vardı. İlk kez kıskandığını fark ettim. Mutfağa gitti ve gün boyunca yanımıza gelmedi. Sesleri duyuyor bebeğin nasıl ilgi odağı olduğunu anlıyordu. Üç beş saat böyle geçtikten sonra bir ara baktık ki, salonun kapısına kadar gelmiş, taklalar atıyor. “Ben de varım, beni de sevin” dercesine bir tavrı vardı sanki ve herkesi güldürdü.

Kedi sorumluluğu ağırdır ama görüldüğü üzere cinsi değişik olursa çok büyük kolaylıklar ortaya çıkabiliyor. Sokak kedilerini de çok seviyorum tabii… Geçmişte onları da defalarca besledik ve ayırım yapmak bana hiç uymayan bir durum. Sadece evde hayvan beslemeyi göze alamadığımız takdirde bu keyfi tatmanın da kolay yolları olabileceğini vurgulamak istedim.


Sevgiyle kalın.

   

 

  

 
Toplam blog
: 27
: 1563
Kayıt tarihi
: 22.09.13
 
 

Ege Üniversitesi mezunu. Emekli öğretmen. Yayımlanmış romanları ve deneme kitapları var. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara