- Kategori
- Deneme
Bir kıssadan hisse: Kuşun öğüdü

Bugün sizlere değişik bir yazı sunmak istiyorum. Bu yazı, kesip sakladıklarımdandır. Geçen gün kitabımın birini karıştırırken sayfaları arasında çıkıverdi. Gülerek bana baktı, sanki bana “ beni oku ” der gibi, bana seslenip ilgimi çekti. Yazının altına şu notu yazmışım:
“Belki bir gün lazım olur “diye. Tarih 1982. Akçakele / Şanlıurfa, diye yazmışım. Aradan kaç yıl geçti. Tam 27 yıl. Bu küçük kâğıdı saklamışım. Nerden nereye. Neyse lafı uzatmadan eğip bükmeden sadeye dönelim. Bu küçük sararmış, gazete kâğıdındaki yazıyı aynen sizlerle paylaşmak istiyorum. Buyurun birlikte okuyalım. Tamahkârın biri küçük bir kuş yakalar. Kuş ona derki: — Beni ne yapacaksın?
— Kesip yiyeceğim.
— Benim bir lokmacık etimle ne karın doyurur, nede bir derde deva olur. Beni bırakırsan sana üç önemli nasihatte bulunurum.
— Nasihatleri söylersen seni bırakırım.
— Birini elinde iken, diğerini şu ağaca konunca, üçüncüsünü de karşı gördüğün tepeye varınca söylerim.
— Peki söyle.
— <ı>Elinden çıkanın hasretini çekme!ı>
— İkincisi ne? Ağaca konunca der ki<ı>:ı> <ı>Olmayacak şeye sakın inanma!ı> Kuş kurtulup karşı tepeye varınca yine der ki: - Sen ne ahmak adamsın, benim kursağımda 50’şer gramlık iki inci vardı. Beni kesseydin bunlara sahip olacaktın. Adam inci sözünü duyar duymaz, tamahkâr adam, hemen oraya yıkılıp kalır. Eyvah, diyerek dövünmeye başlar, Sonra der ki:
- Haydi, üçüncüsünü söyle? Sen iki nasihati (öğüdü), hemen unuttun, üçüncüsünün sana ne faydası olacak ki? Söyle belki bunu unutmam.
<ı>- Elden çıkan şeye üzülme! Dedim, beni bıraktığına üzüldün. Olmayacak Şeye inanma! Dedim, etimle, kemiğimle, 100 gram bile gelmezken, kursağımda 50 gramlık 2 inci olduğuna inandın.ı> - Üçüncü nasihatin ne şimdi? <ı>Ahmağa nasihat kâr etmez.ı>
<ı>- ı>Tamah, insanı kör ve sağır eder, gerçeği görmesine mani olur. Burada biraz düşünmek gerek..Fazla söze gerek yok...<ı> ı><ı>ı>Bu yazı, İhya’ ul - Ulum” adlı eserden derlenmiştir.
“Belki bir gün lazım olur “diye. Tarih 1982. Akçakele / Şanlıurfa, diye yazmışım. Aradan kaç yıl geçti. Tam 27 yıl. Bu küçük kâğıdı saklamışım. Nerden nereye. Neyse lafı uzatmadan eğip bükmeden sadeye dönelim. Bu küçük sararmış, gazete kâğıdındaki yazıyı aynen sizlerle paylaşmak istiyorum. Buyurun birlikte okuyalım. Tamahkârın biri küçük bir kuş yakalar. Kuş ona derki: — Beni ne yapacaksın?
— Kesip yiyeceğim.
— Benim bir lokmacık etimle ne karın doyurur, nede bir derde deva olur. Beni bırakırsan sana üç önemli nasihatte bulunurum.
— Nasihatleri söylersen seni bırakırım.
— Birini elinde iken, diğerini şu ağaca konunca, üçüncüsünü de karşı gördüğün tepeye varınca söylerim.
— Peki söyle.
— <ı>Elinden çıkanın hasretini çekme!ı>
— İkincisi ne? Ağaca konunca der ki<ı>:ı> <ı>Olmayacak şeye sakın inanma!ı> Kuş kurtulup karşı tepeye varınca yine der ki: - Sen ne ahmak adamsın, benim kursağımda 50’şer gramlık iki inci vardı. Beni kesseydin bunlara sahip olacaktın. Adam inci sözünü duyar duymaz, tamahkâr adam, hemen oraya yıkılıp kalır. Eyvah, diyerek dövünmeye başlar, Sonra der ki:
- Haydi, üçüncüsünü söyle? Sen iki nasihati (öğüdü), hemen unuttun, üçüncüsünün sana ne faydası olacak ki? Söyle belki bunu unutmam.
<ı>- Elden çıkan şeye üzülme! Dedim, beni bıraktığına üzüldün. Olmayacak Şeye inanma! Dedim, etimle, kemiğimle, 100 gram bile gelmezken, kursağımda 50 gramlık 2 inci olduğuna inandın.ı> - Üçüncü nasihatin ne şimdi? <ı>Ahmağa nasihat kâr etmez.ı>
<ı>- ı>Tamah, insanı kör ve sağır eder, gerçeği görmesine mani olur. Burada biraz düşünmek gerek..Fazla söze gerek yok...<ı> ı><ı>ı>Bu yazı, İhya’ ul - Ulum” adlı eserden derlenmiştir.