Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '13

 
Kategori
Özel Lezzet Durakları
 

Bir Kumpirci'den hiç ummayacağınız pek romantik bir Bodrum ambiyansı:)

Bir Kumpirci'den hiç ummayacağınız pek romantik bir Bodrum ambiyansı:)
 

Bodrum Döneriyle tabi ki de doymadık. Hem durun daha! Gece uzun... ve henüz yolun başındayız:)

Gözümüz bu kez Kumpircilerde... Kendimizi şöyle kandırıyoruz; bir tane alıp paylaşırız. Maksat onlar için Kumpirin de bi' tadına bakmak. Benim için ise, içinde Pastırma olmadan Pastırma kokan Bodrum Dönerinin o baskın tadını biraz unutabilmek:)

Sağa sola baka baka yürürken, işte hemen karşı köşede bir Kumpirci! Yine Çarşıdan gelen yol üzerinde Neşe Pansiyon diye bir Hotel'in altında...

Neon ışıklarla vitrininin üstüne "Sahilde oturacak yerimiz var" yazdırmış ama böyle bir kumpircinin, pek cazip bir oturma yeri olabilirmiş gibi gelmediğinden ve elimizde kumpirle yürümek de istemediğimiz için tereddüt ediyoruz başta...

Israr ediyorlar, "hadi bir bakalım" diyoruz "nasıl bir yermiş görelim madem". Hotel binasının yanından, arka tarafına geçiyoruz ve gördüğümüz manzara karşısında ŞOK! ŞOK! ŞOK! oluyoruz:))

Bugün "benim!" diyen restaurantta bulunmayacak, Bodrum kalesi ve Halikarnas manzaralı, deniz kenarında, kumların üzerinde, hasır sandalyeler ve masalarında mum ışığı olan muhteşem bir ambiyans... Ve işin ilginci burası, oturup, sadece 10 TL'ye Kumpir yiyebileceğiniz bir yer:)))

Bol kaşar peynirli, Turşulu, Siyah Zeytinli ve Mısırlı bir Kumpir sipariş ediyoruz. Bu en sevdiğim malzemelerle hazırlanınca, tadı her zamanki gibi harika. Biraz da ketçap, Oh mis...

Üstüne üstlük, bulunduğumuz ortam ve manzara tam anlamıyla nefes kesici... İnsan daha ne ister? :)

Yukarıdaki fotoğrafın sol kısmında görünen ve lazer ışıkları saçan bina Halikarnas... Nasıl da davetkar, bir görseniz, ama bu akşamki programımıza girmesiyle, çıkması bir oldu:)

Hatta yine planlarımız arasında Bodrum'daki son sabahımızda, yola çıkmadan evvel, hemen Halikarnas'ın yakınında yer alan Zeki Müren Sanat Müzesi'ni gezmek bile vardı.

Duyduğumuza göre kendi tasarımı olan sahne kostümleri, kullandığı takılar, aldığı ödüller ve yaşamından fotoğrafların ziyarete sunulduğu ve ön bahçesinde uzun yıllar kullandığı arabasının ve elinde mikrofonu ile dikilmiş bronz heykelinin de bulunduğu bu müze, sadece 8:00-18:00 saatleri arasında açık olduğu için ve bu saatlerde hava aşırı sıcak olduğundan, merak etmemize rağmen, maalesef bu seferlik görme imkanımız olamadı.

Dışarıda, iki dakika bile direkt güneşe maruz kaldığımızda canımızı acıtan 35 Derecelik bir sıcaklık olduğu için, onun yerine, bu defalık, bütün gündüzlerimizi; 2 kişilik yatak görünümündeki bu, adına "şezlong" demenin hakaret sayılacağı süper konforlu şeylerde yayılmış, devasa şemsiyelerimizin gölgesinde, hafiften esen meltemin etkisiyle biraz kitap, biraz I-pad okuyup uzanırken, bazen şekerleme yapıp, ara ara da buzzz gibi ve tertemiz Bodrum denizinin tadını son raddesine kadar çıkarırken ve leziz yemekler, pastalar ve frozen içeceklerle keyif yaparken geçirdik.

Ve rüya gibi bir tatil daha yaşamanın mutluluk ve huzuruyla, dinlenmiş ve arınmış bir şekilde yuvamıza döndüüüüük... Ne diyeyim? Darısı tüm tatilcilerin başına:)

 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..