Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '11

 
Kategori
Aile
 

Bir kupa, iki olay

Bir kupa, iki olay
 

ARDA DENİZDE


Oğlumun bir yaz tatilinde başlayan yelken hobisi hayatını farklı bir boyuta taşıdı. Rüzgarın nereden eseceğini bilmediğimiz yazgının sürüklemesine inananlardanım.


Yaklaşık dört yıl önce bir yaz tatilince Gökova Yelken’de başlayan tutkusu bu hafta sonu yaşadığımız mutlulukla taçlandı.


Fenerbahçe’de yelken yapıyor oğlum. Yaşı on altıyı sürerken, yaptığı spor sayesinde bakılası bir fizik ve imrenilecek bir yakışıklılıkta. (Kuzguna yavrusu şeklinde)


Cuma günü başlayan yarışlarda, üç gün rüzgarın önünde, arkasında ve yanında benim anlayamadığım fakat onun keyifle anlattığı terimler eşliğinde denizdeydi. Vücudunun kıyafetleri dışında kalan kısımları tam bir marsık karası. Gözlerinin etrafında beyaz halkalar. Ama son derece memnun halinden. Yaptığı spordan keyif alıyor. Boş zamanı yok. Okul, ders hane ve klüp arasında koşturuyor. Spor yapmanın insana kattıkları konusunda deneyim sahibi bir anneyim. Yıllarca artistik jimnastik yaptım. Takım sporlarının çocuk gelişimi üzerinde büyük etkisi olduğuna inanırım. Arda’da dümencisiyle birlikte bir takım olarak, hafta sonu yapılan Kartal Belediyesi Yelken Yarışlarında üçüncülük kupasıyla döndü. Son gün start verilmediği için biraz üzgündü. İlk iki günün ortalamasıyla belirlenen sonuç onu pek memnun etmemiş. Birinciyle aralarında üç, ikinciyle bir puan olan farkı kapatabileceğini söyleyip durdu.


Benim için Arda’nın üçüncü yahut dördüncü olması gibi bir ayrıntı yok. Arda, sevdiği işi yapmanın verdiği başarının keyfiyle dolu. Bu da bana yetiyor.


Yolda yaşadıklarına dair iki hikayesi var. Paylaşmak istedim. İki farklı bakıştan ve yaştan bir kupanın yorumu.


“Anne, tam otobüste akbil basıyordum, yanımdan iki çocuk geçti. (Buradaki iki çocuk Arda’nın ifadesinde kendi yaşıtı.) Elimdeki kupaya bakarak “Belediye kupasıymış” diye dalga geçtiler. Kupayı kafalarına indirecektim, vazgeçtim. Sinir oldum. Ben üç gün denizde bu kupayı almak için uğraştım. İnsanlar dalga geçti.”


“Ardacığım, sen yaptın işi iyi yaptığına inanıyorsan sorun yok. Kedi uzanamadığı ciğere mundar der.” Diyip onu sakinleştirmeye çalıştım. Garip bir şekilde, takdir etmek yerine taşlamayı ve yermeyi seven bir millet olduk çıktık.


Diğer hikayesi daha ilginç.


“Tam parkın önünden geçiyordum anne, yanımdan biri dokuzlu yaşlarda erkek, diğeri biraz küçük bir kız çocuğu anneleriyle durdular. Kupama baktıklarını fark ettim. Aslında biraz da kendimle gurur duydum. Otobüste yaşadığım olaydan sonra bana tebessüm ettirdi. Apartmanın önüne gelmiştim, kulağımdan kulaklığımı çıkarttığımda “Tebrik ederim.” Diye bağıran bir sesle irkildim. Anne arkamdan evin önüne kadar koşmuş o çocuklar. Beni tebrik etmek için. Çok mutlu oldum. Biraz sohbet ettik ve ayrıldım.”


Bir kupanın Arda’ya yaşattığı iki ayrı duygu.

Çocuklar hala temiz…

Ne güzel.

Anne olarak oğlumla gurur duydum. Kupa elinde resimler çektik. Pek keyifli bir gündü benim için. Küçük oğlum “Sen kupayı kazan diye dua ettim. Ondan kazandın.” Dedi.

Ağabeyini unutmamış olması keyfimi katladı.




Sağlıkla ve mutlu kalın. 04/07/2011

 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..