Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bir meşk hikayesi - son

Bir meşk hikayesi - son
 

Şaşkınlığına mı yansın delikanlı yoksa yalnızlık acısımı otursun içine bilmeden yaşıyormuş hayatını. Bir kızı kalmış ona hayatta. Kendini kızına adamış. Gününü gecesini her anını kızıyla geçirir olmuş. Kızı sormuş o anlatmış, kızı sormuş o anlatmış. Ne sorduysa cevaplamış, en uygun dille, en anlayacağı şekilde.Her sorduğu soruya en beklediği cevabı vermiş. Sen ne dilersen kızım... Hayatın sen nasıl olmasını istiyorsan öyle olsun demiş herzaman... Benim isteğim değil senin isteğindir önemli olan demiş.

Delikanlı bir yandan çalışmış, bir yandan babalık yapmış, bir de anne olabilse dahada birşey istemezmiş. Kızı anlarda susarmış.Babası annesinden hiç kötü bahsetmez, herzaman korur kollarmış. Ne zamanki küçük kız annesinin ailesini ziyarete gitse, hep annesini kötülerlermiş ona. Her anne kötü , anne kaka, anne pis derlermiş. Babası hiç kızmaz kızamaz, annesi hakkında duyduklarını dile getirdiğinde kızarmış kızına. Annen hakkında sen düşün başkalarının düşüncelerini dile getirme dermiş.

Baba ne yaparsa yapsın yeterli olamadığını düşünürmüş. Kızda okuldan dönüşlerinde, yemekler hazırlamaya çalışırmış babasına. Çamaşır makinesini çalıştırmayı öğrenmiş , üstüne yemek bile pişirebiliyormuş artık. Tek sorun makarna dolu tencerenin suyunu boşaltmakmış ya... Onuda döker, babası geldiğinde beraber toplarlarmış yere oturup... Huzurlu, huzursuz, sessiz, sesli yaşayıp gidiyorlarmış...

Zaman geçmiş.. Yine kimse engel olamamış bu hıza. .ve birgün genç kız geri gelmiş. Kız eve geldiğinde babasının yanında annesini görmüş. Hep hayal ettiği görüntü korkutmuş ilk başta, sonra susmuş. Babası doğrusunu biilirmiş herzaman nasılsa. Artık annesi ve babası yanyanaymış kızımızın. Mutlularmı yoksa evcilik oyununa dönmesi için annesi mi izin vermiş bilinmez ama bilinen birşey varmış. Eğer bir evcilik oyununda, ortada bir çocuk varsa, oyuncakta olsa o oyunu bırakmamak gerekirmiş...

Bunu anlamış olmanın çocuk olgunluğu ile devam etmişler yaşamlarına. Önceleri suskun, sonraları herşey eskisi gibi olmasada benzemeye başlamış geçmişe... Hiçbirşey eskisi gibi olmasada eskiden kalıntılar varmış...

Bir varmış bir yokmuş insan bu hayatta. Bir bakmış mutlu olmuş, bir varmış istemediği bir yaşantıda dublör... Şimdilerde düşünüldüğünde gitmek mi doğru yoksa kalmak mı? Gitmek mi doğru yoksa dönmek mi? Bunu anlamamış olmanın cahilliğiyle yaşarlarmış işte bu Meşk Hikayesini. Aşk hikayesi olamamışlar. Mutsuz da olmamışlar hani. Daha bir bağlı birbirlerine, daha bir olgun, daha bir anlayışlı hayata dair...

Bir meşk hikayesi olmuşlar yıllar sonra. O zamanlar üzerlerine titredikleri kızlarının kaleminden dökülmüşler. Mürekkebi olmuşlar kızlarının bir karış aklının 2 parmak arası hayatlarına... Aşkta olsa Meşkte olsa yaşamışlar onlar kızlarına göre.Önemli olan yaşamaksa eğer, yaşanmış işte. Önemli olan atlatılmış, geriye kalan herşey yalan olmuşsa eğer...

Yalanda olsa ne var ki bu şarkıları söylemekte? *

*: Ahmet Kaya -Yalan da olsa şarkısından...

 
Toplam blog
: 34
: 984
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yoktur hakkımızda söylenecek söz... Hakkımız da yoktur, hakkımızda birşey söylemeye zaten... Bir eli..