- Kategori
- Kitap
Bir muhteşem kitap
Tanrı’nın 610 yılında Hz. Muhammed’e göndermeye başladığı Kur’an herkese ait bir kitaptır. Kur’an içerik itibariyle herkese hitap eder. O belli bir insanın anlayabileceği, anlayanların anlamayanlara anlattığı bir kitap değildir. Kur’an’dan herkes ama herkes bilgisi, aydınlanması ve onu keşfetmesi oranında istifade edecektir. Yani Kur’an bazı insanları içine alıp bazı insanları dışarıda bırakmaz. Tanrı’nın lisanıyla “hayranlık uyandıran” bir kitap 600’lü yıllardan kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa hitap ettiği gibi, aynı zamanda cinleri de bu hitabın kapsamı içine alır.
Kur’an içerik olarak kriptolar yani şifrelerle doludur. Ancak bu kriptolar harflerin rakamsal değerlendirilmesiyle şifrelenme değil, zamana göre, o zamanda yaşayan insanların aydınlanmalarına göre kendini açan katmanlar halinde şifrelenmedir. Dolayısıyla Kur’an giriş, gelişme sonuç ilişkisiyle örülmüş surelerden oluşan bir kitap değildir. Çünkü Kur’an birinci ayetle başlayan ve sonuncu ayette biten konular bütünü bir kitap değildir. Her ayet kendi başına bir anlam ifade eder. Her ayet vakti geldiğinde bambaşka anlamlar ortaya koyar. Bu anlamda Kur’an’ın 600 lü yılların Müslümanlarına anlattığıyla, 2000 li yılların müslümanlarına anlattığı şey aynı değildir. Aynı olduğunu iddia etmek bu güzel kitabı duvara çiviyle çivilemek demektir.
Evreni ve yarattığı her şeyi hareket ve değişim üzerine kurmuş yaratıcı kudret her şeyiyle kefil olduğu kitabını da değişim ve gelişim üzerine kurmuştur. Ayetin içindeki tek bir kelime bile okuyucuna mutluluğun kapısını açabilir. Kur’an bu yüzden hem cinlere, hem de insanlara hitap eder. Aynı zamanda hitap ettiği kesimlerin çağları değişse de o hep yeni kalır ve yepyeni mesajlarla ortaya çıkar.
Kur’an’ın indiriliş mantığı da bunu destekler. Çünkü o hemen inmemiş, peyderpey ihtiyaç durumuna göre inmiştir. “Onu biz Kur-an olarak, insanlara dura dura okuman için kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik. Güzel Kur-an’ın İsra Suresi Ayet 106
Kur-an’ı ne kadar okuduğumuz ve Kur-an’dan ne anladığımız okuyanının tekamül boyutuyla alakalı bir meseledir. Kur-an Hz. Muhammed tarafından bugünkü Mushaf haline getirilmemiştir. O Kur-an’ı Allahtan geldiği şekliyle saklıyor ve ona göre hafızlara ezberletiyordu. Kur-an’ı bu yüzden bir kitap haline getirtmemişti. Bunu yapabilirdi ama yapmadı. Hayatını Kur-an’a adayan bir insanın bunu neden yapmadığının sırrı en azından sorgulanmalıdır. Sorgulanmalıdır çünkü: Kur’an bir giriş, gelişme, sonuç şeklinde okunan bir hikâye kitabı değil, bir girdap gibi dışardan içeri doğru düzlemler halinde okunması, sorgulanması, anlaşılması ve uygulanması gereken bir kitaptır.
Basit mantıkla okumaya kalktığımızda düşündüğümüzde Kur-an kitabı ikilemlerle dolu bir kitaptır. Her ayetin boyutlar halinde anlamları vardır ve bu tekamül yolunda ilerleyen insana sürekli ufuk açan bir yöntemdir. Bir ayetinde “Yemin olsun cehennemi insanlar ve cinlerden dolduracağım.”Güzel Kur-an’ın Secde suresi Ayet 13. derken bize yargısız infaz yapacağı, daha mahkeme kurulmadan sonucun yaratan tarafından tayin edildiği izlenimi verilirken, “Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım, Allahın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak Allah bütün günahları affedendir. Muhakkak O, Gafur ve Rahimdir” Güzel Kur’an’ın Zümer Suresi Ayet 53 diyerek ne olursa olsun bütün günahların affedilme şansı olduğunu söyleyerek okuyanına sonsuz umut kapıları açar.
Bir tarafta Allah “Yakıtı insanlar ve taşlar olan bir cehennem yarattığını” belirtirken (Güzel Kur’an’ın Tahrim Suresi Ayet 6), bambaşka bir yerde “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” (Güzel Kur’an’ın Bakara Suresi ayet 30), ve yine aynı surenin 34.ayetinde cehennemde yakıt olarak yarattığı insan evladını “meleklerin secde edeceği” bir konuma yükseltmiştir.
Bunun gibi sayısız ayet vardır muhteşem kitabın içinde…
O yüzden bu muhteşem kitap bir kişinin anlayıp, anlamayanlara anlatabileceği bir kitap değil, yaratılmış akıl sahibi düşünen her canlıya hisse veren, nasiplendiren bir kitaptır.
Kur’an ilimle meşgul olanları överken, ilmiyle ruhban sınıfı oluşturanları reddeder. Belki de muhteşem kitabın ağırlığı altında ezilecek tek sınıf Kur’an’dan aldığı ilimle ruhban sınıfı oluşturanlar olacaktır.
Yaratıcı kudret tarafından kıyamete kadar eskimeyecek hükmünü yitirmeyecek diye teminat verilen Kur’an katmer katmer yapısıyla okuyanına, akıl, düşünce ve“Salih amel” işlevlerine göre ufuklar açar. Hangi noktadan bakarsanız bakınız ve hangi noktadan anlarsanız anlayınız sizi hayran bırakacak bir yapıya sahiptir.
Mushaf haline getirilmiş haliyle “Be” harfi ve altındaki noktayla başlayan ve sonuncu suresinin sonuncu ayetinin sonuncu kelimesinde “Be”nin altındaki noktanın “NE” olduğunu açıklayan hakikat okyanusundan son nefesimize kadar nasiplenip “Be”nin altındaki nokta olmak dileğiyle…
Sevgiyle mutlu yaşayın.
SadeceMİM/Mehmet TEKECİ