Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Mart '13

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Bir musibet, bin nasihattan hayırlıdır

Bir musibet, bin nasihattan hayırlıdır
 

Geçen gün kapıyı açtığımda, yedinci sınıfa giden oğlumun, ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözleri ile karşılaştım.  Neden ağladığını sormadan, " bir musibet, bin nasihattan hayırlıdır " oğlum dedim. Şaşırdı. Mutlaka düşük not almıştı. Bakışından anlamıştım. Suçlu ve pişman. Bu yıl, ergenliğin de etkisi ile başarısında azalma oldu. Zaman  zaman sohbet esnasında, derslerini boşladığını, eğlencenin onu içine çektiğini, sorumsuz bir hayata, insanın çabuk alışıp, kendini kaptırabileceğini, bu durumun, sadece onun değil herkes için geçerli olduğunu anlatmıştım. Çok iyi olduğu bir dersten zayıf alması, bayağı sarsmıştı. Bana " anne, üzüldün mü, kızdın mı? " diye sorunca da düşündüm. Kötü not aldığı için kızdığımı veya üzüldüğümü düşünüyorsa bir yerlerde hata yapmışım demektir. Evet, dedim. Tabi üzüldüm, ama senin adına üzüldüm. Çünkü o notu sen aldın. Benim öğrencilik hayatım, yıllar önce bitti. İyi ya da kötü, bu gün sonuçlarını yaşıyorum. Ben sadece senin adına üzülür, ya da sevinİr, bir süre sonra da unuturum. Fakat sen unutamazsın. Asla unutamazsın. Aldığın not peşini bırakmayacak, senin hayatını etkileyecek, benim değil. Bulunduğun bu durum, yarın karnene yansıyacak, hatta hangi liseye ve hatta hatta hangi üniversiteye gideceğini belirleyecek. Zaten, önemli olan aldığın not da değil, aslolan öğrenmek olmalıdır. İyi ya da kötü not sadece bir sonuçtur. Okula gidip, aldığın eğitimin amacı,  "öğrenmek ve öğrendiklerini hayata geçirmektir."

Çocuklarımız, genelde neden okula gittiğinin bilincinde değil. En önemli dönemlerini (ilk-orta-hatta lise) bilinçsiz geçiriyorlar. Eğitimin önemini kavradıklarında ise üniversite kapıya dayanmış oluyor. Ailenin rolü de burada önem kazanıyor. Çocuğa bu bilinç ne kadar erken kazandırılırsa, uyanış o kadar gecikmez. İş işten geçmeden, el konulmuş olur. Peki aile ne yapmalı da eğitimin önemini çocuğa kavratabilmeli? En iyi öğretmen hayatın kendisidir. Çocukların zihninde gelecek yoktur ki kaygısı olsun. Onun için var olan sadece yaşadığı andır. Sebep- sonuç ilişkisi kuramaz. Bundan dolayı, sizi duyar ama anlayamaz. Şimdiki zamanda yaşadıkları için, gelecek zamandan bihaberdir. Ergenlik, onların geleceği algılamaya başladıkları bir dönemdir. Endişe, kaygı, beklenti ve hayal kırıklığı ile tanışırlar. Bu tanışıklık onları şaşkınlığa, asiliğe sürükler. Bilmediği bir gelecek zamanın olduğunu fark etmek onu rahatsız eder. Bunun içindir ki, sorumsuz davranışlar sergileyerek, şimdiki zamana kaçıp, saklanmayı tercih ederler. Gelecek düşüncesi, onları sorumluluk almaya zorlayacaktır. Bu da işlerine gelmez. Aile için zor bir süreç.

Çocuğu kaygısız ve stressiz olarak hayata hazırlamalı. Çünkü vereceği temel eğitim, o temele nasıl bir bina inşaa edileceğini belirleyecek. Sağlam bina, sağlam temel üzerine kurulur. Çocuklar genelde soyut niteliği olan kelimelerle anlamak yerine, yaşayarak öğrenmeye yatkındırlar. Hata yaparak doğruyu öğrenirler. 0nlara, yaşadığı olayları örnekleyerek yaklaşırsak, sebep-sonuç ilişkisini, daha somut biçimde ele alacaklardır. Biz " yüz defa gitme, düşersin desek de, çocuk gider. Ama düşerse gitmemesi gerektiğini öğrenir.(gidersem, düşerim önermesini kurar.) Tabii bazı hataların telafisi zor olabilr. Bu noktada da aileye çok önemli bir görev düşer. Çocuğa her ne olursa olsun, canından bir parça olduğu hissini vererek, ona önem verdiği, saygı ve sevgi duyduğu bilincini aşılayabilmeli. Çocuk ailesine güvenmeli. Kendini her şartta güvende hisseden çocuk, ailesinin ilgi ve sevgisi sayesinde  doğru karar almayı öğrenir ve sonuç odaklı düşünür. Yalnız, ilgi ve alâka dozunda olmalı. Aşırı olduğunda, çocuk bu sefer de, kendine güvenini yitirir, doğru karar alamaz. Herşeyin ortası güzeldir.Uçlar daima tehlike arzeder.

Düşmeler hep uçlarda olur. Kaybolanlar, uçtan düşenlerdir. Orta yolda düşsen bile kolayca, az zararla kalkabilirsin." ORTA YOL " u hayatımızın ortasına yerleştirmeli ve her alanında uygulayabilmeliyiz. Orta yolu takip eden davranışlarımız, çocuğumuzun hayatını da ortaya taşıyacak, kayıp düşmelerden koruyacaktır. Kapasitesinin üzerinde  beklentiye kapılıp onu yormak yerine, yeteneği ve zekâsı doğrultusunda yapabileceğinin en iyisini yapmaya yönlendirmeliyiz. Her derste başarılı olmasını beklemek, diğer çocuklarla kıyaslayıp, eleştirmek bizim ahmaklığımızdır. Ahmaklığımızın faturasını çocuğa ödetmek ise affedilmez bir suçtur. Başarılarının , salt bizim mutluluğumuz için değil, şuan ve gelecek hayatları için bir sermaye olduğunu, farketmelerini sağlamalıyız. Yalnız bu farkındalık, başarıyı ego şehrine vali yapmamalı.Böyle bir sonuç, onu istediği yere değil, uçuruma sürükleyecek, günün birinde yine düşürecektir. Orta yolu takip ederek verceğimiz eğitim, çocuklarımızın hem okul hem de sosyal hayatını yükseklere taşıyacaktır. Onları, kumanda edeceğimiz robotlar gibi değil, kendi istek ve arzuları, hayalleri olan kanlı,canlı,ruhu olan İNSAN olarak yetİştirmeliyiz. Bizlere de o güzel insanları gülümseyerek seyretmek kalacaktır. Gülümseyebilen anne ve babalara selam olsun.

 
Toplam blog
: 57
: 4512
Kayıt tarihi
: 19.12.12
 
 

Kainatta nokta, nokta da kainat olan "İNSAN" İnsanı keşfetmek için cıkılan yolda bir yolcu sadece. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara