- Kategori
- Kişisel Gelişim
Beden-fiziksel ve kimyasal; ruh-metamorfoz dönüşüm içindedir

Yumurta mı? tavuktan, tavuk mu yumurtadan?
"Adem, kuru çamurdan suretlenmiş balçıktan yaratılmıştır"
(Hicr, 15/27, Rahman, 55/4)
"Sonra Onu (Adem'i) düzeltip tamamladı, içine ruhundan ruh üfürdü, sizin için kulaklar, gözler, gönüller yarattı"
(Secde, 32/9)
İbranicede, Adem (yerden çıkmış varlık) edim (yeryüzü, toprak) anlamı taşımaktadır. Aynı zamanda adamh (insan) anlamına da gelmektedir. Yani, beden-toprak; ruh-insan. İki vücuda sahip olan insanoğlu topraktan yaratılıp, ruh üflenen , Allah'ın yeryüzündeki halifesidir. Allah'ın kendi ruhundan üfürdüğü, ruh; varlığımızda gizli ve örtülü bir öz halinde mevcuttur. İnsan bu aleme özünde bu bilgi (tohum) ile gelir. Tıpkı bir çiçek tohumunun kendi içinde (özünde), bir gün karanlık toprak altından, gün ışığına çıkarak büyüyeceği, dallanıp budaklanacağı ve yüzlerce meyva verecek olgun bir ağaca dönüşeceği bilgisini sakladığını, bildiği gibi. Fakat özünde, bu bilgiyi gizlediğinin farkında değildir. Bu cevheri açığa cıkarma ise, her insanın farklı olmasından dolayı, idrak etme süreçleride farklı olmaktadır.
Bu süreç bir METAMORFOZ (tüm canlıların içinde, özlerinde, daha sonra başka bir dönüşüme uğrayacağı bilgisi) sürecidir. Tüm öğretilerde ismi farklıdır. Tasavvufta velayet (Allah'a yükseliştir). İnsan bedeni, fiziksel ve kimyasal olarak değişime uğrar. Bebeklikten, yaşlanmaya kadar olan fiziksel değişimleri, kimliğini değiştirmez. Kimyasal değişim de ise bozulma olur, molekül yapısı değişir. İnsanın ölmesi ve toprağa karışması kimyasal değişimdir. Biyolojide metamorfoz olayı ise; çok ayrı bir dönüşümdür. Kelebek, sinek, kurbağa gibi canlıların değişimidir. Kelebeğin, tırtıla ve yine kelebeğe dönüşmesi bir döngüdür. Metamorfoz başkalaşma değildir. Kendinde zaten var olan bilginin, içinde gizlenmesi ve sonradan açığa çıkmasıdır. Tırtılın dut yapraklarını yerken, kendi içinde, özünde "daha sonra koza örerek, o kazadan bir kelebek olarak çıkacağı" bilgisinin saklı olması metamorfozdur. Bedenimiz fiziksel ve kimyasal. Ruhumuz ise metamorfik bir dönüşüm içindedir. Yani doğumdan, ölümüne kadar, özünde gizlenen, Allah bilgisini açığa çıkarmak için Ledün (gayb ve sırlar bilgisi) ilmine mazhar olmak gerekir. Bâtın ilmi de denen bu ilim, Hz. peygamber tarafından bazı sahabilere öğretilmiştir.
Ebû Hüreyre' nin : "Hz. peygamberden iki ilim öğrendim; birincisi ilm-i zahir, ikincisi ilm-i bâtın. Birincisini yaydım, ikincisini saklı tuttum, onu da yaysaydım başımı keserlerdi. Onu ancak evliya ve sadıklar bilir" dediği rivayet edilir. İnsan, kendi özünde gizli olan o cevheri bilmek için, Ledün ilmini öğrenmeye talip olmalı. Adım adım tahsil etmeli. Çok zorlu bir yolculuktur. Fakat, bu yolculuğa çıkmayan kişi, hiç bir zaman Ledün şehrine varamaz. Orada can alınır, can satılır. Kişi, kendi eksik varlığından soyunup hiçliği yaşar; hak varlığıyla giyinip, hakkın varlığıyla varlıklanır. Aksi takdirde sadece fiziksel ve kimyasal değişimini tamamlayıp bu alemi terk eder. Allah Kuran-ı Kerimde "KENDİNİ BİLEN, RABBİNİ BİLİR" diyerek insanlığı, ilm-i ledün şehrine davet etmiştir. Davete katılan kişi, Hacı Bayram Veli'nin;
BAYRAM özünü bildi,
Bileni anda buldu.
Bulan kendi oldu,
Sen seni bil, sen seni.
Bayramı imdi, bayramı imdi
Kendinde buldu, kendinde buldu.
Yâr ile bayram eyledi imdi.
Şiirine mazhar, Hacı Bayram Veli'ye DOST olur.