Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '09

 
Kategori
Blog
 

Bir Mustafa Mumcu yazısı ve .....

Bir Mustafa Mumcu yazısı ve .....
 

Semacığım Neşe Alev izmir hatırası


Aşağıda okuyacağınız yazımı, aşağı yukarı bir yıl önce yazmıştım.. Bu akşam o blogumu okuyup tekrar paylaşmak istedim sizlerle.. Bu arada şu duygusal anlarımıda paylaşmadan geçemedim

Aradan geçen süre içinde, İzmir toplantılarında Mustafa beyle tanıştık, görüştük, rahatsızlığı hepimizi çok üzmüştü. Milliyet blogda gerçekten çok sevgili dostlar edindim.. İzmir bu bakımdan da benim ikinci mekanım sayılır. Ama hep mutlulukla girdiğim blogda benim özel tutkum, blogları okumaktır. Çok yorum yapamam, hele şimdi beni rahatsız eden elim çok yazmamada izin vermiyor. Ama son zamanlarda okuduğum bazı bloglar, sert yorumlar, birbirini hırpalayan kocaman çocuklar, beni gerçekten üzmeye başladı. Özellikle belirtmek isterim ki, şahsıma karşı sevgi ve saygıdan başka hiç en ufak bir olumsuzluk görmedim MİLLİYET BLOG'da çünki gerçekten birbirimizi seven dostlar olduk hep.. Bundan dolayıda kendi adıma hep mutluydum.. Ben yaşamın ölene kadar süren öğrenme ve olgunlaşmaya giden bir süreç olduğunu düşünenlerdenim. İnsanların birbiriyle münasebetlerinde sözler iyi veya kırıcı olsun ölene kadar kalpte kalır. Ama yazılar biz gitsekde insanların okuyabileceği biryerlerde hep öylece dururlar. İnsanoğlu hep hata yapar. Hele gençken. Onun için ben gençleri hep hoş görür ve severim. Ama yaşanan her gün insan için bir fırsattır. Ben bugün beni çok üzen, bana yanlışlar yapan insanlara bile şükran borçluyum inanın. Çünki benim canımı, kalbimi acıtan şeyleri başka insanlara yapmamam gerektiği öğrettiler. Sertliğin, kalp kırmanın, lüzumsuzluğunu da... Hayat bumerang gibi, (yaşım icabı tecrübelerimle bilerek söylüyorum) sonunda nasıl davranırsanız bir yerlerden birşeyler size dönüyor.. Ben sevginin ipine sarılıp yürümeye çalıştım hep. O beni hayalsukutlarına da uğratsa üzsede eteğine yapıştım ve bırakmadım hiç. Şimdi de o beni bırakmıyor zaten... Çünki bir elli sene sonra, ne benim ne de seven sevmiyenlerin hiç birimizin bu dünyada olmayacağımız gerçeğini hiç unutmuyorum.. Bu ne mi getiriyor, affetmeyi, karşımdakinin hayatına saygıyı, hırsın, ben demenin acizliğini ve sabretmeyi.. Bir de hatalarımda özür dilemeyi. Çünkü yalancı ve ölümlü bir dünyada, KALBİNİ KIRDIĞIM BİR İNSANIN BANA YAŞATACAĞI VİCDAN HAPİSHANESİNDE YAŞAYAMAM ZATEN.

Beni bağışlayın lütfen. Ukalalık değil yazdıklarım yalnızca hissettiğim gerçeklerim. Mustafa beyin yaşadıklarını iç dünyasını bilemem ama hissediyor ve üzülüyorum. Dostlarının başı sağolsun ve nur içinde yatsın orada inşallah.

Sevgilerimle

Can dostlarım benim.
Yaşam denilen (Aşık Veysel'in dizelerinde söylediği gibi) uzun görünen ama aslında kısacık ince yolda bazı kavşaklarda çok özel ve güzel buluşmalar gerçekleşir. Daha önce varlıklarından bile bihaber olduğumuz insanlarla yakınlaşıveririz. Her birinin ayrı yaşanmışlıkları hikayeleri vardır önceden. Kalpleri düşünceleri, dostluk ve sevgileriyle birbirlerine umut bahçelerininin kapısını açarlar.

Ben kendi adıma Milliyet blog'da öyle güzel dostlar tanıdım, yazılar okudum faydalandım keyiflendim ki anlatamam. Uzun yıllar burun kıvırdığım sanal dünya yeni gerçek yeni güzellikler getirdi.

Bugün çok değerli Mustafa Mumcu'nun sevgili Adem Çalışkan'la ilgili yazısını okuyunca gerçek insan değerlerinin olduğu bu bloğa girdiğime daha bir sevindim.

Adem blog toplantılarımdan tanıdığım ve çok sevdiğim dostlardan biri. Pırıl pırıl bir genç. Mustafa beyi şahsen tanımıyorum ama içten samimi yazılarından dolayı değer verdiğim bir insan. Aylar evvel bana bir yorum yollamıştı imla hatalarımla ilgili ve doğruda yazmıştı. Bilgisayarı dikkatsiz kullanıyordum birde aceleci yapım buna katılınca yandım Allah. Hadi şiirde idare etmek kolay da. Aslında ben tembel bir şairim. Ne oluyorsa bir şeyler geliveriyor tak, tak yazıyorum bitiyor.
Kendisine yorumu için bir iki mazeretle teşekkür ettim. O kadar nazik cevap verdi ki. Ama yaptığı uyarılar yüzünden kendisi biraz kırgın ve çekingen. Benim cevabım çok önemliymiş gibi hayret etti hissettim.

Biz millet olarak nedense küçük veya büyük hatalarımızın söylenmesinden çok korkar ve kızarız. Zaten yaşamdaki en zor şeylerden biride insanın kendisiyle yüzleşmesidir. Bunu başaran insan kendisiyle barışır aslında. Kendiyle barışık olanda herkesle. Bize yapılan kötülükleri, kendi yaptığımız iyilik ve fedakarlıkları hiç unutmaz ballandıra ballandıra anlatır, ama yapılan iyilikleri, güzellikleri pek dillendirmeyiz nedense. Halbuki padişah olsak ne yazar, insanız.

Tevazu, dürüstlük, yardım sevgi, hoşgörü dostluk gibi normal her insanda bulunması gereken manevi duygular günümüz dünyasında maddiyatla öyle bir kavram kargaşasına dönüştü ki. Adem ve siz işte dedim bu. Gerçek insanlar. Öbürleri çok gibi görünselerde, bir dolu yürek var bir yerlerde sizlerle sizin gibi atan. Sağ olun var olun.

Cansın Erol

 
Toplam blog
: 181
: 613
Kayıt tarihi
: 15.01.08
 
 

Öğretmen olan anne ve babam. Ankara'da geçen cocukluk ve gençlik yıllarım. Evimize sık,sık gelen bab..