- Kategori
- Blog
Yazmanın önemi

Yazmayı her zaman çok sevmişimdir. Ama, yazmanın ne denli önemli olduğunu en iyi bu yaşlarımda anladım.
Günlerdir değerli blog arkadaşımız Mustafa Mumcu'nun ölümünün ardından yazılan yazıları okuyor ve çok duygulanıyorum. İtiraf ederim, sinirlendiğim de oluyor arada. Bir insanın değerini sağken bilmek gerek bence. Ölümünden sonra bir anlamda günah çıkarmak için güzel bir veda yazısı yazmak neye yarar ki. Sözün burasında Aziz Nesin'in o çok sevdiğim şiiri geliyor aklıma;
MERAK
içimde bir merak
öyle bir merak ki
ölümümden bir ay sonra
bir güncük yaşamak
ve
dostu düşmanı
suç üstü yakalamak.
Yazmanın önemi demiştim; Onca yazıyı yazmasaydı değerli Mumcu, o güzelim duru Türkçesiyle, kaçımız tanıyacaktık ki onu? Kaçımız haberdar olacaktı sevinçlerinden, kederlerinden, birikimlerinden? İyi ki de yazmış dedim gerçek dostlarının hakkında yazdıklarını okuyunca. Işıklar içinde uyusun!
Eğer Milliyet / Blog'da yazmasaydık ne eksilirdi hayatımızdan? Kendi adıma söylemem gerekirse pek çok şey eksilirdi diyeceğim. Burası sanki bir internet sitesi değil de, gerçekten insanların yaşadığı / oturduğu bir site gibi. Yaşanılan sitelerde bloklar var, burada blog var. İçindeki insanlar aynı insanlar, tabii eğer maskesizlerse.
Burada yazmamış olsa, dünyanın bir ucunda yaşayan newyorker'i nereden bilecektik? Ya da gene dünyanın bir başka ucunda yaşayan Nursen'i nasıl tanıyacaktık? Ya ben? Babamın değerli öğrencisi Ünal Şöhret ağabeyin izini nasıl bulacaktım burada yazmasaydı? Ya da yıllardır haber alamadığım Ufuk Kesici dostumdan nasıl haberim olacaktı? Ve daha pek çok güzel insanı - burada yazıyor olmasalardı - nasıl tanıyacaktım?
Bir insanın fikirlerini sevmeyebilirsiniz. Bu ona hakaret etmenizi gerektirmez. Darılmayacağını ve gönül koymayacağını bildiğim için Ufuk Kesici dostumdan örnek vereceğim. Bazen yazılarıma yazdığı yorumlarla beni çileden çıkarır. Bazen de ben onun yazılarını sivri ve acımasız bulurum. Ama bilirim ki, o benim her zaman sıkı dostum olarak kalacaktır. Arada küslük satsam bile, benim için ne kadar değerli olduğunu bilir.
Evet; yazı, hayata atılan imzadır. Yazı, ' İşte ben de varım burada ' demektir bir anlamda. Varolduğunu kanıtlamaktır. Tarihe belge bırakmaktır bir başka deyişle. ' Benim de şöyle bir fikrim, duygum, sitemim, aktarmak istediğim şöyle bir bilgim var ' deme arzusudur. En önemlisi, yazı, bizi diğer canlılardan ayıran pek çok özelliğin en önemlilerindendir. Bütün canlılar; yer, içer, sevinir, üzülür, çiftleşir, korkar, kaçar, uyur, gezer, ses çıkarır. Bizi farklı kılan düşünüyor olmamızın yanısıra yazabilmemizdir. Yazı olmasaydı uygarlık olmazdı sözün kısası.
İyi ki burada yazmış sevgili Mumcu. Ona lise yıllarındaki bir öğretmeniyle ilgili bir bilgi yollamıştım, saatlerce ağladığını söylemişti o bilgiyi okuyunca.
Bilirim; sadece İNSANLAR ağlar!