- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
Bir psikolojik işkence öyküsü
İşe girmek için sınavlara girmeye alışmıştık.
Ne zaman “aranıyor” kaydı düşülmüş bir yazı görsek, hemen peşine düşüyorduk.
Gazetede, internette, dergilerde… İlanlarda…
Kalemlerimiz gömleğimizin cebinde, silgi ve kalem açacağımız ceketimizin kibritliğindeydi.
İnsanların ağızlarından düşen “aranıyor” kayıtlı kelimelere az mı yapışmıştık?
Mezuniyetimizi hiç ama hiç ilgilendirmeyen işleri kucaklamaya çalışmalarımız…
Diplomamızı saklayıp lise mezunu arayanlara el açmalarımız…
Zor günlerdi.
Fallar bile simsiyahtı, geleceklerde Kafdağı çıkıyordu da, tırmanacak mecal yoktu.
Kovaladıkça kovalandığımız günlerdi.
Yakalandığımızda kaçtığımız…
Kriz yoktu.
Yük olmayalım diye arıyorduk, rüyalarımızı gerçekleştirebilecek yakıt bulmak için.
Amma ille de sınav, çünkü iltimas geçilmek isteneni işe almak için en uygun yöntem.
Durum tersine döndü.
Nasıl mı?
Şöyle:
Sakarya Yenikent Hastanesinde sözleşmelilere yönelik bir sınav yapıldı.
İki yıl önce işe giriş yapanlar arasında 29 kişinin işine son verilecekti.
Sınav işten çıkartmaya yönelikti.
Hemen Sakarya Üniversitesine bir sınav siparişi verildi.
Sınav soruları hazırlandı.
Sakarya Sağlık Müdürü Hasan Bektaş’a göre bu yöntemle kafalarda soru işareti kalmayacaktı.
Ne bilsin işe girerken dahi o insanların kafasında soru işaretlerinin olduğunu.
Böylelikle, işten çıkartılacaklara ilişkin sınav yapıldı.
Ekonomik kriz sonrasında Sakarya’da son bir ayda işini kaybeden 1500 kişiye, 29 kişi daha katılacaktı.
Sınavdan sonra toplam rakam 1529 olacaktı.
Karar çoktan verilmişti.
Artık sınavdan sonra hastanede yaşanan dramatik anlardan bahsetmeye gerek yok.
***
İş için girdiğiniz bir sınavı kazanamadığınızda, insani yapı gereği yeni mecralara korkusuzca açılabilme gücünü kendinizde bulabilirsiniz.
Hatta kovulduğunuzda bile… İnadına…
Ama şu anda çalıştığınız işte kalabilmek için eğer sizi bir sınava alıyorlarsa, bu durum, psikolojik bir işkenceye tabi tutuluyor olduğunuz anlamına gelir.
Yapılan işlemde hem insan hakları ihlali vardır, hem de ahlaki değildir.
“Buna mecburuz” diyerek konuyu teğet geçenlere ise fazlaca aldırmayın.
Onlar hayata da teğet geçiyorlar.