Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '06

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Bir sonbahar günü ne çok papatya vardı

Bir sonbahar günü ne çok papatya vardı
 

Meğerse sonbahar gelmiş bizim hemen yanımızdaki tepelerimize. Bugün kızarmış, sararmış yaprakların arasından yürüyerek o tepeye çıktım. Orada ilkbahar karşıladı beni. Papatya tarlaları ''sonbahara izin yok'' der gibiydi.

İnebolu Çayını deniz tarafındaki köprünün üzerinden geçtim. Önceki gece çok yağan yağmurdan sonra çayda su çoğalmış. Çayın çamurlu suları Karadeniz’in suyunu kıyıya yakın yerlerde kahverengiye boyamış. Boyranaltında denizdeki kuşların fotoğraflarını çekerek yürüdüm. Denizde hiç tekne görünmüyordu. Abaş tepesine parke döşeli yoldan yavaş adımlarla yürüyerek çıktım. Eskiden o parke döşeli yol arnavutkaldırımıydı. Yağmur çiselediğinde ne güzel parlardı arnavutkaldırımı yolların taşları. Betonlaşmayı gelişme sayanlar, sokakları beton sevenler arnavutkaldırımı yollarımızı yokettiler.

Bir evi sarmaşıklar çepeçevre sarmışlar. 2000 yılından buyana her yıl o yolu çıkarım ve o evin fotoğraflarını çekerim. Her defasında biraz daha şarmış oluyor koyu yeşil rengindeki sarmaşıkları. Birgün bu evi bir yıkıntı halinde göreceğimi biliyorum. İnebolu’da o evlerden ne yazık ki çok var. Yasalarla evleri korumak yetmiyor, korumayı yapacak maddi destekleri de sağlamak gerekiyor.

Deniz ağaçların, evlerin arasından göründü. Göz alabildiğince Boyranaltı sahilleri aşağıda uzanıyordu. İlk papatyaları yolun kenarında gördüm, kayaların arasından bile büyümüşlerdi. Böğürtlenlerin zamanı geçmiş, kimisi olgunlaşamadan öylece kalmışlar. Tepedeki yüksek direğe takılı Türk Bayrağı hep esen rüzgarın etkisiyle biraz yıpranmış, bugünlerde değiştirirler yenisiyle.

Geçen yıl yapılan İnebolu evlerinin otantik görünümüyle çağdaş mimariyi birleştiren pazar yeri yükseklerden de güzel görünüyor. İnebolu’da Salı ve Cumartesi günleri pazar kurulur. Pazarda daha çok yakın köylerden kendi ürettikleri sebze ve meyveler satan kadınlar olur. Cumartesi pazarı öğleden sonra saatlerde hala kalabalıktı.

Karşı yamaçta bizim zamanımızın ortaokul binası görünüyor. Eskiden İnebolu’nun içinde de görünürdü. Okul ilköğretim binası olduktan sonra önüne yapılan ek bina eski binayı kapatmıştı. Karşı tepeden bakılınca iki bina da görünüyor. Diğer okul binalarına da bayraklar asılmış. Yarın Cumhuriyet bayramı...

Yeni apartmanlar yapılsa da tepeden bakılınca, kimi aşu boyalı kimi boyasız eski İnebolu evlerinin hala İnebolu’nun dokusunu oluşturduğu görünüyor. Artık son yıllarını yaşayan eskimiş evlerin bu durumu uzaktan belli olmuyor.

Aşağıda birer ikişer görünen papatyalar tepede sıklaşıyor, sanki papatya tarlaları sonbaharın ortasında. Aslında şaşırmamak gerek. Ocak ayınca karlar altında bile papatyalara rastlamıştım buralarda.

Kuşların göç zamanı. Ara sıra kuşlar geçiyor denizin üzerinden. Uçuyorlar bir süre sonra büyük bir daire şeklinde birkaç tur attıktan sonra aynı yönde uçmayı sürdürüyorlar.

Geriş tepesine buradan bakılınca İnebolu’nun içinden göründüğünden daha yalın. Güneş İnebolu’ya ve Geriş tepesine karşıdan vuracak diye öğleden sonra cıkmıştım. Gökyüzündeki kara bulutlar güneşi hep saklayıp ışığı iyice azaltınca istediğim fotoğrafları çekemedim.

Bayrak direğinin yanından karşı tepenin üzerindeki evlerin arkasında deniz göründü. O evleri balkondan da görüyorum ama arkada gökyüzü görünüyor, buradan bakılınca deniz ve gökyüzü var. Tepenin en yüksek yerine çıktıktan bir süre sonra gök gürültüsünü duyunca yıldırım olasılığı aklıma geliverdi. Cesur olmaya hiç gerek yoktu ve indim aşağıya.

Dik bir yokuştan aşağıya indim. Çıkarken evlerin önünde oynayan çocuklar vardı. Yanımdan sık sık arabalar geçti. İnene kadar yalnızca iki çocukla karşılaştım. Yürümeyi sevmiyoruz.

İnebolu, 28 Ekim 2006

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..