Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bir ve bu pazar günü; 24/07/11

Şaka değil bir haftadır tatildeyim ve bu imkansız ve özgürlüksüz tatilde ilk defa yalnız başıma kalabiliyorum. Yetkin ve Ecrin öyle çok üzerime geldiler ki bu hafta ve bunun tek sebebi çalışmamam. Yani bunun adı tatil falan değil, sadece işe gitmeyip ev düzenini yazlığa taşımak. Garip değil mi, insan bütün bir sene yorulduktan sonra kafa şişirmek üzere izine çıkıyor. Ama gerçekler bunlar nasıl yalan söyleyeyim ki!  

Benim çocuklarımın ikisi de çok zeki ve dolayısıyla bir o kadar yaramaz bebekmiş gibi görünen canavarlar. Oğlan artık dillendi, birbirinden gösterişli cümleler kurabiliyor. Kız ise bıraksan emekleyecek modta. Ne kadar meşakkatli bu büyüme süreci ve biz bu sürece ön ayak olmaya çabalıyoruz ana ve baba olaraktan. İlgimizi ve ilgililiğimizi artırdığımız ölçüde hayatımız son derece yorucu oluyor.  

Sonuç mu? Bu kısacık tatil bana bir ömür gibi geldi ve yoruldum. Ve Allah Gülşan’a sabır versin…  

Bugün zor bir konuda konuşmak istiyorum: Cinsellik…  

Zor bir konu çünkü neredeyse tüm Türk halkı bu konuda problemli… 2 sene evvel yapılan dünya cinsellik sıralamasında Türkiye 64.lük gibi felaket bir skor elde etmişti. 1. olan Amerika hafta 3.5 kere cinsel ilişkiye girebilirken, kendisini bu konuda müthiş sanan Türkler 2 haftada 1.5 ortalamayla rekordan rekora koşuyordu. Yani özcesi çenemize vurması boşuna değil, dünyada esamemiz okunmuyor. Sebep ise son derece basit: Din ile hormonlarımızı açıklıyoruz. Benim cinsellik hormonum son derece dindardır ve kesinlikle bana suçluluk verir. Bu cümle gerçekten beni tanımlıyor: Benim seks ile ilgili belirleyici motivasyonum= suçluluk. Sanki bu konuda düşünmek, yapmak, etmek, benim için bariz suçluluk. Ve bu durumdan en çok karım istifade ediyor ve böylelikle onu aldatmıyorum. Hatta bazen onu onunla bile aldatmıyorum. Üzücü…  

Haydar amca geçenlerde bir çifti tedavi ederken yanında cinsel ilişkiye girmelerini istemiş; dolayısıyla görecekmiş yaptıkları hataları. Çift red etmeden işlerini görüp tedavi olduktan sonra, amcamı mahkemeye vermişler. Bu haberde kötü yan şu; ya gerçekten hapse girerse, peki kim biz Türkleri tedavi edebilecek… Neden mi? Çünkü tüm Türkler bu konuda yalan söylüyor…  

Bir gün evli ve çocuklu bir arkadaşım beni Ankara’da Kutu Bar’a götürmüştü. Bu barın özelliği gay arkadaşlardan oluşuyor olmasıydı. Ben dehşet içinde masamıza arkadaşım tarafından davet edilmiş transeksüel dünya kardeşimizin anlattığı geyiği dinlerken arkadaşımın gözünde aydınlanan parlaklığı izlemekteydim. Yine yapalım demişti. Ben de “HADİ LAN” demiştim içimden. Bir daha o arkadaşımı görmek istemedim. Ama anlaşılıyor ki en çok gaylerden nefret eden bir toplum oluşumuz yukarıdaki gizil duygularda açık-açık görülüyor.  

Başka bir gün bir taksi şoförü, transeksüellerle beraber oluşlarının sebebini muamelenin iyi oluşuna bağlıyordu. Ben de kendisine kötü muamele ettim, ne olur ne olmaz…  

Mustafa: Kız arkadaşıma saygı duyuyorum ki kendisi bakiredir. Onun yerine transeksüellerle beraber oluyorum.  

Murat: Anıl sana bir şey itiraf edeceğim; ben bir iş adamını hallettiğim için ayda 1400 USD burs alıyorum…  

Yurtta: Ben Necla teyzeyle, ben Rukiye ablayla, ben bilmem ne ile… Ne oldun? İlk defa milli oldum ve taşradan geliyorum ve hepsi evliydiler; üzgünüm… Şehirliler? Tabi ki Zürafa sokak ya da falan filan…  

“Eeh! Kızım sen daha önce evlenmemiş miydin?”  

“Evet!”  

Ama sen bakiresin?  

“İlk gece korkusu…”  

Bu anlattığım hikayelerin hepsi gerçek, sadece isimler uydurmadır…  

Saçma-sapan-saç-yolduruyorlar, değil mi!!!  

Evet öyle!  

Peki ya, biz niye bu işi sağlıklı beceremiyoruz. Çünkü hiç birimizin bu konuda eğitimi yok. Saklı ve içe atılmış duygu ve düşünceler, o kadar çok bastırılmışlar ki, bazen sapıklığa bile kayacak şekilde ortaya çıkabiliyor yıllar sonra.  

Ensest de mi? Çok yaygın…  

Tecavüz mü? Taciz mi? Ürküntü mü? Yapamamazlık? İktidarsızlık? Erken boşalma? Frijitlik?  

Ya, sarkıntılık yapabiliyoruz biz. Ama esastan kaybediyoruz davayı. Kimler ki becerebiliyorlarsa helal olsun onlara… Alınlarından öpüyoruz…  

Son olarak: Çocuk yapmak seks yapmak değildir…  

Cinsellik son derece olağandır ve hormoneldir.  

Yine de ben, psikoloğa gideceğim..  

NEDEN Mİ?  

Ne olur, ne olmaz… Belki bir gün canım kutu gibi barda şarkı söylemek ister…  

BYE-BYE….  

Sevgiler…  

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..