Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir yazar - Belman Aydoğan

Bir yazar - Belman Aydoğan
 

Belman Aydoğan


O1 Ağustos 1959 arihinde İzmir’de doğdu. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde İngilizce ögretmenliği okudu. Medyum Keto ile evlidir İstanbulburda.com-Bursa bölge gazetesinde’de Köşe yazarılığı yapan Belman Aydoğan bir yazısınde ne diyor.. 

Kadın olmak zor zanat. Belman Aydoğan . Doğum anında atılan çığlıklar ve ardından gelen ağlama sesiyle dünyaya gözünü açan bebekler, eğer oğlan olmuşlarsa sevinçle atılan naralar erkek adamın erkek oğlu olur söylevleriyle yapılan kutlamalar. Ama bir de kız doğmuşsa buruk hayırlı olsun ne yapalım erkek adamın erkek damadı olur gibisinden konuşmalar biraz daha ileri gidilerek bir oğlan doğuramadın şu kocana diyen sitemli sözlere gebe gencecik anneler. Yıllar öncesi böyleydi bebek karşılamaları toplumumuzun belirli yörelerinde, gerçi şu anda bile zaman zaman görülmekte aynı durum, maalesef kendini yenileyememiş beyinlerin sahipleri bu serzenişlerin sahipleri. Oysa kadın olmak öyle kolay değil, şehirlisinde de aynı çile köylüsünde de aynı çile sadece görüntü değişik, aynı duygu yoğunluğu aynı hayata karşı ayakta durabilme savaşı aynı geçim derdi biri tarlada bağda bahçede diğeri ise şehir yaşamının getirdiği külfetin içerisinde, herikside aynı koşullardalar oysa, yerleri, durumları, hedefleri farklı olsa da içlerindeki duygu yoğunlukları aynı, biri sabahın kör şafağında kalkar sobasını yakar evin beyini uyandırarak kahvaltıyı hazırlar evinde çalışmaya başlar diğeri sabahın kör şafağında kalkar evin beyini uyandırarak kahvaltıyı hazırlar fakat doğru düzgün yiyemeden evden çıkar çalışma telaşıyla işe trafikten dolayı geç kalma korkusuyla başlar koşturmaca ya. Hangi okulu bitirdiği okuyup okuyamadığı hiç önemi değildir, ondan beklenilenlerin başında evlenip yuva kurması çocuk doğurması evinin her türlü iç sorumluluğunu alması eşine ve geçimine çalışarak ta katkıda bulunması. Sorgusuzca küçük denilen yaşta evlenmeye maruz bırakılan kadınlarımızı da unutmamak lazım büyükler karar verir, o ise siz bilirsiniz diyerek koca adayını bir iki kez gördükten sonra evlenen kadınlarımız, aile büyükleri sofradan kalktıktan sonra yemek yiyebilen kadınlarımız, ineği sağma gücüyle çıkarttığı süt kadar ödüllendirilen veya azarlanan kadınlarımız, diyet ödeyen kadınlarımız başlık parasıyla satılan kadınlarımız, sermaye edilen kadınlarımız yaptıkları iş duyulursa taşlanan kadınlarımız. Maalesef onları bu hale getiren erkeklere ise yorum dahi yapılamayan toplumumuzun iç yarası kadınlarımız, sonrada başlarız konuşmaya anamız bacımız diye oysaki duygu yoksunluğu içerisinde parçalanmış binlerce kadınımızda birer ana bacı değilmi ki? Eğer çocuk başarılıysa babasını çocuğu başarısızsa anasının çocuğu, eğer çocuk yasak aşktan dünyaya gelmişse bedelini annesine küfür eden çevreyle öder ama babaya hiç söz dahi edilemez, ne kadar başarılı kadın olursa olsun mutlaka ikinci planda kalmalıdır. Çünkü o önceliğini yuvasına vermelidir hatta tercih aşamasına bile getirilir ya yuvan ya işin gibi. Kadının her şeyi başarabileceği kabul edilemez, parçalanmış ailelerde bile suçlu genelde kadında aranır yuvayı dişi kuş yapar gibisinden sabır göstereceksin kocana, gibisinden hiç erkek sorgulanmaz, aldatmada bile o erkek yapar sen görmemezlikten gel diye de uyarılır, gerçi kadının düşmanı bazen kadında olabiliyor, her ne kadar Kadın erkek eşittir dense de erkek egemenliği daha baskın aşkı bile kadın kendince yaşayabiliyor, ayrılıkların arkasından bile kadın geçmişine sahip çıkabiliyor, biraz olayların üzerine gidilirse Allah erkeği böyle yaratmış diyerek geçiştiriliyor. Kadın dengedir, kadın emektir, kadın her şeye yeter ve ufacık bir şeye mutlu olur, kadın onurdur, kadın namustur, kadın ana, kadın bacı, kadın eş, kadın yürek, kadın işçi, kadın sermaye, kadın ışık, kadın gece lambası bu kadar şeyin arasında erkek sadece baş tacı. Kendini tanıyan ne istediğini bilen hedefini esirgemeyen saygınlığını koruyan yürekli kadın olabilmek zanaattır. Kadının hayat şartlarını yükseltemeyen toplum uygarlıktan söz edemez, kadını yazılarında duygu ve düşüncelerinde dile getiremeyen zihniyetlere karşın yine kadın olmanın onurunu taşıyarak bu yazıyı sizlerle paylaştım…. Önemli olan insan olabilmek ve insan olabilmenin erdemini yaşamak ve yaşatabilmek…. 


Hikmet Metin Çavdar 

 
Toplam blog
: 38
: 839
Kayıt tarihi
: 02.07.11
 
 

1952 yılında Bursa'da doğdum, uzun süre yönetlcilik ve Sendika Başkanlığı yaptım. Politika Gazete..