- Kategori
- Edebiyat
Bir yazın sanatı olan şiir

Mehmet Kaplan ´Şiir ve Matematik´ adlı makalesinde insanın iki dünyasından bahseder. Duygular alemi ile maddi alem. Bu yazıda şiirin duygular aleminin, matematiğin ise maddi alemin anahtarı olduğu söyleniyor. Evet şiir ilk önce duygu işidir. Artık kabına sığamayan duygular yol bulmak ister. Şiir dizelerinden kıvrıla kıvrıla ulaşmak istediği yere ulaşır. Gerçekte ise bir o kadar zordur duyguları şiire dönüştürmek.
Şiir yazı sanatının bekli de en zoru. En güzel dizeleri yazan ustaların dizelerini okudukça
´ Bundan daha güzel nasıl söylenir ki´ diyor insan. İnsanın en zor en karmaşık yanı duygu dünyasıdır. Duyguyu dillendirirken güzelliği, büyüsü, derinliği, çoşkusu bozulmamalıdır. Şair bunu başarabilendir. Hani ilk gençlik heyacanları ile şiir yazmışızdır bir çoğumuz. Bugün dönüp baktığımızda onların aslında şiir olmadıklarını görürüz. Şiirleşememiş duygu patlamalarıdır birçoğu. Tabi ilk gençlik heyacanı ile yazılan güzel dizeler vardır, bazı şairler genç yaşta ulaşmıştır bu mertebeye. Sayıları çok da değildir. Demek ki şiir sadece duyguların dışa vurumu değil yoksa hepimiz şair olurduk. Şiir tadında yazılanlar bir girdap gibi çeker bizi kendine.
Yaşam bazen insanı yorar, durup bir soluklanmak gerek.Şiirler yaşadığımızı hissettiren; sevincimizi de hüznümüzü de bize sevdiren, iç dünyamızın çoşkusuna yol bulduran en güzel yazı sanatıdır. Şiirin içinde saklı duran ahenk ve müzik anlamla kaynaşır. Şiir ile müzik bence kardeştir.Gerçek şiirde bu müziği duyarsınız. Sözcükler ahengi yakalamış kendiliğinden dans eder. Bir şiir ise nasıl yazılmalı? Bunu bilmek için şiirden başka öğretmen bulamazsınız. Nasıl yazılması gerektiği yolunda bir kesinlik, kural yoktur. Hangi dönemde olursa olsun şiir beraberinde o müziği , o sesi okuyana sezdirir. Bazı şiirler de bestelendikten sonra tanınıp sevilmişlerdir. Bu ahenk için ille şiirde ölçü ve uyak gerekli değildir. Serbest yazılan bir şiirde de bu vardır. Belki şairin şairliği buradan gelir. İçimizde sessizce duran sözcüklere ses vermesinden.
Önce şiirde sevdim kavgayı
Hürriyeti kelime kelime şiirde
Mısra mısra sevdim yaşamayı
Öfkeyi de, sevinci de
Senin ışıklı günlerin,
Benim iyimser dostlarım
Hepsi hepsi şiirde.
… Rıfat ILGAZ
Keşke yaşamızda olan iyi- kötü herşeyi şiir tadında anlatabilsek. Şiirlerde öğrenmeye başlasak yaşamı ve kendimizi. Şiir denince bir de ilk aklımıza geliveren aşk duygusudur. Yüzlerce tema işlenmiştir fakat en çok işlenen temaların başında aşk gelir.Aşk anlatılması en güç duygulardan.Bunu başarabilenler ancak şairler olmuştur. Aşk için yaşayanlar, aşk için ölenler vardır.Aşk insanoğlunun varoluşundan beri acı çekmesine sebep olan duygudur. İnsan acıyı sever belki aşka olan bağlılığı bu yüzdendir. Kavuşmanın sevinci uzun sürmez ayrılığın hüznü kaplar insanı. Birgün aşk ansızın bitiverir. Bu ızdırap şiirlerde hafifler. Aşk şiire çok yakışır. Duygunun en zoru, yazının en zoru ile anlatılmalıdır.Yaşayamayan şiirlerde alır tadını, şiirlerdeki gibi sevilmek ister insan. Adına şiirler yazılsın ister. Belki bir roman kahramanı olmaktan daha onur vericidir, uğruna şiirler yazılmış olmak. Şair ise yaşamadığı aşkları bile yaşamışçasına anlatır bu ızdırabı yüreğinde hisseder.
Biz toplum olarak şiirle başlamışız edebiyat yolculuğuna. Her türlü aşkı anlatmışız şiirle. Öykülerimiz bile şiire dönüşmüş manzum hikaye adını almış. Öyküler bilirsiniz olay yazılarıdır. Şiirleştirilen öykülerin sayısı az değildir bizde. Neden ısrarla şiir derseniz , sanırım her olayın duygusal yönünü seviyoruz. Taa tanzimata kadar anlatım değince hep şiir aklımıza gelmiş. Düz yazıyı batıdan öğrenmişiz. Bunda doğulu olmanın bir etkisi var mı bilemiyorum. Uzun yıllar sadece şiiri tercih eden bir milletin batılılardan farklı bir özelliğe sahip olması kaçınılmaz. Demek ki bizde duygular alemi hep ön planda olmuş. Maddi alemin anahtarı olan matematik ise daha çok batılıların. Mehmet Kaplan yazısının sonucunda her ikisinin yaşam için önemini vurguluyor.
İnsan duyguları ile en yoğun şekilde gençlik yıllarında tanışır. Hemen herkes kendini şair gibi hisseder. Gençlik ; çoşku, kendini arayış, öfke, duygular arasında hızla yapılan yolculuk demek. Bütün bunlar gençleri şiire yaklaştırır. İlk aşkın heyacanı ile kağıda kaleme sarılır insan. Neden sonra anlarız yazdıklarımızın çoğunun şiir olmadığını.Yaşadıklarımızın, iç çalkantılarımızın şiirleşmesi bir süreçtir. Bu süreçten geçerken en güzel örneklerle beslenmemiz, kendi şiir tanımımızı yapabilmemiz lazım. Şiir birazda sözcüklerdeki büyü. Bir iki dizeye sığdırılmış anlam deryası.
Şiir bir sanat olduğuna göre sanat yolculuğu içinde farklı farlı akımlardan etkilenmiş, şairlerin değişik şiir anlayışları ortaya çıkmıştır. Şiirin hangi akımın etkisinde oluşunun bir önemi yok bence. Önemli olan şiirselliği yakalayabilmek. Farklı tatlarda olmaları önemli değil. İmgeler, mecazlarla dolu bir şiirin yanı sıra ; sade , yalın bir anlatıma sahip bir şiir de bizi etkileyebilir. Şiir zor sanat. Sınırları geniş. İnsanın iç dünyası da öyle . Şiirle beslenen duygular ise daha bir estetiktir. Şiir bize aynı zamanda inceliği, estetiği öğretir. Okul yıllarından kalma bu iki dize sanırım buna iyi bir örnek. Bir gazel beyiti olduğu için altına açıklamasını da yazacağım.
´Hayalinden gelir gam hatıra cananeden gelmez
Sitem hep aşinadan gelir biganeden gelmez.`
(Keder aklımıza hayalinden gelir, sevgilinden gelmez. Sitem dostlardan gelir, yabancıdan gelmez.)
Divan şiirinde söz sanatları önemlidir. Hatta bazı şairlerin amacı sadece hüner göstermek olmuştur. Belli kalıpların dışına çıkamayan divan şairleri arasında gerçekten şair olanlar bugün de bize aynı edebi zevki tattırmayı başarırlar. Sevgili yerine onun hayalinden şikayet edecek kadar ince bir düşünceyi yakalayabilmişlerdir. Çünkü divan şiirinde sevgili sadece aşığa zulüm için vardır.Eziyet çeken aşık ise bunu zevk haline getirmiştir. Bazı şairler oradan ilahi aşka ulaşırlar. Hangi yüzyılda, hangi ülkede yazılırsa yazılsın duygular aleminin karmaşasını; insanın kendisiyle , karşı cinsle, toplumla olan kavgasını dile getirdiği en estetik sanat olmayı başarmıştır. İnsanoğlunun güzelliğe olan tutkusunun da bir göstergesi. Şiir o en güzeli aradığımız noktalardan birisi. Gördüğümüz güzellikler karşısında insanın çoğu zaman şair olası gelmiyor mu? İşte ‘ Külbe-i İştiyak’( Arzu lulübesi)
...
Çemendir, bahrdır, kühsardır, subh-ı rebiidir,
Bu yerlerde doğan şair olamak pek tabidir.
... Abdulhak HAMİD
Duygular güne bakanlar gibi nerde bir şiir görse başını oraya uzatır. Her şiirde içimizdeki ayrı bir ben çıkar dışarıya. Her şiirde çoğalırız , çoğaldıkça yalnızlığımızdan biraz olsun sıyrılırız.