Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Mayıs '16

 
Kategori
Siyaset
 

Bırakın Vekillere Halk dokunsun

TBMM gündemine gelen Milletvekili dokunulmazlıklarına ilişkin anayasa değişikliği teklifi bir kez daha hem vekilleri hem de halkı kutuplaştırdı.

Komisyon görüşmeleri sırasında yaşanan aksiyon görüntülerinden sonra birçok insanda sanırım şu kanı oluştu.

“Başkalarının dokunmasına gerek yok, vekiller zaten birbirlerine yeterince dokunuyorlar.”

İşin özü vekillerin neyi, ne kadar yapacağı ya da konuşacağından çok, vekillere niye dokunulma ihtiyacı duyuluyor sorusunda yatıyor?

İfade özgürlüğüne karşılık gelen kürsü dokunulmazlığı dışında vekiller de vatandaş için suç sayılabilecek tüm eylemlerinden sorumludur ve yargılanabilmelidir tespiti kimsenin karşı çıkamayacağı bir tespit.

Ancak ifade ya da görüş açıklama özgürlüğü dediğimiz, tüm yurttaşlar için evrensel bir haktır ve vekiller için ayrıca koruyucu bir düzenlemeye niye gerek olsun.

Bu konu aslında tüm yurttaşlar için” sorumluluk bilinci” ve” insana saygı” kültürüyle açıklanacak bir durumdur.

Kişilik haklarına yönelik saldırgan bir üslup, nefret içeren söylemler salt vekiller için değil tüm yurttaşlar için kaçınılması gereken ve devamında suç oluşturacak eylemlerdir.

Vekillerin bu eylemlerden uzak durmasının yolu da seçmenine karşı olması gereken sorumluluk duygusu ve halkına olan saygısından geçer.

Yasalarla, yasaklarla vekilleri yola getirmeye, ayar vermeye çalışmak, biraz da onlara karşı haksızlık olmaz mı?

Toplumda dokunulması gereken o kadar çok kişi ve kurum var iken, vekillere bu kadar yüklenmek biraz insafsızlık olmuyor mu?

Yeter ki, vekil gerçekten milletin vekili olsun.

Milletle vekil kendi arasında bu sorunu çok kolay çözer.

Ama siz vekili, başkan ve adamlarının vesayeti altına alır, halktan uzaklaştırırsanız o vekil kürsüde de, günlük yaşamında da her zaman suç işlemeye, yanlış ve hata yapmaya açıktır.

Oysa vekil, gerçek anlamda halkın özgür iradesiyle meclise giderse, kendisini oraya gönderen seçmenine her koşulda hesap vermek zorunda olduğunu bilir ve kendisini daha kontrollü davranmak zorunda hisseder.

Aksi halde, ülkeyi yönetmekten çok, parti yönetmeyi seven ve güce tapınanları çevresinde toplayan liderlerin kopyası olmaktan kurtulamayan vekiller, o zehirli gücün kurbanı olurlar.

Kaldı ki diğer toplumsal katmanlara baktığımızda belki de birçoğundan daha masum sayılır vekillerimiz.

Askeri ve sivil bürokrasiye dokunamadığınız bir ortamda vekile dokunmak ya da onun dokunulmazlığını kaldırmak pek bir anlam ifade etmiyor.

Osmanlıdan kalma “memurin muhakemat” kanunu mantığıyla, devleti memurun şahsında adalete karşı korumayı amaçlayan bir zihniyet var olduğu sürece bence vekillere haksızlık yapılıyor.

Önemli olan, vekilin dokunulmazlığı değil, kimin vekili olduğudur.

Buna ilişkin sistemde iyileştirmeler, çağdaş düzenlemeler yapmadığınız sürece en başta vekil; milletin vekili olmayacak, parti başkanlarına biat etmek zorunda kalan devlet memurlarından farkı kalmayacaktır.

Askeri bürokrasiyi daha düne kadar Sayıştay denetiminin dışında tutan, mülki amirin izni olmadan memuru yargılayamayan bir sistem içerisinde illa da vekilleri yargılayalım, onlara dokunalım diyorsanız, bu işin en kolayı.

Bence gelin hep birlikte Seçim ve Siyasi Partiler Yasasına dokunalım, bir demokrasi ayıbı olarak orta yerde duran seçim barajına dokunalım, her ne kadar toptancı bir yaklaşımla tümü birden aklanmış görünse de, 12 Eylül de görev yapmış, suça bulaşmış olanlara dokunalım.

Hatta biraz daha ileri gidelim, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış ya da teşebbüs edilmiş tüm darbeleri ve darbe girişimlerini soruşturalım, faili meçhullere dokunalım.

Uğur Mumcu’dan başlayarak, Hrant Dink’e kadar uzanan Adnan Kahveci, Eşref Bitlis, Turgut Özal’ın şüpheli ölümlerine, bu süreçte yaşanmış tüm toplu katliamlara, köy boşaltmalara dokunalım.

Ellerindeki imkan ve gücü kendileri ve yakın çevreleri için kullanan bakanlara da dokunalım.

Daha da önemlisi tüm bu yolsuzluklara, haksızlıklara, hukuksuzluğa seyirci kalan, yalnızca bakan! Etkili ve yetkili kim varsa, tümüne birden dokunalım.

Vekilleri bize bırakın Eğer onları gerçekten biz seçersek, onlara dokunmaya gerek kalmaz.

Çünkü bu halk, dokunulacak kişiyi zaten vekil yapmaz.

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 17.05.2016/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara