Biraz da spor eleştirisi!

Burası Türkiye! Sadece politik, ekonomik veya güncel hayat ile ilgili değil, spor dahil her konuda her gün eleştirilecek bir sürü konu ortaya çıkıyor. İnanın bu ülkede gazeteciler için malzeme bulmaktan bol kolay hiçbir şey yok. Belki de bunca zahmetine rağmen en kolay iş gazetecilik Türkiye'de.

Bugün biraz spor konularında eleştiri yapmak istiyorum. Bilmiyorum belki de ben çok karamsarım. Belki de ben çok seçiciyim. Öyle ya da böyle sportif anlamda o kadar çok şey varki eleştirilecek. Önce atletizm diyelim...

Elvan Abeylegesse, Türk atletizminin (devşirme atletizm demek daha doğru) önde gelen başarılı sporcularından. Japonya'da yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 10 bin metrede olağanüstü bir başarı göstererek gümüş madalya kazandı. Yarış sonrası Türk bayrağı ile tur atmak istedi ancak yetkililer Türk bayrağı götürmemişlerdi yanlarında. Neden? En basit nedeni hiçbir Türk atletinden madalya başarısı beklemedikleri için!.. Ne dramatik bir olay... Kadın döndü durdu tribünlerde bir Türk bayrağı bulabilmek için ama bulamadı. Sonra bir baktık ki Anadolu Ajansı bir haber geçmiş. Haberde, Elvan'ın IAAF (Dünya Atletizm Federasyonu)'nin yasağı nedeniyle bayrakla dolaşamadığı yazıyordu. Ne tuhaftır ki yarışın birincisi ve üçüncüsü o yarış sonrası kendi ülkelerinin bayraklarıyla tur attılar. Demek ki bu yasak sadece Türk ulusuna uygulanıyormuş!!!!! Özrümüz kabahatimizden büyük.

Sadece bu kadar mı? Hayır elbette. Elvan doping testi için 2 tüp kan verdikten sonra geç saatlere kadar stadyumda bekletilmiş. İş bittikten sonra otele dönmek için araç bulamamışlar. Binbir zorlukla buldukları araç ile otele döndüklerinde bu kez de yiyecek yemek bulamamışlar. Federasyon yetkilileri nerede diye soruyoruz? Yanıt yok. Eee böyle federasyon yetkilileri olduğu sürece biz daha çooooook madalya bekleriz. Belli ki bu madalyalar federasyon sayesinde değil kişisel beceriler ve bu kişileri destekleyen sponsorlar nedeniyle geliyor. Çok yazık...

Gelelim basketbola. Türk Milli Basketbol takımı yani 12 Dev Adam, Efes Pilsen World Cup 6'da final oynama başarısı gösterdi ve finalde daha önce yenildiği Hırvatistan'a yine yenildi. Yenilgi doğaldır, hep kazanacağız diye bir şart yok ortada. Diğer yandan 12 Dev Adamın hücum setlerini hiç bilmediği ortada. Attığımız basketler tamamen kişisel beceriden kaynaklanıyor. Hücum setleri hiç çalışılmamış. Ya da belki çalışılmış ama sahada uygulamaya gelince ortada birşey yok. Maçı seyrederken savunma gayretimizden bahsediyor spiker arkadaşımız. Ama nedense ben pek savunma göremedim. Düşünün ki rakip takım bu kadar övünülen savunmamıza tam 8 tane turnike bırakıyor. Ve biz buna savunma diyoruz. Tam bir komedi. Bu savunma ve hücum anlayışıyla bireysel olarak takımımız ne kadar güçlü görünse de İspanya'da çeyrek finalden öteye gidemeyiz. Belki o bile hayal.

Futbola gelince; Çarşamba günü Şampiyonlar Ligi maçları oynanacak. Ne Beşiktaş, ne de F.Bahçe oynadığı futbol ile bana umut vermiyor. Beşiktaş'ın rakibi Zürih hücumda oldukça güçlü bir takım. Beşiktaş'ın deplasmanda aldığı beraberlik bizi yanıltmasın. Zürih Beşiktaş'ı burada yener ve tur atlarsa kimse şaşırmasın.
F.Bahçe ise Anderlecht karşısında bence kesin yenilecek. Burada önemli olan gollü 1 farklı yenilgi alacak mı? Eğer öyle olursa tur altayan F.Bahçe olur. Ama doğrusu bu konuda da pek ümitli değilim. Bence her iki takımımız da elenecek gibi gözüküyor. İnşallah yanılırım.

Şimdilik bu kadar. Türk sporu adına başarılı bir hafta olması dileğiyle....