- Kategori
- Deneme
Biraz dursan keşke
Başın da yoktu, sonun da… bir düş gibiydin, büyüleyiciydi her daim varlığın. Hiç durmadın, hiç kalmadın, biraz bile, bir an bile… Belki biraz dursan her şey daha iyi olurdu. Belki bir kez daha gözden geçirirdik bazı şeyleri. Belki düşünme fırsatımız olurdu. Ama su gibi akıp gittin, geçtin gözlerimin önünden. Seninle birlikte geçti gitti her şey.
Ne çok yalvardım geri dönmen için bazen. Seni tutabilmenin tüm yollarını düşündüm… Ama sen hep kendinceydin, hep bildiğin gibi aktın. Kimimiz seni anlamadığımıza, kimimiz değerini bilmediğimize yandık. Ama, bildik hepimiz senin; tanrının bu oyundaki en sağlam kartı olduğunu. Dertleri getiren olsan da, silendin de cümlesini. Belki bir yalandın; bizim uydurduğumuz… Belki ilaçtın hep bir şeyler getirmesini, bir şeyleri değiştirmesini umduğumuz…
Aslında hep adildin de… Hep eşit davrandın beye de, köleye de… Herkesi ve her şeyi aynı potaya koydun önünde sonunda. “Bir” ettin “Çok”u.
O kadar çok düşündü ki üzerine senin, dünyanın en parlak zekaları. Kimi “Görecelidir, izafidir” dedi, boyutlarına taktı kafayı kimi, kimi “Eğildiğini, büküldüğünü” söylerken, “Sizleri öldüren aslında sadece o’dur.” dedi kimi kutsal kitaplar…
Bütün bunların nihayetinde; sen ne kumlardan yapma, ne dünyanın en iyi ustaların elinden çıkan çarklardan yapma, ne elektronik ilminin son teknikleriyle yapılma şeylere sığdın. Beyhude bir çabaydı, insanın seni kontrol altına alma çabası. Aktın, değiştirdin her şeyi gönlünce, bildiğince…
Ahh, “Zaman”, hiç durmadın, hiç aldırmadın bana, bize… Biraz dursaydın, biraz dursan, hiç olmazsa bazen bize, bir kez dahi olsa, “geriye dönüş şansı” versen keşke…
D. Dara KILINÇ