- Kategori
- Deneme
Birkaç günlük karmaşa. Biraz oradan, biraz şuradan, biraz da buradan...
En son dedim ki:
Bir taşla beş kuş!
Bir küçük taş atsam politikacılarının başına... /Mahsuscuktan./
Tam isabet sağlasam... /Gerçekten./
O taş onların başından sekip, ballı kaymaklı bir ihaleyi vursa...
Sekse o taş, ihaleden alınan beton köprünün ayağından,
Doğrudan bir Jaguara çarpsa,
Sonrada arabanın tekerindeki fırlasa o taş,
Yolda yürüyen ahu gözlü mankenin çelikli topuklu ayaklarının dibine düşse...
Manken de o taşı bir tekmeyle boğazdaki bir villanın bahçesine fırlatsa,
Ve Villanın maymunu da, o taşı fırlatıp atsa;
Komşu villadaki pilicin başına...
Offf... Yoruldum!
Başa çıkamam ben kargaşa ile...
En iyisi sahilde iki bira...
************************
En sondan önce dedim ki:
Güneşin oğlu
Güneşin oğluyla tanıştım bugün
Umut ve uçurtma aşığı
Tüm iyi şeyler için
Güneşe söz veren bir adamdı.
Yanarım diye korkmayan biri üstelik.
Kendimden utandım...
************************
Bundan önce demiştim ki:
Devrimcilik geçmiş midir?
Çok acı, çok yenilmişlik
Ve yokluk yaşattı geçmişimiz bizlere…
Ancak o asi ruh var yaaaa,
/Az böyle delikanlılık artık/
Eğilmez bükülmez bir kişilik büyüttü içimizde,
O asi ruhu yaşamaksa hep mutlu etti bizleri
Ondan sonra yaşadıklarımız
Hep eften püften geldi bizlere.
Galiba yaşlılık vehmine kapıldım...
***************************
İlk önce bunu demiştim:
Mayıs yağmurları
/Eskiden Nisan'dı/
Deniz kıyısındayım, efkarlıyım,
Ve bin beş yüz kafaya cıgara çekiyorum.
Deli gibi yağmaya başladı yağmur.
Deli gibi koştum bende
Özlediğim yağmur kokularına.
Topraktan
Portakal ağaçlarından,
Limon çiçeklerinden
Kiraz ve kayısı dallarından
Ve şeftali Ve salkım söğütten damlayan
Yağmur kokusuna koştum.
Ve deli gibi akan dereden
Çıkan yağmur kokusuna koştum...
Sanki sırra ulaştım...
Gördüğüm sırrı bilen anlar,
Toprağın bağrında birleşmişti yüz milyar yaşam.
El birliğiyle yağmur
El birliğiyle rüzgar
El birliğiyle ruh olmuştu.
Bir tek düşünce yalvar yakardaydı
Bir tek yalnız olan insandı.
Galiba uçmuştum...