- Kategori
- Deneme
Birkaç yıl sonraki yazının müsveddesi

"Fikrimce, eğer düşüncelerimizi yönlendirebilseydik, onları şekillendirebilseydik kimse bizim karşımızda duramazdı veya birilerinin karşısına çıkma cesaretine sahip olurduk artık.
O kadar zayıfız ki.. Başaramayız gibi geliyor. Fakat eğer bi amaç edinseydik gücümüz de artardı. İnsanlar anayolda herhangi birilerini takip etmenin sıradanlığını yaşıyor. Bizim gibiler ise ağrı kesicilere, sakinleştiricilere alışmaya başlamış dirençleriyle durduğu yerde sayıyor. Böylesinin kimseye bir faydası olduğunu sanmıyorum. Eğer bir yol çizebilseydik kendimizce, ya da bize uygun, doğru kişinin yolundan gidebilseydik, O kişiyi bulabilseydik mesela! herşey çok daha iyi olabilirdi.."
Son cümlelerini Murat'ın gözlerine sanki ondan bir umut bekliyormuşcasına bakarak söylemişti Aslı. Sahil kenarında bir bankın üzerine oturuvermişlerdi o akşamüzeri. Murat birden afallamış halde sordu;
"Hayır, hayır bir dakika.. Ne demek istiyorsun? Biz kimiz? ya da siz, ne fark ederse işte.."
"Bana bak ve bizi tanı Murat. Biz diğer insanlar gibi davranmadığımız için suçlanan, hatta deli sıfatıyla damgalanmış kişileriz. Onlar gibi gezmediğimiz, onlar gibi konuşmadığımız, onlar gibi yazmadığımız, okumadığımız için toplum tarafından dışlanan küçük bir grup.. Arkadaşlar kendi aralarında buluşur, eğlenir, zaman geçirirler. Biz onlara fazla geliriz veya onlar bize az.. Ya odamızdan çıkmayız genelde ya da tek başımıza kalmayı yeğleriz. Bir nevi insanlardan kaçma çabası.."
"Öyle kişilere verilen isim asosyaldir. Yalnız olmayı severler o kadar."
"Bunun nedenini sorguladın mı hiç? Neden bunu yapıyorlar? Çünkü kafalarının içinde yeterince kişi var ve sürekli konuşuyorlar.. Bazen çok ağır konuşuyorlar. Sürekli dinlenmeye ihtiyacımız oluyor çünkü sesler susmuyor. Düşünceler susmuyor."
Murat o an bir şey söylemek istemedi. Sessizce dalgaları izlediler bir süre.
"Peki şuan ne düşünüyorsun?" diye bozdu sessizliği, Murat.
"Bunları sana anlatmakla doğru yapıp yapmadığımı.. Senin beni anlayıp anlamayacağını.. Daha fazla neler söylemem gerektiğini.."
"Seni anlayamıyorum.. Ne demek istediğini çözemedim henüz."
"Bana neden tuhaf davrandığımı sormuştun. Cevabını vermeye çalıştım sadece. Oradan buralara geldik."
"Bunu sorarken neden acı çektiğini, seni neyin üzdüğünü öğrenmek amacındaydım. Sen ise kalkmış bana bir çeteden söz ediyorsun.."
Çete mi? güldü.. "Anlayamadın.. Hayır, ben anlatamadım. Tanıtamadım kendimi sana. Acı çekiyorum Murat evet, sebebini de bil istiyorum. İlk defa biri bilsin istiyorum hakkımdakileri. Keşke sana daha somut bir şeyler verebilseydim.
Fakat eğer o bahsettiğim yönlendirme, şekillendirme örneğini yapabilseydim, sana daha çok açık şeyler söylerdim. Sana düşüncelerimden bahsederdim. Düşünmek istediğim şeylerden bahsederdim sana."
Son cümlenin ilk kelimelerine dikkat çekmişti bastırarak. Murat boş gözlerle baktı ona. "Belki de melankoliden bahsediyordur" diye geçirdi içinden, en mantıklısı buydu o duruma göre. Aslı bakışlarını yere eğdi. Kısık bir sesle mırıldandı,
"Birkaç sene sonra belki daha iyi tartışabiliriz bu konuyu. Tabi o zamana kadar hayatımdan gitmemiş olursan.."
Ayağı kalktılar. Seni tanıdığıma sevindim dedi Murat, Tanımadın ki diye cevaplandı cümlesi.
"Karmaşıklığını tanımış oldum. Birkaç yıl sonra tanıyacağımdır belki de. "
"Sana kendimi anlatma fırsatım olacak mı?"
"Bunu isterim."
Gülümsediler. Son kelimeleri hoşçakal oldu. Kısa süre sonra tekrar buluşmak üzere ayrıldılar..