Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Ağustos '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Parça parça hep

Parça parça hep
 

Kimsenin gökyüzüne bakmadığı, tek başına yürüyen insanlardan hiçbirinin yüzünde bir mutluluk ifadesi bulunmadığı, meraklı bakışlarımın çevreyi gözetleyip arada bir yola düştüğü sıradan bir gün...

Kasiyer aldıklarımı hesaplarken, dükkana biri girdi, orada bulunabilecek herhangi bir şeyin var olup olmadığı sordu. Sesini duyunca kasaya götürdüğüm eşyalarda olan gözlerim, birden yanımda bulunan 20'li yaşlardaki adamın yüzüne odaklandı. Kalbimin sesini isteyen herkes duyabilirdi o an. Adamın gözlerinde, kaşlarında, dudaklarında gezindi bakışlarım bir süre. Beni yarım dakika sonra fark etmiş olacak, "efendim?" dercesine baktı. "Birine benzettiniz sanırım?" dedi kadifemsi sesiyle. Telaşla çevirdim gözlerimi, başımı önüme eğdim, "yoo.. afedersiniz.." diyebildim. "Bir sorun olmadığından emin misiniz?" dedi, gülümsediğinden adım gibi emindim. Tanrım, böyle bi sesi daha önce hiç duymamıştım ve bir daha duyamayacağımdan da emindim! Sırf onu konuşturabilmek için her şeyi yapmaya hazırdım.. Başımı kaldırıp, "Şey, belki.. birine benzetmiş olabilirim.." dedim, "isminiz ne?" Cevap vermeyebilirdi. Neden versindi ki zaten. Daha fazla güldü, eğer abartıp kahkaha atsaydı o an her şeyi bırakıp koşa koşa kaçabilirdim utancımdan. İyi ki atmadı.

Kasiyer işini çoktan bitirmiş, benim hesabı ödememi bekliyordu. Ben adamın yüzünden zar zor uzaklaştırdım bakışlarımı. Elim çantama gitti, olabilecek en kötü şeylerden biri oldu ve cüzdanı bulamadım. Saniyeler süren arama sonucunda tam çantamdan çıkardım ki, "Erkan.." dedi birden, "ismim Erkan." Öyle dalgınmışım ki, sesini tekrar duyunca irkildim, zaten titreyen ellerimle zar zor tuttuğum cüzdan elimden düştü. Eğilip aldım hemen. Parayı çıkarıp verdim, 'Erkan'a dönüp, "Güzelmiş.. ismin.. isminiz yani.. neyse.." demeye çalıştım, insan 2 dakika içinde kekeme olabiliyormuş.

Paketleri alıp çıkıyordum ki, "senin ismin ne?" diye sordu. Yüzüne baktım yine. Çapkınca bir bakış vardı gözlerinde. Sesine olan zaafımı anlamış gibiydi, kendini çok yakışıklı sanıyor da olabilirdi ki bu bi gerçekti.

"Elif." dedim. Net. Kesin. Sade bir "Elif."

"Memnun oldum Elif.." Ceketinin cebinden bir kağıt çıkardı, kasada duran kalemlikten bir kağıt alıp birşeyler yazdı. Sonra bana uzattı, "Eğer istersen daha sonra tekrar karşılaşabiliriz." dedi gülerek. Keşke geveze biri olsaydın da seni daha çok duysaydım şu kısacık zamanda diye geçirdim içimden.. Duymadı.

Üzerinde telefon numarası yazan kağıdı aldım, hoşçakalın diyerek dükkandan çıktım.

Onu bir daha aramadım.

 

 
Toplam blog
: 30
: 503
Kayıt tarihi
: 27.02.11
 
 

Hayatı film gibi yaşayan, başından dert eksik olmayan, durup dururken ağlayabilen ama herşeye rağ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara