Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '07

 
Kategori
Gelenekler
 

Birlikle güzeldiler

Birlikle güzeldiler
 

Nisan yağmurları durulmaya yüz tutup ta mayıs kokuları gelmeye başladığında hıdırellez için hazırlıklar da yapılmaya başlanırdı. 5 mayıs akşamından 6 mayıs akşamına kadar sürecek bu çok özel gün için börekler, poğaçalar, kekler, kurabiyeler pişer, sarmalar sarılır ayrıca gece yakılacak ateş içinde çalı çırpı, tahta parçaları, sebze kasaları, eski eşyalar, kırık sandalye masa parçaları toplanırdı. İlk gece yemekler erkenden yenir her sokakta ateşler yakılırdı. Tef, dümbelek hatta tepsi arkaları çalınır, şarkılar türküler söylenir, oyunlar oynanırdı. Genç kızlar, delikanlılar ateşten atlar, dilekler tutarlardı. Gençler, aşklar, sevdalar, sevdalılar, eğlence, gülmek, söylemek, birbirine caka satmak, göz süzmeler, saç sıvazlanıp işaret etmeler, savrulan saçlar, havalı yürümeler, yükselen alevler, uçuşan kıvılcımlar ne harika ne büyülü bir gece olurdu. Başımızın üstündeki yıldızların ışıltısı da ayrı bir güzellik katardı geceye. Tüm kışın soğuğuna inat o gece hafif bir serinlik olur ve insanlar kalın giysilerden kurtulmuş olmanın verdiği bir özgürlüğü de yaşarlardı. Herkes dur ağaçlarına bakardı, dutlar tomurcuklanıp yaprağa durmuş mu diye, yaşlı teyzeler bilmiş bilmiş “ dutlar giyinmeden insanlar soyunmaz “ derlerdi. Hıdırellez kıştan yaza bir dönüm noktası gibiydi. Hıdırellez’den sonra kışlıklar kaldırılır, yazlıklar çıkarılır, sobalar sökülür, her yer boya badana olur, kıyı köşe yapılan ev temizliği ile her yer mis gibi bahar kokardı. Mayıs gülleri açar; pembe, kırmızı, sarı, güvez, beyaz.. hanımeller, şakayıklar, menekşeler, kokular birbirine karışıp baş döndürürdü. Bütün kış yapan yağmurlardan sonra hava masmavi ışık ışık, meltem okşar her yeri ılık ılık. O masmavi pırıl pırıl havada minik minik, tombik bulutlar meltem eşliğinde dans eder gibi piyasa yaparlardı. Ah o güzel havalar; ben o güzel havalarda baharı derin derin solur, radyoda Erkin Koray şarkılarıyla aşık olurdum. Erkin baba bir org çalar bir gitar, söylerdi şelaleden akan billur sular gibi harika sesiyle, gelde aşık olma.

Hızır ile İlyas Peygamberler, tan vakti deniz kıyısında Hıdırellez günü buluşurlarmış. Koca arayan genç kızlar, ev isteyenler, iş isteyenler, çocuk isteyenler, oğlanlarına hayırlı bir gelin isteyenler, asker yolu bekleyenler, hasretine kavuşmak isteyenler, muratlarını, isteklerini arzuhal denilen duanın arkasına yazarlar, sabah gün doğmadan denize gidip atarlardı. Bir gece önce gül ağaçlarına bağlanan murat çaputları, sabah yelinde hafif hafif sallanır, gül ağaçlarının altında kiremit kırıklarından evler, arabalar yapılır dualar edilirdi. Ah o çapkın balıkçılar; denize atılan arzuhalleri okuyup dalga geçip gülerlerdi. Deniz kıyısında gezinip duymasını bilen kulaklar, o kahkahaları hala duyabilirler. Kalın, tok, muzip, pür neşe…

Genellikle öğleden sonra kadınlar, çoluk çocuk, bütün konu komşu, eş dost, arkadaş toplanır, özene bezene hazırlanmış kekler, kurabiyeler börekler, peynir, zeytin, haşlanmış yumurtalar, köfteler, sarmalar, kızartmalar torbalara konur; çay bardakları, çaydanlık, gaz ocakları, sofra bezleri, kilimler minderler, toplar ipler alınır, herkes bir şeyleri taşır güle oynaya gidilirdi seyran yerlerine.Zeytin ağaçlarının altına serilir kilimler yazgılar, dallara kurulur salıncaklar. Fatma hanım teyze alır eline tepsiyi başlar arkasını çalarak bir türküye “yine yeşillendi fındık dalları acep ne olacak yarin halleri” kadınlar el çırpar, bir ağızdan söylenir türküler. Ocaklar yakılır çaydanlıklar konur ateşe, o demlenedursun Selma abla kalçasına bağlar bir yemeni, parmaklara iki tükürük, döner ortada neşesini tüm insanlara bulaştırarak “çadırımın üstüne şıp dedi damladı, allah canımı almadı almadı” kıvrılır beller atılır göbecikler. Oh gel keyfim gel vur patlasın çal oynasın. Bir neşe bir gülmek bir söylemek, kahkahalar bağırış çığırış, at kendini papatyaların içine mis gibi yumuşacık çimenler, otlar, gelincikler, yıldız çiçekleri. Yıldız çiçeklerinden başımıza taç, papatyalardan boynumuza kolye yaparız.

Hep birlikte toplanan derlenen çiçekler

Hep birlikte söylenen şarkılar

Hep birlikte yapılan eğlence

Hep birlikte pişirilen , yenen yemekler

Hep birlikte içilen çaylar

Hep birlikte salıncaklar, toplar , oyunlar, ip atlamalar

Hep birlikte eş, dost, konu komşu, ahbap, arkadaş

Hep birlikte, hep birlikte, birlikle güzeldiler...

 
Toplam blog
: 7
: 928
Kayıt tarihi
: 27.10.07
 
 

Sağlık Müdürlüğünden daktilograf olarak emekli olalı 15 yıl oldu. 10 senedir yine ibir sağlık kurulu..