- Kategori
- Deneme
Biten Askerlik mi?

Evet... Galiba bitti.
Bir buçuk yıllık askerlik macerası; acısıyla tatlısıyla sona erdi. Beş Şubat günü resmi olmasa da sonlanan askerlik, çok fazla bir yenilik getirmedi. Çok şey de getirmedi ama çok şeyimi götürdü.
26 Kasım günü otogarda ağlayarak uğurlayanlar vardı. Döndüğümde kimsem yoktu.
Hepimiz insanız; yaşanmışları, yaşanan yerde fark edebiliyoruz.
Puslu Ankara havasında hissedilmeyen yalnızlığın kokusu Antalya'nın ılıman ikliminde baş döndürüyor.
Sağ yüzük parmağımın çevresindeki soğukluk, eksi onbeşte bu kadar hissedilmemişti.
Ta ki o otogara gelene kadar...
Kendimde fark ettiğim kimi değişiklikleri de paylaşabilirim.
Askerlik öncesinde göre daha fazla asosyal, daha fazla sıkılgan ve eleştirici oldum. Fakat karşımdaki insanlarda acımasızca kullandığım eleştiri hakkını kendime de uygular oldum.
Kendimi vicdan mahkemesine sürüyorum. Yargılıyorum... Çoğunlukla suçlu görüyorum.
Belki de yaşanmış çoğu şeyin suçlusu benim...
Kıymetim bilinmedi diğe haykırdım ama ben de pek kıymet bilemedim.
Kabul ediyorum...
Yirmi bir yıllık yaşantımda kırdığım, üzdüğüm onlarca insan var.
Fakat birisi var ki, evet ben onu çok kırdım.
Gözlerine zar zor bakabildiğim anlarda bunu gözlerinde görebiliyorum.
Geri dönülmesi imkansız, telafisiz yollardan geçtik biliyorum.
Kabullendim.
Ama durup durup özür dilemek içimden geliyor...
Ve kırdığım herkesten, özellikle bir kişiden özür dilemeyi ömür borcu sayıyorum...
Askerliktir, vatan borcudur. Her erkek yapar...
Bunun duygusal kısmı zorunlu gurbetin acısıdır.
Annenden, babandan ve sevdiğinden ayrı geçen onca ay...
Ve kopuşlar... İstemeden
Özür dilerim kırdığım herkesten
Geri dönmek mümkün olmasa bile özür dilerim.
Hep siyaset mi yazmak gerek
Hayat da bir çeşit siyaset
Yönetmeyi bilmezsen
Etmezsen cesaret
Sevdiklerine birer birer veda et...