Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Biz ezik değiliz

Biz ezik değiliz
 

Yaratıcılık, azim ve başarıyı örnek alacağımız kişi.http://img508.imageshack.us/i/ererrlw6.jpg/


Yazamadım bir süredir, dolmuşum sanırım biraz dökeyim ve azıcık siyaset yapayım dedim. Her ne kadar siyaset okup (Çin Tarihi ve Siyaseti) sahneye çıkanı ne kadar dinlerler ya orası başka mesele, sahnede olmak ile siyasetçi olmak arasındaki fark sanırım şu: Benim oyunum ve sürem bittiği zaman inip diğer sahneye çıkacakları destekliyorum. Politikacılar ise sahneye çıkmayı biliyor fakat asla inmek istemiyorlar. Tayvan'da sahne ve televizyonda yolculuğum çok şükür gayet iyi gidiyor, bu aralar bir dizi çekimiyle uğraşıyorum. Zaman buldukça da blog yazılarım ile görüşlerimi, hayallerimi, eleştirilerimi dünya ile paylaşıyorum.

Bugün yazmak istediğim konu, kafayı uzun süredir taktığım hatta artık bozma seviyesine gelecek olan yaratıcılık ve üretim ile alakalı. Sonuç olarak ise ekonomiye yani bir başka deyişle cebimize bağlanıyor. Öyle matematiksel bir yazı yazacak kadar hesap kitaptan pek anlamam o yüzden göz görür el yazar metodunu kullanarak karalıyorum yazımı. Hepinize iyi okumalar.

Bugün gazetelerde Peugeot başkanının Türkiye sitemini okuyunca geçtiğimiz günlerde basında yazan bir haberi yazacağımı ama sonradan okul ve sahne arası koşturmadan zaman ayıramadığımı hatırladım. Bu sabah zamanı bulmuşum kaçırmak istemedim ve hemen sarıldım klavyeme, konumuz Mister Brown yada Mister Lee'nin ürettikleri ürünleri nasıl çatır çatır dünyaya sattıkları ve bizim hala bunu gerçekleştirememiz üzerine.

Geçtiğimiz hafta basında çıkan bir yazıya takılmıştım, çıkan yazı bir haber başlığıydı ve aynen şöyleydi. " Gölcük'te doğdu Hollywoodlu oldu" dedim ki "Vay be Türk genci ya da bir oyuncusu Amerika'da başarılı oluyor." Başlık olarak harika bir haberdi, gelgelelim haberin içeriğine. Aynen yazıyorum. "Ford'un Gölcük'te üretilen modeli Amerika'da bir sinema filminde kullanıldı." Üfff, başarıya bak, Henry Ford okusa ağlayacak sanacağız, yahu arabayı üreten adam Kayseri'den mi de seviniyoruz? Elin yabancısı dünyanın her yerinde üretiyor arabasını sonra kafasındaki planlara göre pazarlıyor, biz Türkiye olarak 2010 senesinde bunla mı gurur duyuyoruz? 21.yy da yakaladığımız başarı bu mu yani? Çin basını o zaman sabahtan akşama kadar haber yapması lazım, neredeyse Amerika'da film çeken yıldızları üretip satacaklar adamlar dünyada fırtına gibi esiyorlar ve kendi markalarını da yaratmaya başladılar.

Bu haberi okuduktan sonra ezik bir durum oluştu gönlümde, Ford üretmiş biz gurur yapmışız. Televizyon programlarımıza gelen yabancılar içinde böyle seviniyordu bir ara yapımcılar. O geldi bu geldi diye, sanki bedava geliyor. Parayı verirsen senle okey bile oynar Brad Pitt hatta biraz daha verirsen George Clooney'de yancı olur, çay falan getirir arada. Şaka bir yana, Bugün Atatürk bu haberi okusaydı sanırım kederinden ağlardı. Elbette ki ülkemizde bu tip üretim yapan yabancı firmaların olması güzel ama hiç mi öğrenmedik yıllaca bu arabaları yapa yapa kendimiz de marka değeri olan dünyada bilinen birşeyler üretip satalım yabancılara? hani çok mu zeki bu adamlar, nedir bu sır? İki Atom bombası yemiş ada ülkesi Japonya, 2. Dünya savaşında yerle bir olmuş Almanya, 20 sene öncesine kadar kapısız tuvaletleri kullanan Çin'in mi bizden fazlası var? Bir düşünelim bakalım.

Gerçi üretmeye kalkanları da hatırlıyoruz. Bir ara sizde hatırlayacaksınız Fadıl diye biri vardı sonra milletvekli oldu araba üretmeye kalkmış sonra Jet olup piyasayı jetlemişti. 2010 yılına Fadıl gibi ülkemizde dolanan ve bir de siyasete giren kişilerin katkıları sayesinde yıllardır böyle elin arabasını ürettik mangırarı mis gibi verdik. Sonunda elalem aya gitti, uzayda yürüdü bizde öylece baktık. Ben bir Türk evladı olarak bunu sindiremiyorum. Yarın fabrikasını sökse benim arkadaşımın babası ya da bu memleketin evladı işsiz kalacak, bu habercinin yaptığı haber bak.

Peugeot başkanı da bugün gazetelerde sitem etmiş Türkiye'de ki ÖTV oranlarına. Adam haklı olarak ÖTV'ye dokundurmuş, haksız mı? sonuna kadar haklı bence, araç fiyatları Türkiye'de gerçekten aşırı yüksek, Avrupa'dan %37 fazla ödüyormuş Türk vatandaşı, başkan esprili bir şekilde soruyor " Türkler Avrupalıdan zengin mi?" nerede o günler, işsizliği % 16 diye okudum geçtiğimiz günlerde içim yandı. Birçok üniversite mezunu ne yazık ki açıkta geziyor. Tayvan'da petrolün P harfi yok, bugün petrol çıksa adamlar bu ne diyecekler, durum böyle ama gel gelelim benzinin litresi 1 dolar.

4 seneye yakındır Uzakdoğu'da yaşıyorum, belki sahnede televizyonda iş yapıyorum benimle alakası yok neden siyaset yapıyorum diye düşünenler olabilir, ben Türkiyemin ekmeğini yemişim yıllarca sonra ülkemde çarpıklıkları yazmayacaksam ve vur dibine kahkahanın yapacaksam bu biraz acımasızca olur diye düşünüyorum. 4 senedir Türkiye'den uzakta sahne ve televizyonda uğraşıp duruyorum güzel bir kariyer yaratayım hem ülkemi hem de geleceğimi daha renkli yapabilmek için. Bunun yanında memleketime uzaktan bakınca oluşan manzarayı ne yazık ki üzülerek izliyorum. Atını alıp Üsküdar'ı geçene zaten sorun yok, onun da bu işlerde zaten bezi yok o ayrı. Üsküdar'ı bırak Avcılar'ı geçememiş milyonlarca insanımız ne yapacak onları düşünmek lazım. Birçok tanıdığım sakın geri gelme diyor. Duyanda ülkeyi 3. dünya ülkesi sanacak, Yabancıya Welcome to Turkey bana Don't come to Turkey. Bu ne yaman çelişki. Senelerin sonunda Türkiye'den kaçmaya çalışan bir insan topluluğu yaratmışız haberimiz yok. Ne kadar acı dimi? "Gelme sakın" diyen insanların umutsuzluğu.

Bugün geriye bakıyorum, Türkiye orada tüm zenginliği ve güzelliği ile duruyor ama kimse kusura bakmasın ama ne yazık ki yine kendi aramızda yaşayanlar bu güzelliği heba ediyor. Ekonomi okumadım matematiksel bir analiz yapamıyorum ama geçtiğmiz 4 sene de öyle ahım şahım bir kalkınma göremiyorum. Kendi kendime soruyorum. Ben Uzakdoğu'ya geldikten sonra geçen bu 4 sene içerisinde dış borç mu azaldı? Uluslararası firmalarımız dünyaya kendi markalarımızı mı sattı? İhracat mı İthalatı geçti? AB mi önümüzde eğildi? Trafik kazaları mı azaldı? Türkiye olarak kendi Televizyon programlarımızla mı keyiflendirdik izyeyiciyi? ya da bir Türkiye markası mı oluştu dünya da? ne yazık ki bu sorular uzar gider. Moraller daha çok bozulmasın burada kesiyorum ve yazıma devam ediyorum.

Manzara bu durumda iken kimse kimseyi kandırmasın, ülkemde yaşayan ve işini tüm içtenliği ile yapan insanlar elbette ki var ama artılar ile eksileri karşılaştırdığımız zaman eksilerin bolluğu beni ve benim gibi düşünenleri üzüyor. Eksilerden geriye kalanda ise 2010 senesinde Ford arabasının üretimiyle gurur duyan bir Türkiye manzarası oluyor. Ben biraz negatif düşünüyor da olabilirim, yani memlekette işler tıkırında, üretim had safhada, ihracat patladı, genç ve dinamik insanlar siyasette de olabilir ve benim haberim olmuyor olabilir. Sizce? Hani durum böyle ise beni uyarsınlar da bende gözümü açayım.

Neyse bu süre içerisinde çok şükür ki, Nuri Bilge Ceyhan, Semih Kaplanoğlu ve yurt dışında kısıtlı imkanlar ile mücadele veren diğer yaratıcı isimler çıktı. Kısıtlı imkanlarına rağmen var olmayı başardılar ve hayallerinin peşinden giderek başarıyı yakaladılar. Onlarda olmasa kimsenin bizi sallayacağı adımızı pek anacağı yok gibime geliyor.

Değerli dostlar gördüğünüz ve sizin benden çok daha yakından takip ettiğiniz ülkemde 2010 yılı şu anda bu şartlar altında geçiyor. Buraya bizim bloglarımız yazılır unutulur gider, belki böyle binlerce yazı yazılıyor haberimiz yok ama şu çok açık ki biz üretmedikçe yabancıdan almaya, elde olanı yabancıya satmaya alıştıkça kaybeden bizim ekonomimiz ve vatandaşımız oluyor.

"Türk milleti çalışkandır, zekidir." diyen ulu önder Atatürk'ün sözleriyle veda etmek istiyorum. Bu çlışkanlığı yeniden yakalamak ve dünya da üst seviyelere gelebilmeyi arzuluyorum.

"Yaratıcılığın varolduğu, genç isimlerin bir bir üreterek Türkiye'yi geleceğe uçurdukları bir ülke hayal ediyorum."

Bu arada karnım acıktı, burada arabamız yada elle tutulur ürünlerimiz yok ama kazara Türkiye'den gelen Sarella tarzı bir çikolata bulmuş bir ağabeyim bana vermişti onla kahvaltı mı yapayım.

Uzakdoğu'nun şirin memleketi Tayvan'dan hepinize sevgilerimle,

Uğur Rıfat Karlova

www.rifatkarlova.com

 
Toplam blog
: 180
: 4193
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Kariyerini Uzakdoğu sahne ve televizyonlarında geliştiren  sunucu, şovmen, yazar, oyuncu Uğur Rıf..