Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Ekim '12

 
Kategori
Deneme
 

Biz hep çocuktuk

Biz hep çocuktuk
 

içinizdeki çocuğu yaşatın!


“İçimizdeki çocuk”, hep küçük kalan yanımız…

Hayata daha sıkı sarılmamızda, enerjimizi taze tutarak cesaret gösterileri yapmamızda belki de en büyük etken!

Yerine göre olgun davranıp, yerine göre günümüze renk getirecek yaramazlıklar yapmak, basit hatalar yaparken, bir çocuk edasıyla kızaran bir yüz ve bakışlardaki mahcubiyet… Ansızın gelen çılgın istekler…

Hiç mi canınız lunaparka gidip çılgınlar gibi eğlenmek istemiyor? Küçük bir çocuğun elinde gördüğünüz pamuk helvası, tozpembe hayallerinizi zihninizin derinliklerinden çekip gözünüzün önüne getirmiyor mu yeniden?

Hayatı henüz anlamaya çalışan, masumiyet kokan saf bir çocuğun gözlerindeki meraklı bakışları gördüğünüzde yeniden çocuk olmak, aslında yaşayamadığınız çocukluğunuza geri dönüp dünyayı yeniden keşfetmek istemiyor musunuz?

Hem de en çocuksu, en güzel en yalın yönleriyle; eksiksiz bir şekilde… “Biz hiç yaşamadık ki” sözcüklerinin gölgesinde kalan buruk yanınız size acı verirken…

Torunlarıyla vakit geçiren büyükanne ve büyükbabaların bile yeni aldıkları oyuncağı kurcalarken gözlerinin parladığına eminim.

Ne yazık ki birçok insan yaşayamıyor bu en nadide zamanları. Belki yaşam şartlarından ötürü, yaşıtları oyun parkına veya okula giderken, eve ekmek parası getirmek zorunda kaldıklarından ya da çocukluk yapamayacak kadar kendini aşan sorumluluklar yüklendikleri için, o hiç besleyemedikleri çocuk ruhları küskün kalmıştı. Çünkü hep açtı. Gelişimini tamamlayamadı. İşte bu yüzden, bedenimiz ne kadar büyüse de yaşımız ilerlese de, bizi ansızın yoklamaya, mahrum bırakıldığı ilgiyi görmeye ihtiyaç duyuyor bir yanımız.

Çocukluğunu tam anlamıyla yaşayan insanların içinde ne bir ukde kalmıştır ne de doldurulmayı bekleyen bir boşluk. Her şeyi zamanında yaşamış olmanın verdiği tatmin ve hakkını vermiş oldukları anılarının huzuruyla geriye dönüp tebessümle bakabiliyorlar.

Evet, birçok şeyi yaşayamıyoruz ve zaman hepimizden önce davranıp koşarak ilerliyor. Biz yetişemiyoruz. Maalesef zaman makinemiz de yok. Ne zamanı durdurabiliyor ne de geçmişe geri dönebiliyoruz. Ancak çocuk sahibi olunduğunda onlarla beraber tecrübe ediyoruz bize ilginç gelen birçok şeyi.

Yine de hiç bir şeye geç kalmış değiliz. Hala nefes alabiliyoruz. Şimdi size deli saçması gelse de hala vaktiniz varken, unutun yaşınızı takılmayın rakamlara, aynadaki görüntünüze. İçinize kulak verin, hissettiklerinize. O küçük ruhun katili olmayın. Biz onunla daha verimliyiz. Tadını çıkarın hayatın ki hiçbir şey içinizde kalmasın.

 

‘İçinizdeki çocuk’ hiç ölmesin!

 

 
Toplam blog
: 19
: 2629
Kayıt tarihi
: 13.02.12
 
 

1988, Bursa doğumlu. En büyük tutkusu kitaplar. En büyük ihtiyacı yazmak. Hayatta bütün fikirleri..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara