Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '13

 
Kategori
Deneme
 

Korkmak ayrı, korkaklık ayrı...

Korkmak ayrı, korkaklık ayrı...
 

Korkma! Çünkü korkarak gidebileceğin bir yer yok senin.


Günlük yaşamda en çok karıştırılan kavramlardandır; korkmak ve korkaklık... Oysa Korkmak ayrı, korkaklık ayrı... İkisi birbirinden çok farklı... Şöyle ki... 

Korkmak insani bir duygudur. Korkaklıksa insanın kişiliğinden, yaşam tercihlerinden kaynaklanır. Korkaklık bireysel bir savunma mekanizması, cesaretten yoksun olanların, risk almaktan uzak durmasıdır.

Korkak, kendini yalnızca korunmaya adar, maddi ve manevi kaybını ne kadar azaltabileceğini düşünür.

Korkmak herkesin başına gelebilir. Etten, kemikten olan her canlı korkabilir. Korkaklıksa korkunun kişiyi hiç terketmediği duygu durumudur. Kişinin varlığını, potansiyelini sürekli görmezden gelmesi, sürekli inkar etmesidir.

Korku dozunda yaşanırsa insanı tetikte tutar, ihtiyatlı davranmaya iter. Korkaklıksa her zaman aynı şeyleri  emreder gizliden gizliye... " Geri çekil! Ya yenilgiyi kabul et, ya da şimdi, hemen teslim ol! "

Korku kişiyi tedirgin eder belki... Ama tedirgin olsa da korkan insan, çare arar sürekli... İçine düştüğü  durumdan kurtulmanın makul, mantıklı bir yolunu düşünür; soğukkanlılığını koruyabildiği ölçüde. Ancak korkak, tek bir  içgüdüsüne teslim eder yüreğini her daim... Kaçmak, kaçmak, kaçmak...

Korkuyu itiraf etmek, korkaklığıysa inkar etmek kolaydır. Cesur, korktuğunu rahatlıkla itiraf ederken;  korkak, ruhuna korku dağları salanı ya inkar eder ya da yalandan küçümser.

Tuhaf bir çelişki gibi gözükse de bence cesaret, korkunun en ilerlemiş, en zirve yapmış halidir. İnsan öyle korkar ki bazen, saldırmaktan, deli cesareti göstermekten başka yolu  kalmaz.  Korkan, kendini savunurken kurtuluş umudunu hep yüreğinde taşır. Klasik bir korkaksa her sıkıştığında hep aynı refleksi gösterir bıkmadan ve usanmadan... Beyaz bayrağı gönderin en tepesine, mümkünse, taaaa gökyüzüne çekmek!...

İnsan isterse tüm korkularıyla baş edebilir. Çok kolay olmasa da tüm korkularıyla yüzleşebilir. Tüm korkularını yenebilir.

Korkaklığınsa tedavisi çok da mümkün değildir ya da bu tedavi, sonsuz bir azim ve sabır gerektirir. Korkmak anlık bir duygu durumudur. korkuya neden olan durum geçtiğinde; insan rahatça yaşamına dönebilir. Korkaklıksa neredeyse bir kişilik özelliği, karakter belirleyicisi olduğundan; yaşadığı sürece insanı gölgesi gibi takip eder ne yazık ki.

Bir insanın korkmasından daha doğal ne olabilir? Esas " Ben hiçbir şeyden korkmam! " diyen yalan söyler. Unutma! Korktuğun kadar, korkuların kadar insansın. Sen korkularını değil, korkuların seni yönetiyorsa; işte o zaman dikkat et. Her an korkağın biri olabilirsin. Ne demiştik? Korkmak ayrı, korkaklık ayrı... Değil mi?

Korkakların gidecek yeri, korkaklığın yeri, yurdu, vatanı yoktur. Bu hayatta ancak cesaretin kadar varsın. Cesaretin kadar insansın. Cesaretinin seni götürebildiği yere kadar gidebilir, cesaretin kadar özgürleşebilir ve hiç şüphesiz ki, ancak cesaretin kadar yaşayabilirsin.

Her ne kadar dört bi yanını ölümler, savaşlar, afetler, hastalıklar sarmışsa da dünyanın...

Korkma! Çünkü korkarak gidebileceğin bir yer yok senin.

Varsa cesaretin, hadi git bakalım. Yolun açık olsun. Yoksa cesaretin, her zaman bulduğunla yetinecek, yaşamın boyunca sana emredileni yapacaksın. Asla hür, asla özgür ve asla kendin olamayacaksın. 

Üzgünüm ama... Bu oyunun kuralı böyle...

Not: Yazıda kullalnılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..