- Kategori
- Sivil Toplum
Biz İKD' yi çok sevmiştik
Geçtiğimiz günlerde Bodrum da sakin, duygusal, heyecan dolu ve bir o kadar anlamlı bir etkinliğe katıldım.
VE HEP BİRLİKTE KOŞTUK isimli Türkiye tarihinin belki de en güçlü kadın örgütü İlerici Kadınlar Derneği’nin kuruluşundan itibaren tarihi geçmişini anlatan kitabın, ikinci baskısının tanıtımıyla ilgili özel bir toplantıydı.
Sevgili Yüksel Selek ablamızın öncülüğünde gerçekleştirilen bu toplantıya kitabı hazırlayan Semra Ulusoy İzmir’den, Sevinç Öztaş İskenderun’ dan gelip katılmışlardı.
İlerici Kadın hareketinin içinde yer almış, o dönemin tanığı olmuş az sayıda kadının arasında benim gibi birkaç erkek de izleyici olarak bulunmuştuk. Ancak genlerimizden gelen bir alışkanlıkla yine en fazla biz erkekler konuştuk.
nerede o siyah etekli, atkuyruklu kızlar……………………
“toplantıda herkes çok heyecanlıydı, bir zamanların uzunca siyah etekli, atkuyruklu genç kız ve genç kadınlarının yerini, döpiyesli, hafif kilolu, hafif makyajlı, bir kısmının saçına belli ki kuaför eli değmiş, bir kısmı ise kırlaşmış saçlarıyla orta yaşlı “bayanlar” almıştı. Boyunlarındaki kırmızı eşarpların yerinde şimdi okuma gözlükleri sarkıyordu. Ama geçen zamana inat, birbirlerini tanımakta hiç de zorlanmadılar. Tekrar bir araya gelmek, muhteşemdi doğrusu… hele böyle bir amaç için, harika bir şeydi bu…Sarılmalar, gözyaşları “nerelerdesin, ne yapıyorsun” lar. Bu arada çocukların büyümüşlüğüne inanamaz bakışlar. Toplantı biraz geç de olsa sonunda başladı. Sesler duygulu, öneriler heyecanlıydı. Kararlar çabucak alınıveriyordu. 20.Kuruluş yıldönümünün kutlanması ve böyle bir kitabın hazırlanması fikri benimsendi, hemen oracıkta kitap için isteklilerden bir ekip oluşturuldu…..”
Kitabın hazırlanmasına nasıl karar verildiğine ilişkin kitaptan bir alıntıydı yukarıda yazılanlar..
Aslında onlar; bazı şeyleri hatırlayıp bir araya gelmemişlerdi, bir araya geldikten sonra hatırlamaya çalışmışlardı.
12 Eylül, anıların fotoğraflarda bile yaşamasına olanak tanımamış, çoğu yakılıp yırtılmış, atılmıştı. Buna rağmen olağanüstü bir fedakarlık ve çabayla bir avuç yaşlanmamış ama yaş almış kadın, tarihe ışık tutacak bu muhteşem kitabı hazırlamışlar. Emeklerine, yüreklerine sağlık……
1975 yılında kurulup 12 Eylül askeri darbesine kadar faaliyetlerini sürdürmüş olan İKD, Türkiye de ilk kez örgütlü kadınların neler yapabileceğini dosta düşmana göstermiş, çok özel, çok etkili bir kadın hareketiydi.
Bugün mevcut iktidar partisinin yapmaya çalıştığı, kadınları evlerinde örgütleme fikrini ilk kez hayata geçirmiş, kadının özgürleşmesi ve farkındalık yaratması konusunda çok önemli işler başarmıştı.
Kitapta İKD nin çalışmalarından ve süreç içerisinde yaşadığı değişim ve gelişimden ilginç örnek ve anlatımlar var.
Bunlardan biri de Bodrum’la ilgili ve yaratıcı eylem biçimlerine örnek olacak çok önemli bir deneyim diye düşünüyorum. Bu nedenle de kitaptan olduğu gibi aktarıyorum.
“1979 Ağustos ayı. İKD’nin faaliyetlerinin sıkıyönetimce durdurulmasının üzerinden üç ay geçmiş, bunu protesto etmek için iki hafta önce İKD SUSTURULAMAZ diye Ankara’ya yürümüştü. Çeşitli yaşlarda 20 nin üstünde kadın, çeşitli şehirlerden gelen otobüslerden Bodrum garajına indiler. Ağustosun kavurucu sıcağında ağır bagajlarını sürükleyerek Bodrum TÖB-DER(Türkiye Öğretmenler Derneği) binasına yöneldiler. Büyük çoğunluğu Bodrum’a ilk kez geliyordu. Kendilerine Bodrum da çılgın bir yaz tatili geçirmeye gelen bir kadın grubu havası vermeye çalışanlardan en gençleri İKD bölge sorumlularıydı Daha geçkince olanları ise İKD merkezinden 15 günlük eğitime katılmak için toplanmışlardı.Bagajlarını bunca ağırlaştıran ise eğitim için okumaları önerilen kitaplar, notlar ve eğitimde kullanılacak teksirlerden başka bir şey değildi. Gerçi hepsi birer mayo ve deniz havlusu getirmeyi de ihmal etmemişlerdi. Ne de olsa dikkat çekmemek ve çevreye uyumlu olmak zorundaydılar. Ve ne de olsa aylardan ağustos ve yer Bodrum’du.”
15 gün boyunca evden bozma bir pansiyonda kalan İKD li kadınlar kimi zaman TÖB-DER binasını, kimi zaman da şehir merkezindeki bir okulun dersliklerinden birini okulun hademelerinden birinden bir şekilde alınmış anahtarlarıyla gizlice açıp kullanmışlar.
Kadınların bu çalışmalarına kuşkusuz o dönem öğretmenleri ve kimi gençler destek vermişler hatta bir tekne onları her gün denize götürüp getirmişti.
Kuşkusuz sıkıyönetim koşullarında cesaret, kararlılık isteyen, inançlı insanların yapabileceği şeylerdi bunlar, tıpkı aynı dönemlerde Adana da bir kısım insanları Belediyenin matbaasında Atlım gazetesi basıp, dağıtmaları gibi.
Şimdilerde Pazar yerlerini dolaşıp çiçek ve broşür dağıtan kadınları görünce o yiğit kadınların yaptıklarını daha iyi anlıyor insan.
Evini, ailesini, çocuklarını ihmal ederek, her türlü zorluk ve tehlikeye karşın o güç koşullarda demokrasi mücadelesi içinde yer alan, kimi zaman özgürlüğe doğru hep birlikte koşan, kimi zaman fabrikalarda grev gözcülüğü yapan, kimi zaman cepheye silah taşır gibi, kadınların olduğu her yere yayın taşıyan, kimi günler” bir ekmek, bir politika” diyerek ekmeğinden bile vazgeçen analarımıza, bacılarımıza, eşlerimize, İKD li kadınlara selam olsun.
O günleri bilen, yaşayan Bodrum’lu insanlar varsa, onlara da selam olsun.
Bir kez daha eksikliğinizi iliklerime kadar hissettim.
Bir zamanlar Bir İKD vardı. Ve biz İKD yi çok sevmiştik.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 19.05.2015/BODRUM