- Kategori
- Güncel
Biz Osmanlı torunuyuz ya siz?...

Tarih bir gerçektir, inkarı mümkün olmayan bir gerçek hem de... Bizim tarihi gerçekliğimiz de bellidir, ortadadır:
Bizim ecdadımız 1071'de Malazgirt Meydan Savaşı'nı kazanarak Anadolu'yu yurt edinmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti, Rumeli Selçuklu Devleti, çeşitli beylikler ve nihayet Osmanlı Devleti teşekkül etmiş bu topraklarda...
Yani Cumhuriyet'e geçmeden önceki en uzun ömürlü devletimiz Osmanlı Devletidir. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey, Kayı boyundandır ve devlet sancağını Selçuklu'lardan devralmıştır.
Aslında Cumhuriyeti kuranlar da Osmanlı'nın adamlarıdır. Osmanlı Devleti, içerden dışardan ihanet ve saldırılarla yıkıma uğrayınca, son Osmanlı subay ve devlet adamları yeni bir devlet kurmak (aslında devleti yenilemek) için çaba sarfetmiş, mücadele etmiş ve sonuçta T.C. devletini kurmuşlar.
Yani, Anadolu coğrafyasını bize vatan olarak bırakan "Atalarımız" dediğiniz de Alparslan'dan başlayarak Ertuğrul Gazi'ler, Osman Bey'ler, Fatih'ler, Yavuz'lar akla gelir.
Yani, bu ülkede yaşayan insanlar (millet) olarak kendinize bir "soy ağacı" çıkaracaksanız, bunu yukarda zikrettiğim gibi ta Cennet Mekan Alparslan'dan başlatacak ve günümüze getireceksiniz...
Ecdad bizim kimliğimizdir, kişiliğimizdir; haysiyetmizdir, şerefimizidir...İçlerinde hata yapanlar da olmuştur.. Ya da her birinin faziletleri kadar yanlışları da vardır.
Ama ne olursa olsun ata atadır. Aslı inkar eden haramzadedir ilkesi gereği biz hiç bir şekilde ecdadımızı inkar etmeyiz. Onların hayatından ders alır, daima hayırla yad ederiz.
Cennet mekan Alparslan bize bu toprakların kapısını açmışsa, yine Cennet Mekan Abdülhamit Han, bu toprakların Siyonist-emperyalist ellere geçmemesi için büyük çabalar sarfetmiştir.
Fatih İstanbul'u bize hediye etmişse, Yavuz Sultan Selim, Safevi salgınını önleyerek devletin bütünlüğünü koruma iradesini göstermiştir.
Dördüncü Murat çok içmiş, İkinci Beyazıt esrar çekmiş, Deli İbrahim adı üstünde delilikler yapmış.... Bunlar da tarihin gerçekleri ve bizim ecdadımızın zaaflarıdır. Bu zaaflar onların bizim atamız olması gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Ayrıca, Ecdadımız Osmanlı'nın Türk olmayan kadınlarla evlenmiş olması da asla bizi rencide etmez... Kim anasının saf kan Türk olduğunu iddia edebilir ki... Kaldı ki burada esas olan Atamız'dır anamız değil...
Biz, soyumuzu "baba"ya bağlarız, Yahudiler gibi "ana"ya değil... Ve babalarımızı yargılamayız.
Osmanlı bizim atamızdır. Bize, koca bir ülke, şanlı bir tarih ve hesapsız kültür hazineleri bırakmıştır. Kubbeleri gök kube gibi yükselen, minaleri daima şehadet getiren Süleymaniye, Sultan Ahmet, Selimiye Camileri; Ecdadın ihtişamını dosta düşmana haykıranTopkapı, Dolbahçe Sarayları; estetiğin ve zerafetin uç noktalırına erişmiş Divan şiiri ve bunu inşa eden Osmanlı Türkçesi....
Bunlar bize, tarihe damgasını vurmuş ecdadımızın armağanlarıdır. Onlarla gurur duyar, onların aziz hatırası önünde saygıyla eğiliriz... Osmanlı bizim atamızdır ve biz asla atamızı inkar etmeyiz.
Bu topraklarda yaşayıp da kendini Osmanlı'nın ahfadı saymayanlar da olabilir...O zaman onlar da kendi "ataları" ile gurur duysunlar... Buna da bir şey demeyiz... Örneğin, bu coğrafyada Ermeni'ler yaşar, gerçi çoğu Osmanlı'yı kendi ecdadı sayar ama saymayanlar da kendi Ermeni atalarıyla övünsünler, kime ne?
Ermeni, Rum, Yahudi... Herkes kendi atasını tanımalı saymalı sevmeli... Yukarda dediğim gibi, en kötüsü aslını inkar etmektir, çünkü "ASLINI İNKAR EDEN HARAMZADEDİR"...
Ermeni ol, Yahudi ol, Rum ol, falan ol filan ol... Ama haramzade olma!
İşin aslı budur!
Not: Bu ülkede gündem nasıl dolapçı beygiri gibi dönüp duruyor iki yıl önce yazdığım şu blog'a bakın ve görün:
http://blog.milliyet.com.tr/bana-ecdadini-soyle--sana-kim-oldugunu-soyleyim-/Blog/?BlogNo=389826