- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bize bir hayat lazım

alıntı
Herkes farklı bir koşturma halinde. Dünya telaşı diyoruz biz buna işte.
Kimi geçim sıkıntılarıyla gözünü karatmış, kimi gerçek mutluluğun ne olduğunu sorgulamakta, kimi hakkından gelemediği yaşamın zorluğu içinde oradan oraya savrulmakta.
Ay sonları rutin yoğunluklarım var benim. Öyle ki bazen gazete okuyamadığım zamanlar oluyor.
2-3 gün beynim iş dışında bir şey kabul edemeyecek kadar dolu oluyor.
Dün arkadaşımın telefonunu kapatınca düşündüm. “Yine şehitler, yine kavga kıyametler” dedi.
Sonrasında akşam eve vardığımda haberlere göz attım. Baksan bir dert, bakmasan hiç olmuyor.
Gözü yaşlı insanlar görmeye, ağlayan analara gözümüz öyle alışık ki…
Geçen gün bir başka arkadaşımda Anadolu’nun ne demek olduğunu anlatmıştı bana;
“Şehirler de askere giden babalar, erkek çocuklar çoğunlukla geri dönmediği için “ANA DOLU” denmiş şehir bölgelerine.
Kadınların bir başına, gözü yaşlı kalmaları o kadar eskiye dayanıyormuş ki, o zamandan bu zamana hala çoğu şehir ANA DOLU benim gözümde.
Sonra düşündüm de, bize bir hayat lazım dedim içimden.
Kin, öfke, kavga, hırs ve ölümün olmadığı.
Hayatın tadına varılır biçimde yaşanası hale geldiği.
İnsanların birbirinin kuyusunu kazmak yerine el ele verdiği.
Kardeşliğin hakiki ve ilelebet kalıcı olduğu.
Bize bir hayat lazım; çocuklarının yüzünün güldüğü, anaların ağlamadan yaşayacağı.
Yalan ve riyanın olmadığı, edep ve hayanın kaybolmadığı.