Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '08

 
Kategori
Siyaset
 

Bizim kadınlarımız?

Neyzen Tevfik, 1951 yılında yazdığı “Anladın mı?” adlı şiirinde şöyle der:

“Hicran destanını kendinden oku/ Mecnun’dan duyup da, rivayet etme/ Aşkın Leyla’sını gördünse söyle/ Söz temsili bulup, hikâyet etme! / Yüz bin Leyla doğar âlemde, her gün/ Senin aradığın zevk, sefa, düğün/ Tutacağın işi önceden düşün/ Daha ilk adımda, nedamet (pişmanlık) etme…”

Duydunuz mu bilmem; Osmanlı döneminde yobazlığın tavan yaptığı yıllarda; Mahkeme Kadıları (Hakimleri) bir erkek şahit eksikse, yerine iki kadın şahit olmasını şart koşarlar, ilk mektep (Sübyan Okulu) hocalarının (İlkokul Öğretmenlerinin), şahitliğini de kabul etmezlerdi.

Bunların sebepleri olarak da; “Kadınların aklı kıt ve kısa olur, unutkandırlar; bir yerine iki kadın olursa, olayları birbirlerine hatırlatarak, böylece doğru ifade verirler” diye düşünülürdü? İlkokul hocalarının şahitliğini ise; “Bunlar küçük çocuklarla uğraşa uğraşa çocuklaşmışlardır, olayları da, çocukça anlatırlar” diye kabul etmezlerdi.

İşte zaman zaman, biraz da dinî dayatmalardan kaynaklanan bu uygulamaların, nice haklı ve masum insanı “haksız” hale düşürdüğünü, tartışmaya bile gerek yoktur…

Bizim çilekeş Anadolu kadınlarımız bu sıkıntıları aşarak, laik ve hukuk devleti olan “Türkiye Cumhuriyeti” kurulunca bu saçmalıklardan kurtulabildiler. 1934 yılından sonra “Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı, Miras Hakkı” da verilince, geçmişte yaşadıkları baskılardan bir nebze olsun kurtuldular. Bugün, birçok yeni yetme ‘veled-i zinanın’ kalkıp da, bu kadın hakkıyla dalga geçerek; “Kadın Hakkı diye bir şey yoktur; Hakkı, erkek adıdır” demelerine aldırmayınız siz...

Geçenlerde Aydın’a, düğün hazırlıklarımız için ailecek kumaş almaya gitmiştik. Yanımızda dünürlerimiz, gelinlerimiz ve kızlarımız da vardı. Kumaşları; eski tanıdığımız, deniz subayı emeklisi ve Çineli olan “Kumaşçı Kemal”den aldık. Yılların tecrübeli ve zeki esnafı olan Çineli Kemal; karşısında iki tane emekli ve de çenesi düşük öğretmeni bulunca, oradaki müşterileri öteki çalışanlarına havale edip, bizi üst kata sohbete çıkardı. Çaylar, kahveler, gazozlar, dondurmalar geldi, arada bir aç olup – olmadığımızı da sorarak, tam ikibuçuk saat söyleştik.

Arada bir, eşlerimiz bir kumaş istediklerinde, hemen onların ne gibi kumaş istediklerini bilerek, kumaşı beğendiriyor, kendisi ölçüp – biçip, ‘caarrrtttt’ diye kesiyor, ellerine veriyordu. Kızlarımız veya gelinlerimiz bir kumaş istediğinde de; “Bunlar yeni yetme nesil olduğundan, biraz afilli, biraz cafcaflı, pahalı ve canlı renkli olanını isterler” diyor, iki örnekten birini, hemen onlara da kabul ettirip, ‘cuurrttt’ diye onları da kesiyor, sohbetimize devam ediyorduk.

Çok uygun fiyatlı kumaşlarının ücretini ödeyip de çıkacağımız zaman, biz iki babaya şöyle dedi: “Arkadaşlar, hepimiz şu vefakâr hanımlarımızın kıymetini bilelim” deyip, kızıma dönerek; “Söyle kızım, kocan eve yarım kilo kıyma getirse ne yemek yaparsın?” dedi. Kızım da hemen: “Köfte yaparım amca” dedi. Kemal bey birden bize döndü ve; “İşte görüyorsunuz, yeni neslin gidişatı pek iç açıcı değil. Bakın, biz eve yarım kilo kıyma getirsek, şu becerikli hanımlarımız, bu yarım kilo kıymadan bize, tam dört çeşit yemek yaparlar. Bunlar ise, yarım kilo kıymayı köfte yapıp, bir oturuşta yutarlar! Biz eve geç gelsek, bizimkiler meraktan asla uyumazlar, 99 bin koyun sayarlar; bunlarsa, kocaları gelene kadar doksan dokuz rüya görürler! Farkları bu işte” dedi…

Kızım, söylediği sözden eziklik hissederken; dünürle ben göz göze geldik ve bu basit benzetmenin ne kadar doğru, ne kadar manidar olduğunu düşündük, vefakâr eşlerimize daha bir saygı duymaya başladık…

Etrafınıza bir bakın da, biraz düşünün bakalım; o tasarruflu, o becerikli, o kısıtlı malzemeden dokuz türlü yemek hazırlayan; hamarat, mütevazı Anadolu kadınlarından kaçı kalmış, varın da kendiniz hesabını yapın artık… Sakin KOŞAR. (13.08.2008).

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..