Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bizim mahallenin kızı...

Bizim mahallenin kızı...
 

Ceylan, olaylardan 14 sene sonra. Gizlice çektim, beni tanımadı.


Önce yüksek bir müzik sesi yaklaşırdı. Artık o zamanın en zıpır şarkısı hangisiyse. Ardından beyaz şahin bir araba kolonlarını osurta osurta bizim mahalleden geçerdi. Babam her seferinde gazetesini indirip küfür ederdi aksları kırık, yere yakın arabanın ardından. Sokağa dadanan arabanın şöförünün maksadını anlamamıştım. Bir kere geçiyor, iki dakika sonra bir daha ve iki dakika sonra bir kez daha. Meğer üst mahalleden bir delikanlı, bizim mahalleden bir kıza aşıkmış.

***

Bu da bir kur yapma yöntemiymiş, böylece öğrendim.

***

Bizim mahallenin kızı Ceylan hakikatten de zarifti ama güzel miydi hatırlamıyorum. Aşık olduğum ablalar vardı ama Ceylan onlardan birisi değildi. Babası yoktu, ölmüştü. Sene-i devriyelerinde bize ve tüm mahalleliye irmik helvası dağıtırlardı. Ölüm bana uzak olsun, helva geldiğinde çok mutlu olurdum. Ceylan değil de ablası Elif getirirse daha da mutlu olurdum. Çünkü Elif'in memeleri vardı. Bilerek bakmazdım tabi. Gözüm kayardı.

***

Daha bu kur yapma mevzularına zaman vardı benim için. Kıkır kıkır gülen kızlar görürdüm. Güldükleri kişiler kah baharda parklarda demirlere tutunmuş barfinks çekiyor, kah maçta attığı golü abartılı bir şekilde kutluyordu. Bisikletin önüne kaldırarak giderken sırt üstü yere kapaklananlar da gördüm, yazlık yerde bulabildikleri en yüksek yerden denize atlayıp kendilerini telef eden delikanlılar da. Bütün bunların amacı neydi bilemezdim.

Yıllar geçti, yöntemler değişti, çeşitlendi. Ama ikinci cemre düşmeye görsün, bu erkeklerin kendilerini bu kadar salak yerine koymaları, sirk maymunu gibi hareketlerle gösteriş çabalarına girmeleri hiç değişmedi. Umuyorum ki asla da değişmez.

***

Ben de bir keresinde okuldan çıkmış, arkadaşlarla Kadıköy mendireğine gitmiştim. Kayalarda oturmuş geyik yapıyorduk ve sanıyorum ki hayatımın en güzel yıllarıydı o zamanlar. İşte o ara bizim okulda benim aşık olduğum bir kız vardı, o da mendireğin üstünden geçti, bize 20-30 m. uzak bir yere oturdu. Arkadaşlarıma dedim ki, ben suya atlayıp dalayım ve tam onların karşısından çıkayım. Nasıl?

"Donla" mı dediler,

Evet dedim. "Donla !"

Beni vazgeçirdiklerini hatırlıyorum. Ne büyük bir gülme fırsatı kaçırmıştı kerizler. şimdi düşünüyorum ki ben de yeterince aşık değilmişim, olsaymışım kimse tutamazdı, atlardım suya.

***

Ceylan bir aşığı olduğunu fark etti. Sadece Ceylan değil tüm mahalle fark etti. Ceylan'ın erkek kardeşi Alper'de fark etti. Hiç hoşlanmadı bu durumdan Alper. Durumu abisine iletti. Abisi ise evli barklı, sakallı, t.şş.klı adam, yani bizim gibilerle işi olmaz bir tip.

Ama hayır! Abi de ciddiye aldı bu işi.

***

Yukarı mahalleyle kavga çıkacak falan dediokudular duyulur oldu. Ceylan'ın abisi sık gidip geldi mahalleye. Sonunda beyaz şahini sokaktan geçerken yakaladı. Araba yanından geçtikten sonra arka camına koskocaman bir taş attı ve cam patladı. Araba aniden durdu. İçinden iki tane delikanlı indi. Ceylan'ın gözükara aşığı Hacı ve arkadaşı. İkisini toplasan ancak Ceylan'ın abisi kadardılar. Gözleri gerçekten karaydı, giriştiler.

***

Ceylan'ın abisinin sopası olmasa mert bir kavga olabilirdi. İkiye bir mert mi demeyin, ikisi ancak bir ediyorlardı. Abi bunları bir güzel sopladı. Durumun kötüye gittiğini gören Hacı ve arkadaşı, arabayı bırakıp topallaya topallaya kaçtılar.

***

Mahalleli Hacı'nın haline acıdıysa da gürültüden kurtulduğu için mutlu da olmuştu. Ceylan'ın sakallı abisi hırsını alamadı, sonra da arabaya saldırdı. Aynaları ve camları patlattı. Sinyal ve far lambalarını da kırdı. Afferin ona. Adam deli çıktı. "S.kerim ulan arabanızı da" diye inletti sokağı.

***

Neydi bu? Abilik vazifesi mi yani? Kıskanmış mıydı, ne anlatmaya çalışıyordu. En psikopat o muydu? Ondan daha psikopatı görülmüş şey değil miydi? Bu kızcağıza aşık olan kişi ölmeyi göze mi almalıydı?

Peki yahu değer miydi? Değer miydi, değer miydi, değer miydi hiç?
Bu rüya ömür boyu sürer miydi? Sürer miydi, sürer miydi, sürer miydi hiç?

***

"Değer bir tanem, değer aşkım " derdi Hacı soruyu duymuş olsaydı. Öyle diyecek olmalıydı ki uslanmadı. Ceylan'ın önünde küçük düşmüş, aşağılanmış ve onurunu kaybetmişti. Kur dönemine gelmiş bir erkek için, içine düştüğü durum erkekliğini kaybetmekle eş değerdi. Pipisi koparılmıştı. O da Ceylan'ın abisininkini koparacaktı. Başka şekilde intikam alamazdı.

***

Hacı'nı ilk ve son icraatı Ceylan'ın kardeşi Alper'i dövmek oldu. Okuldan çıkmıştık, Alper benden iki sınıf ilerideydi. Hacı ve bir kaç arkadaşı sen gel bakalım buraya diye Alper'i içlerine çekip bir güzel pataklamıştı. Benim boyum, kilom ve cesaretim, olaya ancak izleyici olarak katılmamı neden olud. Alper dayak yerken bakkala gidip küçük plastik cep kolonyalarından aldım. Nasıl bir soğukkanlılıksa. Yaralarına kolonya dökecektimki mikrop kapmasınlar diye. Elimden gelen buydu.

Ben döndüğümde dayakta bitmek üzereydi. Zamanlamam mükemmeldi. Alper'in yüzü gözü kıpkırmızı olmuş, yakası yırtılmış ve önlüğü toz içindeydi. Elleri yırtılmıştı. Pes etmemiş, kendini dayağa bırakmamıştı. Hem ağlıyor hem direniyordu.

***

Hacı ve arkadaşları gidince sahaya girip sakatlanmış futbolcuya müdahele etmeye giden sağlık görevlilerinin koşması gibi koştum Alper'e doğru. Yüzünde kanayan yere kolonya dönmek istedim ama gözüne denk geldi. Gözü yanan Alper, yediği dayağın hırsıyla bana okkalı bir tokat attı.

***

Ahh! Haketmişim. O zaman öyle gelmemişti ama. İntikamım feci oldu, ergenlik dönemimin vazgeçilmez ceriyesi oldu Alper'in ablası Elif. Oh olsun!

***

Dayağın devamında Alper koşarak eve gitti. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da küfürler savuruyordu.

***

Ben Alper'i severdim. Bir keresinde mahallede bir çocuk Alper'e "senin baban yok" demişti. Eksiklimiş gibi, kusurmuş gibi, Alper'in bu konuda yapacağı bir şey varmış gibi, örtülmesi gereken bir ayıpmış gibi. Bir çok şeyi aklım alıyor, çocuklarım zalimliğini asla almıyor.

"Benim de abim var" demişti Alper. "Hem de aslan gibi!" demişti. Sanki bu lafı ona annesi ezberletmişti. "Arkamızda abin var olum, kapı gibi, aslan gibi abin var. Hiç bir şeyden korkma!"

Olamaz mı?

Olabilir....


Peki ya abinin asabiyetinin sebebiyeti erken yaşta hem abi hem de baba olmak zorunda kalmış olması olabilir mi?

Olamaz mı?

Olabilir...

***

Alper koşarak eve gitti. Abisini aradı. Abisi yarım saate kalmadan bir kaç araba dolusu çapulcuyla mahalleye geldi. Meğer ülkücülermiş. (ne demekse?) Daha da kötüsü varmış, Hacı da Kürtmüş (ne demekse ??? )

***

Hacı'nın babası mahallenin bakkalı idi. Adamı döverek dükkandan dışarı attılar. Sonra daha önce beyaz şahin arabaya yaptıkları gibi dükkanın cam çerçevesini indirip devamında dükkanı yağmaladılar. Hızlarını alamayıp Hacı'nın evine de gideceklerdi ama Alper'in abisinin eli kesilmiş oluk oluk kan akıyordu.

***

O sırada iki araba polis geldi. Öfkeli kalabalık biraz yatışır gibi oldu. Polis olayın durmasını istiyor ama elini taşın altına sokmaya pek niyetli gözükmüyordu. "Dağılın!" diye bağırdı göbekli polis. Yavaşça dağıldılar. Hiç bir şey olmamış gibi bir sessizlik çöktü.

***

Devamında ne oldu hiç bilmiyorum. Hacı mahalleden geçmeyi bıraktı. Asabi abinin kolunda kocaman bir dikiş izi kaldı. Ceylan ve Hacı'nın hiç oturup da konuşabildiklerini sanmıyorum.

Şu dayak bilançosuna bakın, Hacı ve arkadaşı, Alper, Hacı'nın babası... Kırılan camlar, kesilen kollar...

Ne olurdu yani Hacı Ceylan'ı kandırsaydı. Bir parka gitselerdi. Çoşan Hacı demirlere ayaklarını asıp tepetaklak durup kollarını açıp gösteri yapsaydı. Ceylan kıkır kıkır gülseydi. Demirlerden inen Hacı'yı yanağından bir kere öpseydi.

Kıyamet mi kopardı ?

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..