Bizim Tamamlanmamış Hikayemiz

Bollywood filmlerini sever misiniz?

O meşhur platformlar hayatımızı bu kadar işgal etmeden evvel, Hint filmleri için uzun uğraşlar gerektiren süreçlere şahit olmuşumdur. Eskilerden kalma bir alışkanlık deyip tekrar içlerine çekildiğimde, bundan bir on yıl öncesinden bahsediyorum, internete düşen filmleri, dili bilenler çevirecek, biz de izleyeceğiz derken, kıvranırdık beklemekten. İtiraf ediyorum. Ama o süreçte çok güzel dostlar kazanmama vesile olmuştur o süreçte.

O zamanlardan bugüne gelirken çok filme bende yer etti. Bir klişe diyebileceğiniz ama seveceğinize inandıklarımdan bir tanesini size anlatmaya geldim bugün. Hem hafızam tazelenir. Hem de popüler olanları tüketenler için yeni bir deneyim fikri olabilir belki.

Bizim Tamamlanmamış Hikayemiz, Hamari Adhuri Kahaani. Mahess Bhatt filmi. Emraan Hashmi ve Vidya Balan başrolü. Galiba Mahess Bhatt'ın bir akrabasının hikayesiydi, günümüz sinema yorumuyla ekrana getirilmişti.

Babanız yüzünden istemediğiniz birisiyle evleniyorsunuz. Böyle yapmasının sebebi sizin mutlu olacağınıza inanması. Eşiniz size psikolojik şiddet uygulayacak kadar sert çıkan da bir adam. Öyle bir fikriniz olmadığı halde ismini bedeninize kazıtıyor. Sonra bir çocuğa hamile kalıyorsunuz. Çocuk doğuyor. Eşiniz ortadan kayboluyor. Üstelik yıllarca gelmemecesine. Siz de evli bir kadın olduğunuz için ve bir anne olduğunuz için hayata tutunmak zorunda hissediyorsunuz. Bir otelde çiçekçi olarak hizmet vermeye başlıyorsunuz. Güzel bir kadın ve yalnız bir kadın olmak Hindistan'da çok zorken hem de...

Oğlunuzla uyandığınız sıradan sabahların biri. Yine babasından geldiğini söylediğiniz hediyesini ona vermişsiniz. Kahvaltısını yapmış, okula gitmiş, siz de işe gitmişsiniz. Kral Dairesi hazırlanıyor, orada çiçekleri düzenliyorsunuz. Çünkü otel satılmış ve tanınmış bir bekar, otelin sahibi olarak geliyor. Çalışanlar olarak onun dikkatini çekmeyi, iş adına, hedefliyorsunuz. 

Odada çalışırken, o klişe anlardan birisi gerçek oluyor. Yakışıklı mı yakışıklı bir genç olan patronunuz sizi ve işinizi görüyor. Onunla sohbet ediyorsunuz. Takdir ediliyor ve odadan ayrılıyorsunuz.

Aynı gün içerisinde otelde, tam da onun olduğu katta bir yangın çıkıyor. Oteli tahliye ederken onun olmadığını görüp, güvenliğin harekete geçmemesine sinirlenerek, koşup yanına çıkıyorsunuz. Bilinmeyene karşı merak ilk orada başlıyor.

Sizi yangın söndürücüler ıslatmış, odaya telaşla girmişsiniz. Ama patron koltukta kahvesini yudumlayarak, bir şeyler okuyor. Şaşkınlığınız üst düzeyde.

O odada bir kurguyla karşı karşıya olduğunuzu öğrendiğinizde, aslında hayatınızı değiştirme kıyısında olduğunuzu bilmiyorsunuz.

Çünkü patronunuz sizden etkileniyor. Çünkü onun da annesi terk edilmiş bir kadın. Ve sizden etkilenmekle birlikte sizi de korumak istiyor. O yüzden size Dubai'deki otelinde iş teklif ediyor.

Aarav Ruparel. Annes ile otelden kovulmasını yıllarca içinde tutan ve kendisine o kovulduğu oteli satın alacak kadar büyük bir imparatorluk yaratan muhteşem adam. Kadınlar ona hep aşık. Ama o aşkı henüz bulamadığına inandığı için yalnız. Ya da öyleymiş gibi görünüyor. Yeni otelinde karşılaştığı çiçekçi kadın Vashuda aklını başından alıyor, ilk görüşte. Ama aslında annesinden kaynaklanan bir zaafı olduğunu bilmiyor. 

Ne kadar güçlü olursanız olun, gücünüzün tükendiği anlar öyle sizi buluyor bir anda işte.

Vasu ilk teklifi kabul etmese de, çocuğunun babası yüzünden kabul etmek durumunda kalıp Dubai'ye gidiyor. Dubai'de Aarav onu muhteşem bir karşılama ile büyülüyor. Ve Işık Bayramı gecesi kalbini Vasu'ya açıyor. Ama geleneklere hapsolmuş Vasu onu reddedip, ertesi sabah otelden kaçarak şaşırtıyor.

Merak etmeyin buluyor Aarav, ve aşklarını ateşleyen bir ziyarete gidiyorlar.

Sizi detaylarıyla boğduğum bu kısım filmin ilk yarısı. Bollywood hikayelerinde bir film içerisinde birden fazla detay görebilirsiniz. Beni etkileyen ilk kısım olduğu için bu kadar detaylı sizlerle paylaşmak istedim.

Vasu'yu o zehirli bağdan kurtarmak isterken, ondan kopma noktasına kadar gelen Aarav'ın hazin durumu, Vasu'nun yıllarca aşkını unutmayışı, hikayenin yarım kalışı, beni hala derin bir hüzne boğuyor.

Ama büyülü olan toplum imkansız diye diretse de onların aşkı bir şekilde birbirine dokunuyor ve burada olmasa bile gittikleri yerde kavuştuklarına inanıyorlar.

Bir babanın kızına yapacağı en büyük iyilik, ne miras bırakması, ne de "mış" gibi yapmak için evlendirmiş olmasıdır. Bana göre en büyük iyiliği onun mutlu olacağı ve gönül rahatlığı ile evet diyeceği insanla tanıştığı an, gelecekte yaşayabileceklerinin ihtimaline rağmen, cesaret vermesi ve o cesaretle dönüşüp dünyaya tutunmasına şahit olmasıdır. Ben doğruyu bilirim diyerek evlendirilen bütün kadınların, çok az da olsa mutlu olmaları bir yana, gönül rızaları olmadığı için, yaptıkları evlilikler bir hapis hayatından ve bir zulümden başka bir şey olmamaktadır.

Detaylı olarak konuşabilirim bu konu üzerinde. Evli değilim. Evliliklerde illa aşk olsun diyenlerden değilim. Mantık evliliğine inanıyor değilim. Görücü mantığına da içim bir türlü ısınmıyor. Ondan hala belki o noktaya ulaşamadım. Ama iyi bir gözlemciyim. İletişimin gücüne ve insanların müdahale ile tanıştırılsalar bile zorlanmaması gerektiğine inanıyorum.

Bizim Tamamlanmamış Hikayemiz. Bir kadına özgürlüğünü ya da kanatlarını verin ki, yarım kalan hikayelerinden bile mutlulukla bahsedebilsin diyebileceğim muhteşem film. Çok güzel şarkıları da var. Kulakları çınlasın bir ablam dinlemeyin dini sakıncası var diyordu. O hassasiyeti olan insanların şarkıların olduğu sahneleri atlamalarını önerebilirim. Bununla birlikte aşk'ı anlamanın, altında yatan psikolojik durumların ve hayat tecrübesinin kıymetinin size de çok şey katacağına inanıyorum.

Yorumu senaryo yazar gibi yazdım farkındayım.

İzleyenler varsa yorumlarda buluşalım, ne düşündünüz izlerken merak ettim.

Şimdiden iyi seyirler, izlemeyenler için de. :)