- Kategori
- Blog
Blog, 48, arkadaş, dost, Macellan
YORUMSUZ..
2006 YILI Ekim ayında tanıştım Milliyet Blog ile.. O tarihte yazdığım profil tanıtım yazımda “ 48 yıldır yaşıyorum” demiştim.. Allah razı olsun Milliyet Blog’a.. Çakıldım kaldım 48’imde..
Kimine göre fizyonomi, kimine göre fiziksel görünüm; kimine göre Kafa kağıdı eskimesi, kimince ‘gönül hangi yaştaysa’ safsatası..
Hani insanın aklına düşer sevdikleri , hayatta keyif aldığı dostları, kızdıkları, nefret ettikleri, lanet okudukları…… İşte öyle anlardan birini yaşıyorum bilgisayarımın 01.43 gösterdiği abuk bir saatte, sabuk düşünceler tüneline …
Sizlerinde oluyordur böyle abuklukları.. “Yok “ diyen KOCA BİR YALANCIDIR…
Milliyet blog ile tanıştığımda (ki) şimdi görüşmediğim bir kardeşim Alptekin Yıldız aracılığı ile girdim.. Benim sayemde de bir çok dostum, arkadaşım tanıştı Milliyet Blog ile.. Bazıları devam ediyor, bazıları gitti.. Hele hele kimileri Macellan’ın yuvarlaklığını tespit ettiği bu dünyayı temelli terk_i diyar eyledi. Işıkları bol olsun..
Mustafa Mumcu’nun bile!!!! ( bilmeyenler bir şey yazmasın, bilenler zaten hak verir..)
Yüzlerce arkadaş edindim Milliyet Blog’da.. Onlarcası ile yakın arkadaş, birkaç tanesi ile dost oldum.. Hiç sevemediklerim ve tartıştığım, kavga ettiğim, hatta telefonlar aracılığı ile küfürleşip/restleştiklerim; meydan okuyanlar- okuduklarım oldu..
İyi halt ettik.. Ne kazandım? Ne kazandılar?
Yazının gidişatı merak uyandırıcıdır mı bilmem ama kimse kik ile kavga ettiğimi söyleyeceğimi düşünmesin. O SALAK lar halen buradaysa bilirler kendilerini.. Gittiler ise Allah selamet ve çarşılarına Pazar versin.. Diyesim o ki ; kavga etmekle hele de yazışarak kavga etmeyle hiçbir halt olmuyor..
Ama aşk yaşadım burada.. Yazdıklarına aşık olduklarım vardı.. İşte onları açıkça yazmakta beis görmüyorum.. Örneğin Serap İnce, Nilgün Atılgan Akad, Sema Şener, Gül Özcan Tuna, Serhatt, Ali Gülcü, Dilek Çınar, Yağmur Zamanı, Özlem, Deniz, fulya, Sema Güzel, Neşe İleri, ilke Veral, Rosemoon, Gabriala Oleru ve ille de Nazan’ımm; burada ki adı Güzaltı.. ve bana muhteşem duygular yaşatan kadın LEYLA ÖNDER… (oğlu kızacak buna ama, yaşadım ben bunu.. ne yapabilirim ki?)
İşte tüm bu insanlardan o kadar güzel şeyler edindim ki.. Bunlar DOSTLARIM benim.. Milliyet Blog’un kazandırdığı dostlarım. Okumaktan keyif aldığım yüzlerce yazar vardı. Yeniler eklendi elbet onlara…
48’inde gösteriyor Milliyet Blog beni ama 54 bitmek üzere ve görüşlerim, düşüncelerim değişti.. değişmeyen tek şey DUYGULARIM..
Neden yazdım bu bloğu?
Birkaç gündür girip tekrar ısınmaya çabalıyorum Bloğuma.. Okuyorum! Ya okuduklarım bana hitap etmiyor ( yaşlandığımdan) ya da bizim blog benim örümcek ağı tutmaya yönelmiş beynime hitap eden yazarlardan yoksunlaşmaya başlamış..
Yorum yazmaya gerek duymadığım, yorum yazmaktan çekindiğim, yazdıklarının samimiyetine inanmadığım bir yazı sürüsü ile karşılaştığım blog’um ne hale gelmiş?
Kimse alınmasın lütfen.. Büyük olasılıkla beni halen 48 gösteren Blog’uma ayak uyduracak beyin hücrelerim ölmeye başlamış. Bunu anladım.. Sevgili editörler aynı mısınız, değiştiniz mi bilemem elbet. Ama bildiğim ben yarım asrı devirip üzerine 4 koydum.. Yani 54 oldum.. Profilimdeki 48’i 54 yapın n’oooluuurrr…
Kırdıysam her kimi, özür diler gözlerinden öperim..