Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Ocak '09

 
Kategori
Blog
 

Blog, işgâl altında mı ?

Blog, işgâl altında mı ?
 

& Yurt dışından yazan ve objektif görüşleriyle tanınan bir blogcu’muzun, ‘To be or not, or not to be’ felsefesine dayalı olarak, ‘Blog yazarları yitik yetenekler mi?’ diye sorduğunu,

& Buna en güzel cevabın. ‘Aslanlar kendi öykülerini yazmadıkça, hep avcıların anlattıkları hikayeleri dinlerler’ diye geldiğini, blog yazarları, yitiklik ve yeteneklik ortamından ‘Bulunmuşluk’ ortamına mı geçtiğinin de sorgulandığını, hakiki değer önemlidir dediğimizi,

& Şişe tıpayı, şarap kupayı, çöl yağmuru, çizme çamuru, oklava da hamuru sevdiğini, blogcu da bloglarda ‘Huzuru’ sevdiğini ve bunun sıkça vurgulandığını, tık artırmak, öne geçmek, meşhur olmak için dalaşmanın; Atışma, tartışma, tartaklama, takışma, pataklama, laf sokuşturmaların yaşanmaması gerektiğini,

& Bir Karadenizli blogcu’muzun tastamam 12 satırlık blog yazarak, blogda güller açtırdığını, özetle ‘ Bu gün sıradan bir gündü. Temizlik vesaire derken akşamı ettim. Dur bir blog yazayım, açılayım dedim. Şükür yazımı da yazdım. Şimdi yollayayım. Oh şimdi çok rahatım’ diyerek Habur sınır kapısını açık bulup, pat diye içeri girdiğini,

& Ada’larda, Moda’larda, Fiesta’larda gezen İstanbullu kaynaşmış blogger gurubunun sık vesilelerle birbirlerini yemekli toplantılara davet ettiğini, iyi bir kaynaşma teşkil ederek, sazlı, sözlü, varyeteli güm-tekli eğlencelerle herkesleri kıskandırdıklarını,

& Bu neşeli gurubun çarşaf çarşaf yayınladıkları resimlerde kızarmış hindiyi paylaşamadıklarını, neredeyse hindiyle yanak yanağa resim çektireceklerini, ev sahibi hanımın, artı puanla not aldığını, hindiyi mideye indirmeden önce, hindi ile aile fotoğrafı çektirdiklerini,

& Sitemize yeni dahil olan çiçeği burnunda blogcuya ‘Hoş geldin’ denmeden önce, kimimizin ilkten profili ile kimlik resminin mercek altına aldığımızı, kimimizin şasisi vuruk mu, eğri mi diye baktığımızı ( Başka kanallardan transfer mi manasında) Kimimizin imla hatalarını arayıp, düzeltmenlik yaptığımızı, kimimizin yazısına bakarak, ikinci bir editörlüğe soyunaraktan ‘Ömür ‘ biçtiğimizi ve de ondan sonradır ki hep bir ağızdan ‘Hoş geldin!’ çekerek, yeni blogcumuzu hem şaşırttığımızı hem de umutlandırarak sırtımızı dönüp, unutuverdiğimizi,

& Bazı iş ve aile ilişkileri cümlesinden MB’daki yazı hayatına kendi arzusu ile son vermiş ama, bloğa ve arkadaşlığa duyduğu saygı ve yazarlık hevesi yüzünden ilişkisini devam ettirdiğini, misafireten gittiği her yerde ağırlandığını, ekmek elden, su gölden yaşadığını,

& Blogcular arasında; çeşitli eğilimlerle, guruplaşmaların bilindiğini, muhalifleri için aynı anda, aynı ses tonundan, koraya, hep bir ağızdan katılarak dayanışma gösterdiklerini, böylelikle de ‘Ekmek arası fikir’ üstünlüklerini karşı tarafa kabul ettirdiklerini sandıklarını,

& Bir türlü devesini hendekten atlatamayan Hendekli sempatik blogcumuzun, logosundan deveyi silip, kendi resmini koyduğunu, bu ahşapçızade dostumuzun kısa hicviyeleri ile kısa zamanda da tanındığını,

& Blogların vazgeçilmezi olan bir hicivcimizin, Vatan’da, ‘En iyi on yorumcu’ arasına girdiğini,

& Bir gecede tık milyarderi olan bir blogcumuzun ‘Yıldızlı Süperliğe’ terfi ettirildiğini, bu sebeple de MB. ve İnternetinde basmadığı yer kalmadığını, uzun uzun sütunlarda kaldığını,

& Makaralardan ebrulisini, fıstıkisini, zeytunisini doladıktan sonra sıranın her halde blogcu güzeli, yorumcu güzeli, tıktıkçı güzeli, manşetçi güzeli, polemikçi ve istatikçi güzeli seçimine geleceğini,

& ‘Evlilik, limon gibidir. Tadına bakanın suratını ekşitir. Bakmayanın ağzını sulandırır’ dan yola çıkılarak blog dışından yazanların, peyderpey bloga dahil olduklarını, hit’leri az olanların da, zaman zaman idarece uyarıldığı istihbaratını aldığımızı,

& İstatistiklerin yararlı olduğunu düşünenlerin bulunduğunu, böylelikle belirleyici kıstasların belirleneceğini, blog yapıtları ne vaat ediyor, esas bunun mercek altına yatırılması lazım geldiğini,

& Her blogcunun ilk yazılarına baktığımızda istisnasız okunma oranlarının düşük, yorumlarının da bir iki’yi geçmediğini,

& Aynı blogcunun, iki yıl sonraki yazısına baktığımızda, ilkinden beş beter bir kalitesizlik sergileyen yazısına rağmen, hit ve yorumlarında çok çok artışlar olduğunu,

& Aynı blogcu, sonraları kimlik resmini, hakikisiyle değiştirdiğinde, yazısı para etmese bile, bu sefer de hit ve tavan yaptığını,

& Aynı blogcu, eğer kadın ise, süsü püsü yerinde ise, emsallerinden daha da okunma hiti olduklarını,

& Aynı blogcu manşette, NÜ resmi koymuşsa, kimlik resmi eğri dolsa da, yazının yine yüksek hit aldığını,

& Okunmada kategorize edilecekleri sıralarken, belli kıstaslara göre mi, yoksa yukarıda sıraladığımız sun’i tabloların mı daha ağırlık kazanacağının, hiçbir zaman bilinemeyeceğini,

& Annemizin; bizi, bakkala, yoğurt almak üzere kase ile yollarken kırk tembih vurarak ‘ Sakın ha! Tasımızı teraziye korken karşı tarafına dirhem atıyor mu, atmıyor mu dikkat edesin’ diye tembihlendiğimizi,

& Bu anlı şanlıların hakiki ağırlıklarının, darası içinde mi yoksa dışında mı olduğunun da çok önemli olduğunu,

& Bu çok bilmiş, bildiğini de herkese yayarak öğütlemiş bir dostumuzdan gelip, son noktayı ‘Muska yazıp okunma sayımı mühürlediler’ diyerek koyduğunu,

& Yine aynı blogcu’ muzun, yazılara link verilerek başka sitede yazılarının okunabileceği duyurusuna herkes gibi uyduğunda, çok kabaca: ‘Burası ilan tahtası değil’ denilerek geriye çevrildiğini ve ‘Azarlandım’ diyerek üzüldüğünü, durumun her halde ‘Teknik’ ile ilgili olduğunu ve gelen aşağıdaki yorumlarla da teselli edildiğini,

& Bu konu zaten, hiç ilgimi çekmemişti
& Hiç denemedim. Gelen yazıyı sildim, öcünüzü aldım
& Link geri geldi, şaştım
& O sitede düşünen insan insana yere yok. Yazar Cafe yerine, aklına gelenleri yazanlar cafe’si deselerdi, daha iyi olurdu.
& Yazım neden ilan tahtası oluyor, sordum, cevap bile alamadım.
& Yazım geri çevrilmesin diye editörlerin seçtiğinden yolladım, hala yayınını bekliyorum
& ‘Ben, dürbünün tersinden bakmıştım. Bir de öyle deneyin.
& ‘MB’ da okunmak en iyisi.’ (İşte bu sonuncuya şapka çıkardığımızı, )

& Bizim ‘Habur Sınır Kapısı’ dediğimiz Blog kategorisi için hicviyeci bir blog yazarımızın ‘ Blog işgal altında. Kafanıza göre bir şeyler icat ediyor, bloğu kapatıyorsunuz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var burada arkadaşlar’ diye yakındığını, okunma savaşı veren üyelerimizin Tıkbank hesaplarında düşüşlerin başlamasıyle bu gibi feryatların daha da artmasının muhtemel olduğunu,

& Yakınmacılardan birisi de ‘ Araya baldırı çıplak sıkıştırıp tıklanmada tavan yapmak varken laf ebeliği yapsaydık, fazladan okunurduk’ diye yakındığını,

& Aynı blogcu’muzun bir diğer lakabının ise ‘ Müthiş istatistikçi’ olduğunu, herkeslere faydalı olup, kendisine faydalı olamadığını, profilinde de ‘Kelime haznemin sınırlı olması beni çok üzüyor’ dediğini,

& Aynı blogcu’nun en iyi blog tarifini yaparak ‘ Bu blog, oto yol gibi her kapıya çıkar’ dediğini, bizim de ‘ Habur’a da uğrar’, Roma’ya da çıkar diye eklenti yaparak Ört ki, ölem!’ dediğimizi,

& Bu renkli kişiliği olan aynı blogcu son yazısında: ‘MB’ un ‘EN’’ leri arasında mısınız?’ Sualine bir blogcunun ‘ Bir ricam olacak. Tanıdık bir istatistik veya muhasebeci varsa, aracı olsanız da sayfama girip baksalar. Belki bir şeyler çıkar. Parasıyla tabi. Yeter ki, ‘EN’ olayım. Tüm servetimi harcarım’, dediğini,

& Blogcumuza, bu sızlanmalarından ötürü de: ‘Keşke yardımcı olabilseydim. İçim parçalandı doğrusu’ cevabının verildiğini,

&EN’ olma yolunun, blog’ daki ’RAPORLAR’ ın istatistiki verilerin ölçümlenerek değerlendirilmesinden geçtiğini sanan saflarımızın da olduğunu,

BİLİYOR MUYDUNUZ ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara