Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '09

 
Kategori
Blog
 

Blog yazarlığı ve 300. Blog

Blog yazarlığı ve 300. Blog
 

Kimileri için uzun bir maratondur blog yazarlığı kimileri için sadece geçici bir heves. Bu uzun yol insana bazen bir otoban gibi görünür bazen de taşlı bir yol. Aldığınız olumlu yorumlar hızınızı arttırırken, olumsuz eleştiriler dışında kişiliğinize yönelik olumsuz davranış ve yorumlar hızınızı keser. Belki bir zaman yazmaya küserek ara verir, kafanızı toparlarsınız.

Bazı insanlar için içsel referans, bazıları için de dışsal referans önemlidir. Eğer ben yazımı yazarım, isteyen beğenir, istemeyen beğenmez diyorsanız sizin davranış kalıbınız içsel referanstır. Ama mutlaka başkalarına beğendirmek için yazı yazmayı düşünüyorsanız, o zaman sizin için dışsal referans önemlidir. Ama her iki şekilde de yazar okuyucusuyla bir iletişim kurma çabası içersindedir. İletişimin anlamı ise yazarın aldığı tepkidir. Bilinen bir söz vardır. Önemli olan yazarın yazdıkları değil, okuyucuların yazıyı nasıl algıladığıdır. Pratik açıdan iletişiminizin anlamını belirleyen şey diğer insanların nasıl tepki verdiğidir. Eğer beklediğiniz tepkileri alıyorsanız, yazınız amacına ulaşmış demektir. Tepkiler beklediğiniz gibi değilse amaçladığınız yolda başarısız olmuşsunuzdur. Bu durumda kendi düşüncelerimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekecektir. Kimbilir bu durumda belki de bizler hatalıyızdır.

Blog yazmak kadar yorum yazmak da önemlidir. Burada yine insanların davranış kalıpları ön plana çıkmaktadır. Çünkü bazı insanlar yazılarda kendi düşüncelerine ortak noktalar ararken, bazıları da farklı noktalar arar. Aranan farklı noktalar sonucunda yazar rahatsız olmuşsa verilecek ağır bir cevap sonucunda polemikler başlar ve bu polemikler belki de başka bloglarda da devam eder.

Yaklaşık 2,5 yıldır Milliyet blogda yazmaya devam ediyorum. İlk zamanlar ayda 18-20 adet olan yazılarım son aylarda 3 lere kadar düştü. 300 sayısına ancak ulaşabildim. Benimle birlikte üye olan birçok arkadaşım aylardan beri yazmıyorlar. O zamanlar belki bu kadar kalabalık değildik ama o zamanki samimiyet çok daha başkaydı. Eğlendirici oyunlar oynanıyor, toplantılar yapılıyor, yazılarda herkes birbirini motive ediyordu. Bir zaman sonra polemikler, tartışmalar, hatta hakarete varan yorumlar ortaya çıktı. Belki bir çok arkadaşım bu yüzden artık buralara pek uğramıyor.

Bir blog yazarı olarak, hiçbir zaman köşe yazarları gibi etkinliğimiz olmamasına rağmen, görüşlerimize ters düşen ve aydın kesimin benimsemediği olayları daha çok yazmamız gerekir diye düşünüyorum. Siyasi iktidarın her geçen gün Atatürk ilkelerinden uzaklaşmaya başladığını üzülerek görüyorum. Bu yüzden son zamanlarda “Atatürk’ü tanımak” grup başlığı altında Atatürk’le ilgili yazılar yazıyorum. Ancak bu yazılarımın okunma oranları oldukça düşük. Eğer magazin dünyasından örneğin Hadise, Seda Sayan veya futbol dünyasından üç büyüklerin son transfer ettiği futbolucuları anlatan bir yazı yazmış olsaydım ortalamaların çok üzerinde hit alırdım diye düşünüyorum.

Bir de blog kategorisiyle ilgisi olmayan yazıların bu kategoride yayınlanmasına da bir anlam veremiyorum. Arkadaşlar acaba ana sayfada yazıları daha çok kalsın diye mi böyle bir uygulamaya gidiyorlar? Son zamanlarda bu konu editörlerin de gözünden kaçıyor herhalde.

Son olarak kendimi bir parçası olarak gördüğüm Milliyet Blog’un editörlerine, blog yazarlarına ve okuyucularına sağlıklı ve mutlu bir gelecek diliyorum.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..