Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '07

 
Kategori
Blog
 

Blogculara öneriler: Çok okunmak istiyorsak...

Blogculara öneriler: Çok okunmak istiyorsak...
 

Blog yazarken nelere dikkat etmeliyiz? Burada yaklaşık bir buçuk yıldır yazan biri olarak bu konudaki bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Sanırım blogumuzu yayına verdikten sonra en önemli beklentimiz mümkün olduğunca çok okunması ve çok yorum almasıdır. Her şeyden önce bunun birçok değişkene bağlı bir şey olduğunu bilmeliyiz. Blogda tanınır biri olmak, yazınızın başlığının, giriş cümlesinin, kullandığınız resmin ilgi çekici olması, konu ve kategori seçimi, blogunuzun bannerlara çıkması, anasayfada kalış süresi gibi birçok etken görüntülenme sayısını etkiler. Bunlar Milliyet Blog’un kendi ortamı içinde, yani MB üyeleri arasında okunma sayınızı belirler. Ancak bunların yanında hit sayısını etkileyen önemli unsur blogunuzun Google gibi arama motorlarında çıkmasıdır.

Biri Google’da bir bilgi aradığı zaman çıkan sonuçlar arasında sizin blogunuzun başlığı da yer alabilir. Okunma oranını asıl etkileyen, bloglarımızın okunmasını istiyorsak dikkate almamız gereken şey de budur. Bloglarımızın MB üyeleri arasında çok okunup yorumlanması bizi aldatmamalı. O yüzden blog yazarken okur kitlesi olarak sadece birbirimizi değil, esasen MB dışındaki büyük kitleyi hedeflemeliyiz. O kitlenin MB’a gelmesi de arama motorlarının buraya yönlendirilmesi biçiminde olur. İnternette bilgi arayan birinin sizin yazınıza ulaşması sayesinde olur. Bunu sağlamak için de bloglarımızın bilgi içermesi gerekir.

Yani herhangi bir konudaki bilgilerimizi bloglarımızda kullanmalıyız. Örneğin bir kitap okuduğumuz zaman oradaki ilginç bir bilgiyi blog olarak yazabiliriz. Yaşadığımız çevreye ilişkin gözlemlerimizi, fazla bilinmeyen yerel özellikleri yazı konusu yapabiliriz. Mesleki bilgilerimizi yazabiliriz. Örneğin hukukçuysak Türk Ceza Kanunu’nun çok tartışılan 301. maddesine ilişkin bir blog yazabiliriz. Doktorsak temel ilk yardım bilgilerini blog yapabiliriz. İnternette Türkçe sayfalarda fazla bulunmayan bilgileri kendimiz yazmayı deneyebiliriz. Blogumuzun başlığını ve giriş cümlesini internette bilgi arayan birinin kolayca ulaşacağı biçimde seçebiliriz.

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Bunlar arama motorlarından hem kendi sayfalarımıza hem de genel anlamda MB’a okur trafiği sağlar. Bu konuda örnek vermem gerekirse mesela benim geçen yıl Ağustos ayında yazdığım ve o günlerde pek fazla okunmayan “Şehit haberleri ve ‘son dakika’ saçmalığı” başlıklı yazım halen en çok okunan blogum haline geldi. Çünkü o yazı Google’a “şehit haberleri” yazıp arama yaptığınız zaman ilk sayfada beşinci satırda çıkıyor. Ayrıca “astroloji tahminlerim” yazıp arama yaptığınızda “astroloji tahminlerim: bu hafta sizi neler bekliyor” başlıklı yazım ilk sayfada birinci sırada çıkar. Şu ana kadar şehit haberleriyle ilgili yazım 7926, astroloji yazım ise 7749 defa okundu. Yani bu yazılar sadece bana değil MB’a da okur trafiği sağladı. Bu konuda beni en çok mutlu eden gelişmelerden biri ise bir okurumun yorumu olmuştu. Geçen yıl yazdığım “Kadın evdir, erkek misafir” başlıklı bloguma gönderdiği yorumda, “Google’a ‘aşk nasıl biter?’ diye yazıp arattım ve sizin yazınız çıktı. Sabahtan beri defalarca okuyup saatlerce ağladım” diyordu. Tabii ki okurumun ağlamasına üzülmüştüm ama bir yazı okuma ihtiyacı duyduğunda benim yazıma rast gelmesine de sevinmiştim.

Özetle, çok okunma gibi bir hedefimiz varsa internette bilgi arayan kullanıcıya ulaşmaya çalışmalıyız. Fazla bilinmeyen konular, hobilerimizle ilgili deneyimler, bir bölgeye, kente ait gelenek ve adetler, kitaplarını okuduğumuz, sevdiğimiz yazarların kısa hayat öyküleri ve eserleri, çevremizdeki sorunlar, haber niteliği taşıyan gelişmeler gibi birçok şey yazılabilir. MB’un herkese açık bir bilgi havuzu olduğunu düşünelim. Bu havuzdaki bilgiyi nicelik ve nitelik bakımından daha da zenginleştirmek için hepimizin yapabileceği şeyler vardır. Bu bilgi kaynağından hem kendimiz yararlanalım hem de MB ziyaretçileri yararlansın. MB ne kadar doğru, zengin, çeşitli, güveniler ve orijinal bir kaynak haline gelebilirse bunun biz üyelere de her açıdan faydası olur. Aksi halde birkaç yüz kişinin kendi arasında oyalanıp eğlendiği, bir süre sonra da bıkıp uzaklaştığı bir platform olur ki, sanırım bunu hiçbirimiz istemeyiz.

Blogların kalitesi uzun vadede okunma oranını arttıran en önemli etkendir. Tanımadığımız bir lokantada yemek yediğimizde bizim oraya tekrar gitmemizi sağlayan şey o lokantanın yemeklerinin lezzetidir. Ağzımızda berbat bir tadla ayrıldığımız bir yere üste para verseler tekrar gitmeyiz. Yazılarımızla okurlarımızın ilişkisi de biraz onun gibidir. Yazınıza bir şekilde ulaşıp okuyan kişi memnun kalmışsa öteki yazılarınızı da okuyacak, ayrıca yeni yazılarınızı bekleyecektir. İşte yazarken en dikkat edilmesi gereken şey de budur. Yazılarımıza emek vermeliyiz. Verdiğimiz bilgiler doğru olmalı. Doğru olmali ki, okur bize güvenebilsin. Açık ve anlaşılır olmalıyız. Süslü ve uzun cümleler yerine daha kısa, net ve kolay anlaşılacak bir yazı uslübü benimsemeliyiz. Edindiğimiz bilgilerin kaynaklarına atıfta bulunmalıyız. Yani “bunu falanca filanca yazar da söylemiştir; falanca kitapta geçer” diye referans göstermeliyiz. Bu inandırıcılığımızı arttırır.

Bütün bunları da mümkün olduğunca düzgün bir imlayla yapmaya çalışmalıyız. Yazı dili konuşma dilinden farklıdır ve daha kuralcıdır. Konuşma dilinin jest, mimik, vurgu, ton gibi özelliklerinden yoksundur. Bu yüzden ifadelerin mümkün olduğunca eksiksiz ve doğru iletilebilmesi için imla kuralları geliştirilmiştir.


İmla kurallarına uyum, o yazıyı yazanın dikkati, bilgi düzeyi, özeni ve dolayısıyla güvenilirliği hakkında bir izlenim oluşturur. Birçok arkadaşımızın imlayı önemsemediğini, yazılanın içeriğine bakılması gerektiğini düşündüğünü biliyorum. Hatta buna yönelik eleştirilere kızdıklarını biliyorum. Elbette içerik önemlidir ama biçim de önemlidir. Bir virgül bir cümlenin anlamını değiştirebilir. Yazı, içeriği ve biçimiyle bir bütündür. İmla kurallarına uyum hem hem anlam kaymalarını önler hem de yazının estetik bakımdan güzel görünmesini ve kolay okunmasını sağlar. Birçok yazıda gerekli yerlerde noktalama yapılmazken bol bol iki nokta, üç nokta, hatta dört nokta kullanıldığını görmek mümkün. Bunun yazının temposunu düşüren bir uygulama olduğu bilinmeli. Burada yazanlar yazı yazmayı bildiklerine göre temel imla kurallarını da biliyorlardır. Unutmuş olabilirler; unuttuklarını da yanlarında imla kılavuzu yoksa bile Türk Dil Kurumu’nun internet sitesine bakarak kontrol edebilirler.

Bu konuya devam etmek istiyorum ama yazı çok uzadı. Devamında başka konuların yanı sıra blogların boyutu hakkında da bir şeyler söylemek istiyorum. Şimdiden o konuda söyleyeceklerime daha fazla ters düşmemek için burada keseyim.

...........

Resim: http://www.tpub.com/content/draftsman/14263/img/14263_277_1.jpg

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..