Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '16

 
Kategori
Blog
 

Blogçuluk mu, lopçuluk mu?

Blogçuluk mu, lopçuluk mu?
 

onuryurtturk.wordpress.com


Dünya bu. Atıyoruz, tutuyoruz… Bazen yutturuyoruz. Bazen de söylediklerimize gülüyorlar. Çünkü olmayacak şeyler söylüyoruz. Ama ara vermeden ha bire yazanlarmız var. Kimisi de biraz nefesleneyim; hele şu olup biteni bir göreyim, ondan sonra fayrap ateş biz de atılırız ileriye diyenlerimiz var.
 
Aslında, yazmanlarımız çoğunlukla böyle tembel gidişlerden pek hoşlanmıyorlar anladığım kadarıyla. Oysa Türkiye ne hareketli bir ülke, ülke içinde de dışında da vurdular kırdılar sürüp gidiyor. Ve biz her kanlı olayda müdahiliz ne yazık ki… Milli Blogumuz da öyle olmalı değil mi.. Öyleyse biraz daha üvendire.. Hadi çalışın ve bu duruma da alışın… Biliyoruz ki, BLOG belli ağabeylerin yeri, öyle kolay kolay da yerlerini vermezler.. Ve bir de bakarsın ki kanlı dövüşlerin ortasında kalmışsın. En iyisi sen yavaş yavaş, alıştıra alıştıra bu cepheye dahil ol… Girerken de sakın ha pusatlarını kuşanmayı unutma.. BLOG demek.. Bir acaip yemek yemek ki… Aman Allah. 
 
Aslında asıl çarpışmaların, savaşların, harplerin nerelerde olduğunu biliyorlar. Ne yapsınlar… Onlar da Suriye’den göç eden göçmenler gibi durumu sadece seyrediyorlar… Zaten 3.5 milyon filan derken yakında bir de bakmışsın, yarıya yakınımız mülteci olmuş, Arapça konuşuyor. O zaman elbette okullardaki ikinci dilimiz ister istemez Arapça olacaktır… Artık İngilizler, Fransızlar filan ne derse desin… Çünkü bu gidişle her gelene git demek zor..
 
Hele Avrupa Birliği 3.5 milyonu verdikten sonra… Her an Merkel gibi gelip hesap sorabilir. Kadıncağız, daha şimdiden, “Bu paraları nereye harcıyacaksınız?” diye sormaya, görüp gözetmeye geldi. Malum, Avrupalı kısmı biraz “stingy” olur, hele yengemiz gibiler, verdikleri her kuruşun hesabını sordukları gibi, sonunda da insanın boğazından getirirler.
 
Merkel teyzemiz, gelip, bir Dolmabahçe önünde. İki Çankaya’da boşu boşuna boy pos göstermiyor… Hepsinin içinde ince hesaplar var. 
 
“Biz size şu kadar para vereceğiz ama, durun bakalım, siz bu paraları çar çur etmeyin, sakın..” Bakın Yunanistan’a .. yaramaz çocuklar gibi, paraları yediler içtiler… “Daha para.. Daha para…” dediler de sonunda ne oldu… Yine para verdik ama, işte bu sondur, onu da bilesiniz…!”
 
Merkel’in bir bu sözleri söylemediği kaldı..! Komünist teyze, Almanya’nın Şansölyesi olduğundan beri, her yere para dağıttı, ama nedense bizden para kazanmaya çalıştı… Malum, kapitalizm’in ve emperyalizmin kanunları… Sana tabi ülkeleri soyarsın, ezersin… Ve sonra dostunmuş gibi davranırsın. İşte global ekonominin yılmaz oyunları… Almanya üstte, biz altta olmak üzere  güreşe devam edip gidiyoruz. 
 
Ama bizim çocuklar artık Almanya’daki masanın ayaklarını oluşturduktan kelli bu iş eninde sonunda bizimdir. Bundan sonra Berlinliler ebediyete kadar “Helal” döner yiyeceklerdir, bilesiniz…
 
Peki, son kavgalara ne derseniz? Diye soracak olursanız… 
 
“Ne kavgası yahu..?” Meyhanede böyle sert tartışmalar her zaman olur. Hele iki tek bira attıktan sonra… Sabahleyin bir şey kalmaz. 
 
Biz burada 32 kişiyiz; hepimiz birbirimizi iyi  biliriz. Öyle ebedi düşmanlıklar yoktur. Peki, ne vardır..?
 
Doğrucu Davud’lar vardır… Ve onlara dayanamayan Çok Doğrucu Blogçular… Her iki kesim, zaman birbirine yüklenebilir… Editörler şaşırabilir… (Ama aslında nerede hareket, orada bereket , misali..!) biraz hareket iyidir misali, havada uçuşan kurşunlara göz yumulabilir…
 
Zaten millet havada uçuşan kurşunlara bana mısın demiyor. Alıştık, alıştık… Kurşunlara da alıştık… Yerlerde yatan insanlara da… Hele hele kadınlara… İşte onlara alışamadık. Atatürk’ün bıraktığı memleket böyle değildi. İnsanlar saygı görürdü, kadınlar daha çok saygı görürdü..  Yanarım yanarım ben buna yanarım…
 
Ahh ahh bakın şu Nazlıaka’nın yaptıklarına, ve CHP’yi karıştıranlara… Bir bardak suda, fırtına koparmak.. Sonuç: Nazlıaka’yı atın; ötekisini de atın… Bu haberleri basan gazetecileri de atın… Memlekette başka kim kaldı ki…! Bakıyorsun, neredeyse Kılıçdaroğlu’nu bile mahkemeye vermişler, onu da atacaklar! Olur mu? Bilmem? Muhalefete filan artık dayanamıyoruz..! Ne lüzumu var muhalefetin!!
 
Yani ben en aşağısından böyle şeyleri doğru bulmuyorum. Akademik personele hakaret edilmesini doğru bulmuyorum… Can Dündar’ın içerde yatmasını doğru bulmuyorum… Doğru bulmadığım o kadar çok şey var ki; biraz daha konuşursam , bu yazı farklı bir arenaya döner.. Ben de kim vurduya gidebilirim. Ama gerçekten yazık oluyor. Bir de dünyaya rezil oluyoruz, farkında değiliz.
 
Memlekette çok kanlı davalar var. Ben müdahil miyim bu davalara..? İster istemez müdahilim. Kan dökülüyor be… İnsan acımaz mı, yanmaz mı?
 
Gerçi , esas müdahil olanlar bir bakıyorsunuz yurt içinde üç şehit beş şehit verildiğinde yok. Bakıyorsunuz Şili’deler; Kazakistan’dalar… Arasın ki bulasın… Yok, yok… Bari geri döndüklerinde memleketi sulh ve sükun içinde bulsalar, canım yanmaz.
 
Neyse, Blogçuluk kolay değil… Aslında bu ülkede konuşmak kolay değil. Bu yazıyı yazmak kolay değil, basmak hiç kolay değil (Allah Editörlere gayret kuvvet versin!)
 
Kıssadan hisse : Arkadaş Blogçuluk , Lopçuluk değildir…
 
Öyle yiyip de kaçam dersen… Olmaz. Adamı, eninde sonunda yakalarlar. Sonra küreğe mahkum ederler.  Ondan sonra RTE Başkan olacağa kadar beklersin… Bekle bakalım bekle!
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..